Paylaş
Korku eşiğini atladılar. Hiçbir örgüt böyle bir dalgayı yükseltemezdi.
ARAP halkları, 20’inci yüzyılın en gaddar, en hava geçirmez, en yasakçı diktatörlerine baş kaldırarak meydanlara indiler. Oysa, o tek adamların saraylarının önünden geçerken başlarını kaldırıp pencerelerine bile bakmak belalıydı çoğu ülkede. Sorgusuz sualsiz hapislere atılırlar, hayatları karartılırdı. Ama bir gün, Tunus’ta işportacılık bile yapmasına izin verilmeyen üniversiteli bir genç kendisini yaktı. O kıvılcım bir ateş topu gibi yayıldı Ortadoğu halkları bir gecede meydana okuma kararı aldılar korku eşiğini atladılar.
NEDİM Şener ve Ahmet Şık dün sabaha kadar süren sorgulamalarından sonra tutuklandılar. Bu kadarı fazla. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül dahi, gelişmeler karşısında rahatsızlığını dile getiriyor. Türkiye’de ilk kez, basın özgürlüğünün, halkın haber alma hakkı, gerçeği öğrenme hakkı olduğunu fark ediyor kamuoyu. Gelinen nokta, muhalif seslere karşı olma noktasını da aştı. Halkın gerçeği öğrenme hakkı tehdit altında. Adalet steril bir şey olamaz. Halkın vicdanı rahat değilse, hak da yerini bulmaz.
Her konuşanı susturulduğu bir ülkede haktan, hukuktan, adaletten söz etmek mümkün mü? İsmail Beşikçi önceki gün, bir hukuk dergisine yazdığı makale yüzünden 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. 72 yaşında bir aydın, Kandil’i Q harfi ile yazdığı için; terörist değil de PKK militanlarına “gerilla” dediği için bu cezaya laik görüldü. Beşikçi’nin bir duruşmasını izlemiştim, suçu yazdığı makalede, “Dünyanın hemen tüm halkları BM’de temsil edilirken neden Kürtler temsil edilmiyor?” sorusuna yanıt aramaktı.
İnternet medyası da ayakta. Wordpress, Geocities, Youtube son olarak da Blogger yasaklandı. Dünyada internet özgürlüğü konusunda ülkeleri derecelendiren İnternet Open Net İnitiative adlı kuruluş dün raporunu yayınladı. Raporda Türkiye için şöyle deniyor:
“Hükümet uyguladığı internet politikasını yeniden gözden geçirmedikçe, yasa dışı içeriğe karşı mücadele yöntemi olarak Web sitelerini kapatma yoluna gittikçe Türkiye, ifade özürlüğü tehlikede olan bir ülkedir.”
NEDİM ve Ahmet ve hapisteki diğer 50’den fazla gazeteci. Artık kimse, “durun bekleyelim, altından ne çıkacak” orkestrasını dinlemek istemiyor. Bu söylemin son kullanma tarihi dün doldu. Çünkü suçu kesinleşmeden bir gazetecinin görevini yapamaz hale getirilmesi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına göre basın özgürlüğü ihlalidir. Gazetecilik nedeniyle değilse, neden tutuklanmaları gerektiği kesinleşinceye kadar mesleklerini yapamayacak duruma getirilemezler özgür ülkelerde.
“Korkunun ecele faydası vardır” eşiği aşıldı. Doğu Bloku ve Ortadoğu’da olduğu gibi duvarlar yıkılmayacak, deviren ve devrilen olmayacak ama Türkiye, demokrasi sürecinde bir adım daha atacak. Çünkü bundan sonra susturma girişimleri boşa çıkacak, özgürce konuşup, özgürce yazacağız. Bunun üslubunu da, kavga etmeden bir arada olmayı da öğreneceğiz. Belki hemen bugün değil ama yarın mutlaka.
Paylaş