Ferai Tınç: Can bela olunca

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

BATMAN

'Yaşamak istemiyorum.Canım bana bela 'Nafie'nin içi daralıyor. Ya bir ip bulup kendisini tavana asıyor, ya böcek ilacı içiyor ya da Batman çayına atlıyor. Şimdiye kadar hep kurtarılıyor.

Yer minderlerinin altından bir o yandan bir bu yana kaçışan kara böceklerin bile artık durmak istemediği, badanası dökülmüş, soğuk odada kuması ve bilmem kaç çocuğuyla hiçbir şey beklemeden hayatı sürüklüyor.

Canı ona bela oluyor.

O gece, tezek ve lağım kokusunun bir an bile insanı rahat bırakmadığı o odada söyleyecek bir şey bulamıyorum. Ne bir teselli ne bir vaat. Herşey anlamsızlaşıyor.

* * *

ADINI Yarasa Adam'dan almıyor. Plaka numarası 72 olan '72 milletten' insanın yaşadığı kozmopolit sonradan olma, petrolden doğma Batman'dayım. Tek başına değilim. Gülden Aydın ile birlikteyim.

Faili meçhulleri ve Hizbullah'ıyla öne çıkan bu kentin üzerinde yine kara bir bulut dolaşıyor.

Söylenene bakılırsa (çünkü henüz hiçbir kesin belge ve bilgi yok), 1999-2000 arası 118 intihar teşebbüsü oluyor. Bu yıl 28 kadın yaşamına son veriyor. 15'i ise son bir aya denk geliyor.

Bu kadınlar neden ölmek istiyor?

Aslına bakılırsa intihar hep var. Ama kadınların canlarına kıymaları ya da öldürülmeleri, olağanüstü durum koşullarında olağanlaşıyor. İlgi çekmiyor. Haber olmuyor.

Memleket meseleleri varken, insan meseleleri geride kalıyor.

* * *

ONLAR sıkıyönetime doğdular. Batman Barosu Başkanı Sabih Ataç sıkıyönetim ile yaşamanın ne demek olduğunu şöyle tarif ediyor: 'Sabah evden çıkarken sokağı gözetlemek, arabaya binerken ve inerken sokağı gözetlemek, yolda yürürken arkanı kollamak,öğleden sonra 16.00'da eve kapanmak.'

23 yıldır şüpheyi büyütüyor bu topraklar. Bütün kurtuluş masalları fos çıkıyor. Kimse kimseyi kurtaramıyor. Ne Hizbullah, ne PKK.

Ama artık kadınlar kurtulmak istiyor.

'Gelecekle ilgili planlarını' sorduğum kızların hiçbiri 'evlenmek' demiyor. 'Öğrenmek' yanıtını alıyorum hep bir de 'Kendi işimi kurmak.'

Batman'da, ve bu bölgenin her yerinde olağanüstü durum çocuklarının bir tek kurtuluş umutları var. Kendilerini eğitmek ve ayakları üzerinde durabilmek. Birey olmak.

Bu hedefin gölgelenmesine artık tahammülü kalmamış insanların. Yoksulluğa, baskıya, dedikoduya, kendilerine güvenilmemesine, üstlerinde tepinilmesine, annelerinin kaderine mahkum edilmeye tahammülleri yok artık.

Kendilerini kurtarmaya kararlılar.

Ama ölüm kurtuluş değil.

* * *

YAPILACAK çok iş var. Sadece genç kızlar kadınlar değil, sabahtan akşama kadar sıkıntı içinde dolaşan işsiz ordusu oluşturan genç erkekler, oğullar, babalar da düşünülmeli.

Ve öyle bir toplumsal yeniden yapılanma projesi başlatılmalı ki artık soğumaya yüz tutan genç avuçiçlerinde 'hayat ne kadar çirkinsin' mesajları ile karşılaşmayalım.

Yazarın Tüm Yazıları