GÖSTERİLERDE ölenlerin cenaze törenlerinde de polis ateş açıyor.
Beşar Esad iktidara geldiğinde verdiği sözleri tutmadığı zaman, “yapamadı” denmiş yanındakiler suçlanmıştı. Reformlar, yolsuzluk rejiminin kalbine çöreklenen Suriye derin devletinin işine gelmiyordu. Etrafı suçlandıkça Esad temize çıkıyordu. Ama artık durum değişti. Beşar Esad, artık ne derse desin temize çıkamaz. Ne reform kararı, ne babasından miras olağanüstü hâl’in kaldırılması, Alaattin’i lambasının içine geri gönderebilir. Cin şişeden çıktı. Çünkü, o adımların hepsi sözde kaldı gecikti. İki gün içinde 112 ölü. Rejim karşıtı oldukları düşünülenlerin evleri basılıyor, tutuklanıyorlar ve kendilerinden haber de alınamıyor. Deraa’lı iki parlamenter, “evlatlarımızı koruyamıyorsak bizim orada ne işimiz var” deyip istifa ettiler. Deraa Müftüsü de onları izledi. Hükümet, dış güçleri ve göstericileri suçluyor. Suçlamalar arasında göstericilerin kan dolu şişelerle gösterilere gelip, o şişeleri üzerlerine dökerek resim çektirdikleri ve dünyayı aldattıkları da var! Pes! Böyle gerekçelerle kendisini kurtarmaya çalışan bir rejim geri dönüş noktasını çoktan aşmıştır.
TÜRKİYE’nin, Suriye’deki gelişmeler karısında pozisyon değiştirmesinin zor olacağını tahmin etmek güç değildi. Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada bu zorluk, sıkışıklık olarak ortaya çıkıyor. Açıklamada, Türkiye’nin reform sürecine destek verdiği vurgulanıyor. . Bu noktadan sonra reform sürecinin ne anlama geleceği iyice muğlaklaştı. Yönetim ve göstericilerin reform dendiğinde aynı şeyleri kast etmedikleri kesin. Ama açıklama bu kadarla kalmıyor. Beşar Esad rejiminin polisleri halkın üzerine ateş açarken Ankara, “Türkiye, Suriye’nin içinde bulunduğu bu dönemde; azami teenniyle hareket edilmesi, orantısız ve aşırı güç kullanımından kaçınılması, kitle gösterilerine karşı mukabele yöntemlerinin doğru seçilmesi, reform çalışmalarının kararlılıkla sürdürülmesi, mümkün olan en kısa zamanda tamamlanması ve zaman kaybedilmeden yürürlüğe konulması, açıklanan reformların lafzına ve ruhuna uygun olarak hareket edilmesi, toplumsal barışın yeniden tesis edilmesi, olayları daha tırmandıracak uygulamalardan kaçınılması, olayların şiddet sarmalına dönüşmemesini teminen, sabır, aklıselim ve suhuletle hareket edilmesi çağrısında bulunmaktadır” diyor. Olayların arkasında kalması bir yana bu açıklamada, bir yandan “sabır, suhulet, aklıselim, teenni” tavsiye edilirken, aynı zamanda “kitle gösterilerine karşı mukabele yöntemlerinin doğru seçilmesi”nden söz ediliyor. Öldürme ama hareketleri dağıtmak için daha yumuşak yöntemler, mesela cop mu öneriliyor, ben anlamadım doğrusu.
BEŞAR Esad’a söylenecek şey, “gücü orantısız kullanma” demek değildir artık. Hele, “Kitle gösterilerine karşı mukabele yöntemleri”nden söz etmenin zamanı çoktan geçti. Bundan sonra Suriye Devlet Başkanı’na söylenecek ilk şey, muhalifleri tutuklamayı, halkın üzerine ateş açmayı derhal bırakması olmalıdır. Sabır, suhulet, teenni noktasının aşıldığı hatırlatılmalı, artık muhalefetle masaya oturmaya hazırlanması çağrısı yapılmalıdır, bunu da kaçırırsa valizlerini toplaması gerekeceği nazikçe kulağına fısıldanmalıdır.