Paylaş
Kimsenin dikkatini çekmedi. Oysa Financial Times Gazetesi'nin tek sütunluk haberinde Ege'deki tırmanışın ardında yatan nedenlerden çok önemli birinin ipuçları vardı.
Cumhurbaşkanı Demirel ile Yunanistan Başbakanı Simitis arasında imzalanan Madrid mutabakatından tam bir ay sonra, geçtiğimiz ağustosta yayınlanan habere göre, 700 milyon dolarla Yunanistan'daki en büyük yabancı yatırım olan Kuzey Ege Petrol Şirketi NAPC, önümüzdeki iki yıl içinde Ege'de yeni petrol yatakları bulamaması halinde ülkeyi terk edecekti.
Kanadalı Denison Mines şirketinin kontrolündeki uluslararası konsorsiyum, Yunanistan'ın en kuzeydeki adası Thassos'da petrol çıkartıyordu.
On yıl önce NAPC'nin Thassos'un doğusunda uluslararası sularda petrol arama girişimi Türkiye'nin büyük tepkisiyle karşılaşmış ve Yunanistan'ın altı mil karasuları dışında petrol aramaktan vaz geçtiğini açıklaması üzerine iki ülke mutlak bir savaşın eşiğinden dönmüştü.
***
KUZEY Ege Petrol Şirketi bugün zor durumda.
On yıl önce günde 25 bin varil çıkartılan off shore yataklardan şimdi günde ancak 8 bin varil elde edilebiliyor.
Geçen yıl Ada'nın kuzeyinde gerçekleştirilen aramalar sonucu bulunan Kuzey Prinos yataklarından ise sadece günde üç bin varil petrol çıkartılıyor. Onun da sülfür yüzdesi çok yüksek. Yani pek makbul değil.
NAPC'nin yetkililerinden Ian Ashley, Financial Times'a yakınırken ‘‘Burada petrol üretimine başladığımızda petrolün varilini 30 dolara satardık. Bugünkü fiyatın iki misli’’ diyor ve Thassos'un batısında, yani Yunanistan karasuları içinde yeni yataklar aramak zorunda olduklarını söylüyor.
İki yıl içinde aradığını bulamazsa şirket kepenklerini kapatacak.
Oysa doğuda Thassos ile Semadirek Adaları arasındaki sularda sayıları yarım düzine civarında oldukları tahmin edilen verimli petrol yataklarının olduğu sanılıyor ama kıta sahanlığı sorunu yüzünden bu bölgede arama yapılamıyor.
Ve şirketin yetkilisi, ‘‘Bu şekilde devam etmemiz mümkün değil’’ diyor.
Yunanistan'ın sinirliliğinin altında yatan neden bu.
Tek olmasa da önemli bir neden bu.
Çünkü Yunanistan, değişim sürecindeki Avrupa'nın periferinde kalmak istemiyor.
Oysa Avrupa'nın çekirdeği para birliği etrafında şekilleneceğe benziyor.
Ekonomik durumunu düzeltmeden Avrupa'nın güçlü ekonomileri arasında yerini alamayacağı önceden kendisine söylenmiş olan Yunanistan, ülkesindeki en büyük yabancı yatırımı kaçırmak istemiyor.
***
YUNANİSTAN, karasuları ve kıta sahanlığı gibi konuları, Türkiye ile arasındaki sorunları ikili düzeyden çıkartıp uluslararası platforma oturtmayı başararak yelkenine doldurduğu Avrupa desteği ile çözüme götürmeyi hesaplıyor.
Krizi tırmandırıyor.
İşte bu konuda dikkatli olmak gerekiyor.
Hele siviller dururken askerlerin Yunanistan ile ağız dalaşına girmeleri hiç iyi görünmüyor. Türkiye'nin imajını ve prestijini sarsıyor.
Çünkü Yunanistan tribünlere oynuyor. Türkiye'yi saldırgan ve zorba göstererek sorunları üçüncü tarafların gözetiminde uluslararası mahkemeye götürüp siyasi bir kararın ağır basmasını sağlamaya çalışıyor.
İşte bu yüzden de Ege'de sorunları dondurup sadece ekonomik ya da kültürel ilişkileri geliştirerek barış ortamı sağlamak mümkün görünmüyor.
Tek çare, siyasi sabırla uluslararası platformda hakkını savunmak.
Türkiye'nin her meselesini askerle çözen bir ülke olma görünümünden bir an önce kurtulması gerekiyor.
Siyasi caydırıcılık, askeri caydırıcılıktan daha etkili sonuç veriyor.
Paylaş