KADINLARIN siyasette en az temsil edildiği ülkeler sıralamasında dünyada sondan ikinci gelmekten kurtulacak mıyız? 22 Temmuz bizim için bir fırsat olacak mı?
Toplumun en örgütlü kesimi haline hızla gelen kadın sivil toplum örgütleri, siyasi partileri uyarıyorlar.
"Kadınları vitrini kurtarmak amacıyla değil, siyasete katılımlarını sağlayacak biçimde listelere yerleştirin" diyorlar.
Bu liste sorunu çok önemli, en ileri eşitlik yasalarına sahip ülkelerde bile esas mesele listeler.
Bizim seçim yasamızı çağdaş, demokratik bir zihniyetle yeniden düzenlemeye kimse yanaşmadığı için Türkiye’de durum daha zor.
Nisan ayında Avrupa Birliği’nin en ileri eşitlik yasasına sahip olan İspanya’da bile liste sorunu var.
Bugün İspanya, yeni eşitlik yasasıyla yerel seçimlere gidiyor.
Bu yasaya göre, aday listelerinde erkek ya da kadın aday oranının yüzde 60 sınırını aşamayacak.
Bir listede erkek adaylar yüzde altmış ise geri kalan yerlerin kadın adaylara ayrılması gerekiyor.
Bugünkü seçimler sonucu yerel yönetimlere 7 bin kadının sorumluluk üstlenmesi bekleniyor.
Tabii muhalefetteki muhafazakar parti ateş püskürüyor. Kotaya "Taliban feminizmi" damgasını yapıştırmışlar.
Maribel Montanyo, Eşitlik Bakanı olarak yasanın arkasında ve kuvvetle savunuyor, "Daha çok sayıda kadının yönetime girmesi gerekir. Çünkü kadınlar kendi siyasi gündemlerini taşıyacaklar buralara" diyor.
Yine de kota, kadınların seçilmesinin garantisi değil.
İspanya’da bazı bölgelerde ilk on sıraya erkek adayları yazdıktan sonra gerisini kadın adaylarla doldurmuşlar.
Şaşırmadım.
Demek yasa bile eşitsizliğin kaldırılmasının garantisi değil. Ama bir ilk adım.
***
FRANSA’da eşitlik yasası çıkmadan önce yerel yönetimlerde kadın adayların oranı 1995 seçimlerinin sonucunda yüzde 25 iken bu yasadan sonra 2006 seçimlerinde oran yüzde 46’ya yükselmişti.
İyi bir gelişme olarak değerlendirilse de aynı sonuç 2002 genel seçimlerinde alınamadı.
Partiler yasayı ihlal ettiler, para ödeyip ceza çekmeyi kadınları siyasete taşımaya tercih ettiler.
Sarkozy’nin partisinin (UMP) listelerde kadınlara ayırdığı yer yüzde 20’de kalmış bunun karşılığında 4.2 milyon euro ödemiş.
Sosyalistler eşitlik sağlamak yerine, para cezasını tercih etmiş. Yüzde 36 kadın aday göstermişler, 1.6 milyon vererek eşitsizliği satın almışlar.
Sarkozy’nin hükümet kurarken eşit gösterdiği hassasiyetten de anlaşıldiği gibi bu sefer Fransa’da durum farklı.
Sarkoz’nin partisi önümüzdeki haziran ayında yapılacak genel seçimler için yüzde 30 oranında kadın adayı seçilebilecek sıralara yerleştirdi.
Sosyalist Parti’de bu oran yüzde 48.
***
EVET bize dönelim. Bu seçimlerde kadın aday adaylarının sayısı çok yüksek. Kadınların siyasete ilgisi açısından bu talep son derece değerli.
Ama önemli olan, TCK değişikliği sırasında kadın haklarının Meclis’teki sesi olan CHP milletvekili Prof. Gaye Erbatur gibi, CHP’den adaylığını koyan Avukat Canan Arın, Şenal Sarıhan, Müjgan Suver, Begüm Yavuz, DP’den aday adayı Selma Acuner, Vildan Yirmibeşoğlu, Neval Sevindi, AKP’den aday adayı Seyhan Ekşioğlu gibi kadın siyaseti üretmiş, bu konularda emek vermiş bilgi ve deneyim sahibi kadınların siyaset sahnesinde yerlerini almalarını sağlanması.
Belki de 22 Haziran gerçekten altın bir fırsat olabilir bizim için.