GORİL maskesini yüzlerinden hiç çıkartmıyorlar. Sanat tarihinin ünlü kadınlarının isimlerini kod adı olarak kullanıyorlar. Protestonun kişilikleriyle değil, kadın sanatçı olarak kimlikleriyle ilgili olduğunu vurgulamak için.
Venedik-İstanbul sergisinin İstanbul Modern’deki hazırlık çalışmalarında bizim tanıştığımız sanatçının adı Frida Kahlo’ydu mesela.
Haklarında bugüne kadar çok haber ve yazı okumuş ama çalışmalarını izleme fırsatı bulamamıştım.
1984 yılında New York’ta Modern Sanatlar Müzesi’nin düzenlediği o büyük sergide duydukları isyan ile başlıyor serüvenleri.
***
"ULUSLARARASI resim ve heykele bakış" adını taşıyan sergi çağdaş sanatın önde gelen eserlerini topladığı iddiasıyla kapılarını açtığı gün, bir grup kadın sanatçı 169 erkek sanatçıya karşın sadece 17 kadın sanatçının bu sergide yer alabildiğini hayretle fark ediyorlar.
Önce bildiriler dağıtarak bu durumu protesto ediyorlar. Ama hiç etkili olmuyorlar.
Heykeltıraş, grafiker, ressam hepsi sanatçı bir grup kadın, sanat dünyasında kadın eserlerinin büyük müzelere ve galerilere girememesi, bunun tabii sonucu olarak da kadın sanatçıların erkeklerden daha az para kazanmaları karşısında duydukları isyanı değişik bir biçimde dile getirmeye karar veriyorlar.
İşte Gerilla Kızlar böyle doğuyor.
İlk protestonun ses getirmemesi üzerine oturup iki poster hazırlıyorlar. Bir tanesine kadın sanatçılara yer vermeyen bütün müzelerin, galerilerin isimlerini alt alta yazıyorlar. Diğerinde de ayrımcılığın farkına varmadan buralara eserlerini veren erkek sanatçıların isimlerini sıralıyorlar.
Bütün gece New York sokaklarını bu dev posterlerle donatıyorlar. Ertesi sabah posterleri gören sanat dünyası hop oturup hop kalkıyor. "Mesajlarımızı çarpıcı olduğu kadar komik ve ironik yöntemlerle vermenin daha etkili olduğunu gördük" diyor Frida Kahlo. Kadın gazeteciler olarak biz de ayrımcılığa karşı sesimizi değişik yöntemlerle duyurmanın yollarını mı arasak diyorum. "Eğer böyle bir girişimde bulunursanız bize mutlaka haber verin" diyor.
Dur bakalım Frida.
***
ASLINDA eserleri ciddi araştırmalara dayanıyor. Türkiye ile ilgili projeleri kahve falı. İstanbul Modern’deki sergileri için hazırlamışlar bu eseri. Kahve fincanının içinden Türk kadın sanatçıların konumunu okuyorlar.
Gorilla başlıklı gerilla kız Türk kadın sanatçıların daha şanslı olduğunu söylüyor. "Türk kadın sanatçıların geleceği" başlığını taşıyan büyük posterde, kadın sanatçılara dair ilginç sonuçlar var.
"İstanbul galerilerinde yapıtları sergilenen sanatçıların yüzde 40’tan fazlası kadın... Bu Avrupa ve ABD’dekinden çok daha yüksek bir yüzde...."
"Müzelere güvenmeyin bankalara güvenin. İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nin kalıcı koleksiyonunda sadece 17 kadın sanatçının eserleri var. İstanbul Modern’in durumu da iyi değil. Pera Müzesi içinde yalnızca iki kadın sanatçının yer aldığı bir ’Türk resminde kadın imgesi’ sergisi düzenledi. Sanatsal kaderiniz bir bankanın elinde olabilir. Bazı bankaların sicilleri çok daha temiz..."
Posterin üzerindeki bir başka ilginç mesaj ise şu: "Şansınızı donanmada deneyin.""Bir müzede serginizin açılması konusunda ısrarlıysanız Donanma Müzesi’ni deneyin. Deniz Müzesi Sanat galerisinde sergilenen yapıtların yüzde 75’i kadın sanatçılara ait."
Kadın sanatçıların en fazla ayrımcılığa tabii olduğu yer neresiymiş biliyor musunuz? Avrupa. Londra’daki sergilerinde bu konuyu işlemişler.
İstanbul Modern’deki bu sergi mutlaka izlenmeli. Bayram tatili de çok güzel bir fırsat. Sadece Guerilla Girls’ün eserleri değil, Venedik Bienali’nin ödüllü eserlerinin tümü, görülmeye ve düşünülmeye, hissedilmeye değer.