Adalet ne sulu bir şakadır ne de intikam

TÜRKİYE’de darbelere karşı uyanan bilinç, ilk kez kendi geçmişimizle yüzleşme fırsatını yarattı.

Bu fırsatı kaçıramayız.

Baykal’ın Anayasa’nın 15’inci maddesini kaldırma teklifi bir fırsattır.

Eğer yaşadığımız süreç gerçekten bir demokratikleşme süreci ise birileri susturulurken başka bir tezgáha su taşıyan bir düşünce iklimi için toplumsal mühendislik amaçlanmıyorsa bu fırsat mutlaka değerlendirilmeli.

Tarihin dokunulmazlığı olamaz.

Darbelerin de.

Belki yirmidokuz yıl önce demokrasi kavrayışı bu noktaya ulaşmamıştı, bugün ise darbelere karşı Türkiye’de geniş bir uzlaşma zemini olduğu kesin.

***

BİR
toplum, darbelerin insan yaşamlarında açtığı yaraları görmezden gelerek, hayatları altüst olan insanların ve yakınlarının yanıtsız bırakılmış sorularını yok sayarak gerçek demokrasiye ulaşamaz.

Unutmak, demokratik bir çözüm değildir.

Darbe dönemlerindeki baskıların, insan hakları ihlallerinin, işkence ve faili meçhullerin nedenini öğrenmek zorundayız.

Gerçeği öğrenmek, sadece darbe dönemlerinde baskıya uğrayan, işkence gören, cezaevlerine gönderilen, susturulan insanların hakkı değildir.

Birleşmiş Milletler’in 2 Ekim 1997 tarihli "İnsan hakları ihlalleri faillerinin dokunulmazlıkları" başlıklı belgesinde de belirtildiği gibi, geçmişte yaşananları sorgulama ve bilme hakkı toplumsal bir hak.

Çünkü toplumlar sadece başarıları, zaferleri ile tanımlanamazlar.

Yaşadıklarımız, acılarımız, travmalarımız, çektiklerimiz de ulusal mirasımızın bir parçasıdır.

Acıların yaşandığı o dönemleri bilmek toplumun hakkı.

Bir daha tekrarlamamak, tekrarlanmasına fırsat vermemek için.

Darbe dönemlerinin sorgulanması işte bu yüzden hukuk devletinin sorumluluğudur.

***

CHP
Lideri Deniz Baykal’ın Anayasa’nın geçici 15’inci maddesinin iptali için harekete geçmesini bu açıdan önemsiyorum.

Her fırsatta darbelere karşı olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan’ın bu girişimi "sulu şaka" olarak nitelemesini ise yadırgıyorum.

Oysa, bu ülkenin Başbakanı olarak darbelerin ve 28 Şubat dahil darbe girişimlerinin hesabını sormak öncelikle onun sorumluluğunda. Bu süreci Başbakan başlatmayacaksa kim başlatacak?

Baykal’ın önerisi karşısında beni en çok şaşırtan bazı meslektaşlarımın yorumları oldu. Bu girişimi Ergenekon’un ordu içindeki mücadelesine bağlayanı da oldu, hükümeti sıkıştırma amaçlı komplo teorisi üretenleri de.

Hem darbe karşıtı olduğunu söyleyeceksin hem de darbelerin hesabının sorulması için ortaya çıkan fırsatı karartmaya uğraşacaksın, böyle demokratlık, böyle "sululuk" olur mu?

CHP’nin amacı ne olursa olsun madem doğru bir öneri getirmiş, yapılması gereken bu önerinin daha ileri bir aşamaya taşınmasını sağlamak değil midir?

***

DOKUNULMAZLIK
zırhları yaratarak darbe mağdurları ve ailelerinin acılarını zamanın tesellisine havale edemeyiz.

Ama yüzleşme süreci de bir intikam süreci anlamına gelmemeli. Adalet ile intikam bağdaşmaz. İntikam, insan hakları ve demokrasi kavramlarına taban tabana zıttır. Demokratik toplumlar, acılarıyla yüzleşmenin kendilerine en uygun yöntemlerini bulabilirler. Yeter ki uzlaşma zemini sağlansın.
Yazarın Tüm Yazıları