Ferai Tınç: Ayrıntı

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

ÖNCE dünya Yahudileri Hanuka bayramını ilk mumu yakarak başlattılar. Sonra Noel ile Hıristiyanlık İsa'nın doğumunu kutladı, hemen ardından dünya Müslümanlarının şeker bayramı başladı.

Üç dinin bayramının buluştuğu bu günlerin, insanlık için barış ve bereket döneminin başlangıcı olması dileğiyle bayramınızı kutlarken, bayram yazısı yazma niyetiyle makinemin başına oturdum.

Daha doğrusu bayram yazısı yazmaya özendim.

Anılarımı gözden geçirdim, 1950'lerden bu yana 50 bayram yazabilirdim.

Babaannemin evinde yenen yemekleri, parti havasına bürünüveren o büyük aile buluşmalarını, dansları, kapı arkası dedikodularını, eski ipek mendiller içindeki en büyük paranın her zaman 'ailenin büyük torunu olmak hasebiyle' bana verilmesini yazabilirdim.

İlk naylon çorabın, ilk çaça topuğun, ilk dar eteğin bayramlara rastlamasından söz edebilir, gençlere 'edep erkán' öğretme vesilesine dönüşüveren İstanbul bayramlarını anlatabilirdim.

Vazgeçtim.

* * *

VAZGEÇTİM çünkü, geriye bakarken orada kalanların farkına vardım, canım sıkıldı.

Örneğin, ayrıntının önemi geride kalmıştı.

İtalyan rahibelerin okulundaki el işi hocamız Sör Elvira aklıma geldi. 11 yaşlarındaki biz kız çocuklarına evlerimizde zaten öğretilmeye çalışılan bir şeyi, benimsetmek için az mı çaba harcardı?

El işinin önünden daha fazla arkası önemliydi. Arkası da önü gibi tertemiz, tertipli olmalıydı. Küçük kızlara ilk öğretilen hayat derslerinden biriydi bu.

Hayatı güzelleştirmek bir ibadetti ve ayrıntılara önem vermeden güzelliğe ulaşmak mümkün değildi.

Etamin bir masa örtüsünün arkası da kullanılacak kadar güzel olmalıydı.

Daha ileriki yıllarda bütün hocalarımızdan aynı şeyi öğrendik. Bir ara Türk eğitim sistemi böyle bir dönem yaşadı demek. Bilgiye olduğu kadar onun sunumuna da önem verdi hocalar. Türkçeye, ifadeye, iyi niyete, terbiyeye, insan yetiştirmeye önem verildi.

Sınavda başarılı olmamız için doğru bilgi yetmiyordu. Bilgi, düzgün ifade, doğru imla ve güzel bir el yazısı ile tamamlanmalıydı.

Bunlar hep artı puanlardı.

Ama, orta sınıfın ezilmesiyle birlikte ayrıntının tamamen atlandığı, kısadan köşe dönmeci yola girildi.

'Kolay abi'li yollarda, bilgiyi, güzelliği, ayrıntıyı kaybettik.

Ve sonunda estetiğin, sanatın ve yaşamın sıfır noktasına geldik.

Yaşamaya verilen değer kaybolunca, insana verilen değer de yok oldu.

* * *

DÜNKÜ gazetede okudum, mevlidi dinletmek için televole programları yapılacakmış.

Mevlid'in şiirini öğretmek, anlamını kavratmak ve onu okuyacak sesin ustalığında ilahi olanın yakalanacağını anlatmak yerine iğreti bağlar aranıyor yine. Biz, 'maná'yı böyle yitirdik.

Cezaevi parmaklıkları arkasından yükselen alevler arasındaki kız çocuğu ve kendi cezaevlerine girmek için tavan delen jandarma resimleriyle milenyumu kaybettik.

Eski bayramlar geride kaldı.

Anımsanacak yeni bayramlar için, ayrıntıya önemini yeniden yükleyerek işe başlamaya ne dersiniz?

Yazarın Tüm Yazıları