ÖNCE Tunus arkasından Mısır, Yemen derken Libya’da isyan ateşi Arap dünyasını etkisi altına alıyor.
Ürdün, Kuzey Irak hatta İran’daki gösterileri de katarsak, Doğu Avrupa’yı harekete geçiren özgürlük rüzgarının Arap sahillerine ulaşmak için yirmi yıl beklediği anlaşılıyor. Ne Müslüman kardeşlerin iktidara gelme riski ne de askeri rejim tehlikesi isyancıların umurunda değil. Halk artık o rejimleri istemiyor. Bahreyn’de, muhalefet partileri, taleplerinin sadece demokrasi olduğunu söylüyorlar. “Cumhuriyet demiyoruz. İngiltere’deki gibi anayasal bir monarşiden söz ediyoruz. Yeter ki demokratik taleplerimize kulak verilsin” diyorlar. Dün bu taleple yine meydanlardaydılar. Bahreyn ayaklanması Körfez’de yeni gelişmelere neden olabilir. İktidarın Emir ve ailesinin elinde toplandığı Körfez ülkelerinden olan Bahreyn’deki bu gösteriden Suudi Arabistan, önlemlerin artırılmasını isteyerek, rahatsızlık duyduğunu ortaya koydu. * * * YEMEN’de on günden beri gösteriler sürüyor. Yönetim halkın evine dönmesi için hükümet değişikliği gibi kozmetik olsa da bazı adımlar atmak zorunda kaldı. Libya’dan, katliam haberleri geliyor. İnsan Hakları savunucusu bir avukatın Salı günü tutuklanmasıyla başlayan protesto gösterileri Bingazi başta olmak üzere ülkenin birçok bölgesine yayıldı. Bugün Arap meydanlarını ayağa kaldıran gücün altında yatan nedir? Kimine göre gıda krizinin sonucu. Açlık ve yoksulluğun özellikle gençleri sokağa döktüğü iddia ediliyor. Olabilir. Mısır’da buğday fiyatlarının artmasının ekmek fiyatlarına yansımasıyla büyük gösteriler yapılmıştı geçmişte. Kimileri de “dışarıdan yönetilen senaryolar” alternatifini öne çıkartıyor. Bunda da gerçek payı var. Ama eğer içeride böyle bir talep olmasaydı, sadece dışarıdan dürtükleme ile insanlar herşeyi göze alıp sokaklara dökülür müydü? Arap halkı “kurtulmak” istiyor. Yaşamları boyu, baskı ve tehdit altında yaşayan, lidere biat etmeleri dışında kendilerine hiçbir hak tanınmayanlar çok kritik bir eşiği aştılar. Korku eşiği aşıldı. Bu öyle bir eşik ki, aşması çok zor ama aşıldıktan sonra geri dönülmesi imkansız bir nokta. Şimdi yeni korkularla toplumu etkileme çabaları var. İstikrarsızlık, radikal İslamcıların iktidara gelmeleri gibi. Koyu bir hiyerarşi kültürünün hakim olduğu bu coğrafyada, asırlık esaretlerinden kurtulmasını becerebilen halk iradesinin, bir başka baskı rejiminin boyunduruğu altına girmesi artık kolay değil. Mısır’da Müslüman Kardeşler’in lider kadrolarından yapılan açıklamalarda, “gençlerimize halk içinde erime talimatı verdik” deniyor. Bu yüzden gösteriler sırasında kuran değil, herkes gibi Mısır bayraklarını dalgalandırıyorlar, özgür Mısır sloganları atıyorlar. Neden? Çünkü onların da halkın desteğine ihtiyaçları var. İktidarı hedefliyorlarsa uzlaşmak zorunda olacaklarını düne göre bugün daha çok fark etmiş durumdalar. * * * ARAP halkının isyanında, İran’da, Kuzey Irak’ta Türkiye Mısır’da yaptığını yapmayacak mı? Diktatörlerden değil halktan yana tavır almak, diktatöre ve ülkeden sağlanan çıkara göre belirlenmiyorsa eğer Başbakan Erdoğan, bugün halklarına ateş açanlara da “dur” demeli, halkın taleplerine kulak vermelerini istemeli, yapmayacaklarsa onlara da Mübarek’e olduğu gibi kapıyı göstermeli.