20’nci yüzyılın içinden geçip bugüne gelenler için, birbirinden renkli mega projeler uğruna ağaçlara göz dikenlerin hoyratlığı ile ağaçlarına ağlayanların hikayeleri yabancı değildir. İstanbullu bir arkadaşım, “Bu kentte sevdiğimiz ne varsa elimizden gittiğini izledik adım adım. İyi ki aklımızı kaçırmadık” demişti bir gün. Dün İstanbul’da 3. Köprü için kesilecek olan ağaçlara ve doğal kaynaklara yönelik tehdide dikkati çekmek için “2 milyon Ağaç için 2 milyon İstanbullu” adıyla bir kampanya başladı. Üçüncü köprünün İstanbul için hem doğal hem de toplumsal yıkım olacağını düşünen 21’den fazla sivil toplum kuruluşunun İstanbulluların içindeki, evine sahip çıkma dürtüsünü uykusundan uyandırabilecek mi bilemiyorum. Ama insanın çevresine ve kaderine sahip çıkma dürtüsü, “ileri demokrasi”yi harekete geçirecek olan en canlı dinamik. * * * STUTTGART hayatın tek düze aktığı izlenimi veren sıkıcı bir Orta Avrupa kenti. Şimdi o sessiz ve sıkıcı kentte yer yerinden oynuyor, kaynamalar Berlin’den duyuluyor. Nedeni 300 ağaç. Stuttgartlı 200 yıllık ağaçların Stuttgart-21 adı verilen hızlı tren projesine değişmek istemiyor. Tarihi istasyon binasının yıkılmasına ve daha da önemlisi 300 tane asırlık ağacın kesilmesine karşı çıktıkları için günlerden beri sokaktalar. Perşembe günü, ağaçlara ilk kepçeler değdiğinde polisle çatışma çıktı. Polisin halka karşı biber gazı ve aşırı güç kullanması sonucu yüzden fazla kişi yaralandı. Bu gösterinin en ilginç yanı Angela Merkel’in partisi Hıristiyan Demokrat Birliği’nin en güçlü kalelerinden olması. Muhafazakarların oy deposunda hükümete karşı yükseliyor bu isyan. Gece ağaçların başında nöbet tutanlar, ertesi gün sokaklarda buluşmak üzere randevulaşıyor. Alman medyası, Stuttgart’ta sokağa inenler arasında sadece gençlerin ve kampanyanın başını çeken çevrecilerin bulunmadığına, eylemin kadın, erkek, emekli ve çalışan bütün kesimlerden destek aldığına dikkat çekiyor. * * * CUMA günü Başbakan Merkel, polisin şiddeti nedeniyle özür diledi ama Stuttgartlıların isyanını yatıştıramadı. Çünkü özde bir şey değişmedi. Mega Proje’den dönüş yok. Şimdilik dört milyar olarak tahmin edilen bütçeye sahip hızlı tren projesinden geri dönülmesi halinde Almanya’nın bundan sonra hiçbir mega projeye imza atamayacağı endişesi taşıyan yöneticilerin bu ısrarı, aleyhlerine dönebilir. Stuttgart’taki olayların Alman siyaset sahnesinde yeni bir gelişmeye yol açtığı söyleniyor. Bundan sonra bu tip mega projelerle ilgili karar vermeden o bölge halkının görüş ve onayının alınması gerektiği tartışılıyor. Açıkça bundan sonra bu gibi kararlardan önce referanduma gidilmesi isteniyor. Doğrudan demokrasi bu, deniyor. Stuttgart-21 projesiyle ilgili bütün yasal işlemler tamamlanmış. Yöneticilerin savunması ise kararın Meclis’te onaylanmış olması. Sivil toplum örgütlerine göre ise: “Yasal olan her şey mutlaka meşru demek değildir.” * * * ÖNCEKİ gün Stuttgart’ta, dün İstanbul’da ağaçları için ağlayan insanlar vardı. İnsanı ıskalayan mega projelere, kararı merkezden verilen dönüşüm planlarına karşı, doğrudan demokrasinin meşru isyanı yansıyordu gözlerinden.