Paylaş
Bak saat şu anda 24.00. Yeniköy’deki manzarayı veriyorum. Yeniköy-Beykoz arasına demirlemiş motorlardan bangır bangır davul zurna, göbek havaları geliyor... Beykoz-Çubuklu arasındaki açık yerlerden gelen gürültü üzerimize kâbus gibi çöküyor... Havai fişekler patlıyor. Yarın sabahın köründe iş gezisine çıkacağım. Yatağın içinde bu insanlara beddua ede ede dönüp duruyorum...”
Bu bir dostumun gece yarısı mesajı.
Ama tanıdık tanımadık o kadar çok insandan geliyor ki bu mesajlar...
Artık mesaj olmaktan çok bir “çığlık”.
Önceki gece ben de rastladım.
Nehir-Nebil Özgentürk’ün düğünü için gittiğim Portex’de... Gece yarısına doğru boğazın ortasında gezi teknelerinden öyle bir ses geliyor ki.
Boğaz’ın iki yakası çınlıyor. Boğaz’ın şakakları zonkluyor...
Buna bir de açık yerlerdeki müzik eklenince dünyanın bu en güzel kenti, o muazzam manzara bir cehenneme dönüyor... Geçen yıl bu gürültü kirliliğine karşı valilik ve bakanlık bir mücadele başlatmıştı...
Ama her yaz olduğu gibi üzerinden kış geçince unutuldu.
Yaz gelince orman yangınlarına önlemler alınır. Deniz kirliliği için zirveler yapılır. Kış gelince unutulur...
Bu gürültü kirliliği de öyle...
Ben Çevre Bakanı Veysel Eroğlu’nun bu konudaki hassasiyetini biliyorum... Boğaz’ın iki yakasından gelen bu “isyanı” mutlaka duyacaktır.
Elbette eğlenceye karşı değilim. Ama inanın, Nebil’in düğününde bir ara Leman Sam’ın söylediği şarkı bile gezi motorlarından gelen kemençe sesinden duyulmaz oldu...
Yani müziğin müziği katlettiği bir kaos var... Bu estetik katliamı durdurmak için mutlaka bir şeyler yapılmalı...
Umarım bu defa kalıcı olur...
İKİNCİ YAZI:
Krizi bitiren telefon
TEKİN: Orada çatışma çıkar. Ben çalışamam...
KILIÇDAROĞLU: Siz benim yanımda olun. Birlikte çalışalım.
TEKİN: Hayır, ben öyle düşünmüyorum. MYK’ya girmek yerine Parti Meclisi’nden de istifa edip yeniden il başkanlığına aday olmayı düşünüyorum.
Son konuşma buydu... Böylece İstanbul İl Başkanlığı bir kriz noktası olmuştu...
Önder Sav, Tekin’i istemiyordu. Kılıçdaroğlu da arada kalmıştı...
Partiyi Ankara’dan yönetmeye ayarlı Sav, İstanbul’dan gelen aykırı sesi kabul edemiyordu.
Seçimle değil tayinle siyaset yapan Sav elindeki delege gücüyle Kılıçdaroğlu’nu etkiliyordu...
Dün Kılıçdaroğlu ile Tekin arasında kısa bir telefon konuşması oldu..
KILIÇDAROĞLU: Hayırlı olsun, sizi MYK’ya teklif ediyorum... Sizinle birlikte Türkiye’yi dolaşacağız...
TEKİN: Anlıyorum. Evet hayırlı olsun. Siz bir halk hareketiyle geldiniz. Yine birlikteyiz. Kabul ediyorum...
Muhtemelen MYK toplantısından sonra Tekin’e bir genel başkan yardımcılığı görevi verilecek...
Ve yine muhtemelen görev sahası da “propaganda” olacak.
Belli ki Kılıçdaroğlu seçimlere böyle bir kadroyla Türkiye’ye yayılarak girecek...
Olaya bu açıdan bakınca çıkardığım sonuç şudur: Siyasi partilerdeki değişimler sancılı olur...
Özal’ın ANAP’ından Mesut Yılmaz’ın ANAP’ına... Demirel’in DYP’sinden, Çiller’in DYP’sine...
Erbakan’ın geleneğinden Erdoğan’ın liderliğine...
Değişim hep sancılı olmuştur...
CHP’deki bu değişim demokrasi açısından önemlidir.
Çünkü kuvvetli bir muhalefeti olmayan siyaset, topal bir demokrasidir...
Paylaş