Paylaş
Nemrut’tan haykırası...
Babadağ’dan Ege’ye doğru çığlık çığlığa ve hıçkırıklarla...
“Yetti be kardeşim...”
- Dünyanın neresinde bu kadar kanlı bir gündem vardır?
- Bu gezegenin hangi noktasında bu kadar çatışmacı bir hayat vardır?
- Yeryüzünün hangi cenahında her sabah bir ölüm haberiyle, bir baskınla uyanılır?
Bitmeyen bir kavga.
Sokak kavgası.
Dikkat edin öyle düello falan da yok...
Ya pusu var ya da baskın...
Rehine, esir, çocuk kaçırma, lastik yakma, sapan, kaldırım taşı...
Maskeli bir korku...
Şimdi sınır ötesinden geliyor.
Sorun bakalım, şu Ortadoğu mahallesinde ne zaman adam gibi bir savaş olmuş...
Bizim Kurtuluş Savaşımızdan başka bir savaş olmamış buralarda.
Varsa yoksa sokak kavgası, pusu, baskın, dedikodu, hava atma, yeraltı...
Arkadan dolanma. Tuzak, intihar bombacısı....
Yok...
Bırakın savaşı, barışı bile beceremedi bu coğrafya.
Çünkü demokrasiyi öğrenemedi.
Şeyhler, emirler, krallar, sultanlar, tebaalar...
Demokrasinin olmadığı hangi meydana gitseniz, apartman boyu diktatör resimleri görürsünüz.
Diktatör posterleri büyüdükçe, halkları küçülen çadır devletleri.
O yüzden halk olamadı. Tebaa oldu.
Vatandaş olamadı. Köle oldu.
Bakın Libya’da, Mısır’da, Irak’ta, Suriye’de...
İntihara dayalı bir sokak kavgası var yıllardır.
“Otobüs durağına bombalı saldırı oldu. 100 ölü.”
Kim saldırdı?
Yok...
Maske var sapan var...
O yok...
Yetti be kardeşim...
Bıktık bu beceriksiz barıştan...
Bıktık sizden...
Kıyı Kanunu bir devrimdir
DENİZCİLERİN üstadı Sadun Abimiz için, “O dünya seyahatinden dönerken Beşiktaş’ta karşılamıştık. O bizim için denizleri, okyanusları aşan bir kahramandı” diyen bir Çevre Bakanımız var...
O yüzden ben bu yeni Kıyı Kanunu’nu, imar değişikliğini çok önemsiyorum.
Betonlaşmaya, keyfi katliamlara, vahşi kâr hırsına dur demek için iyi bir fırsat olabilir.
En azından başındaki insan İdris Güllüce denizi biliyor.
Denizciye saygı duyuyor.
Bir yaz tatili önerisi
MANDALYA Körfezi’nden Fethiye Körfezi’ne kadar dünyanın en güzel yelken seyri yaşanır.
Gezegenin öteki ucundan yelkenciler gelip bu kıyıları gezerler.
Korunması gereken bir cennettir burası. Yeni kuşak denizciler için yazıyorum.
Alın birer amatör denizci belgesi...
Atlayın küçük bir yelkenliye...
Gezin bu masmavi suları, çam ormanlarını.
Gökova’da Bekar Limanı’nı, İngiliz Limanı’nı... Sadun Abimizin 8 No’lu çam ağacını, denizkızını görün. Kaptan Lokantası’nda Mustafa’nın lezzetini, Ata’nın neşesini tanıyın.
Güneşi doğurmak kadar batırmanın da farkına varın.
Ekincik’te May Marina’da Vecdi’nin estetiğini hissedin.
Çam ağaçlarının arasından bir güneş ancak böyle batabilir denize...
Ay ışığında bile pavuryaları seyredebileceğiniz tertemiz sularda...
Böyle bir memleketiniz var.
Doya doya yaşayın...
NOT: VİRA’nın kurucusu ve her şeyi Hakkı Şen kardeşimizi de Vira dergisinin 10’uncu yılı için kutluyorum. Türk denizciliğine büyük hizmet veren Vira’nın rüzgârı kolayına olsun.
Paylaş