Paylaş
Türkiye’de hangi tenis turnuvasını izlesem, aileler hep aynı şikâyeti iletiyor.
Aynı sıkıntıyı, aynı acıyı, aynı çaresizliği anlatıyor.
Çukurova Cup’da da aynı konu açıldı.
Türkiye tenisinin ilerlemesi için federasyon yeterli olamıyor.
Ne kadar çalışırsa çalışsın, ne kadar özveride bulunursa bulunsun, tenis bireysel bir spor olduğu için doğrudan ailelerin üzerine kalıyor.
Peki nasıl olacak bu?
Çocuk SBS’ye mi hazırlansın; sabahtan akşama kadar ödev yorgunu haline gelen çocuk nasıl antrenman yapsın?
Çoğu okul turnuva takvimlerine izin vermiyor.
Çocuk nasıl tecrübe kazansın?
Herkes biliyor ki, hem profesör olup hem tenis şampiyonu olunmuyor.
Başarılı, yetenekli çocukların dünya çapında bir marka olabilmesi için, ona göre bir eğitim sistemi gerekiyor.
Spor meslek liseleri gibi.
Defalarca önerdim. Ama ses çıkmadı.
Milli Eğitim Bakanlığı neden bu konu üzerinde durmaz anlamıyorum.
Yarışmalardan önce cumhuriyet altını vaat etmekle olmuyor ki bu iş.
İşte yine soruyorum:
Nerede bizim altın atlet kızlarımız?
Yok...
Yok, çünkü o çocukların spor eğitimlerine göre bir sistem yok.
Teniste de öyle.
Şimdi bir yol daha öneriyorum.
Üç büyük takım, tenisi de spor dalı olarak alsınlar.
Yelken, yüzme var.
Neden tenis olmasın?
Fenerbahçe tenis takımı ya da Beşiktaş tenis takımı... Cimbom tenis takımı.
Renklerin rekabeti çıkarsa ortaya.
Adım gibi biliyorum, Türk tenisi dünya çapında patlamalar yapar...
O yüzden üç büyüklere çağrıda bulunuyorum.
Biliyorum ki yönetimlerinde tenis oynayanlar var.
Onlara sesleniyorum:
“Hadi birer renk verin şu çocukların geleceklerine...”
Açın o stadı kanaryanın kanatlarına
NEDİR çektiği kardeşim bu kanaryanın.
Seyircisiz şampiyon olur mu?
Mutluluk yasaklanır mı?
Şampiyonluğunu seyircisiyle paylaşmayan takım mutlu olur mu?
Takımının şampiyonluğunu haykırmayan taraftar mutlu olur mu?
Şu hale bir bakın.
Fenerbahçe şampiyon ama..
Başkanı “cezalı”...
Kanarya kupayı kaldıracak ama...
Taraftarı “cezalı”...
Stadı “cezalı”...
Nedir çektiği bu kanaryanın?
Fenerbahçe’nin Çaykur Rize Spor maçında “seyircisiz oynama cezası” artık boşa düşmüştür.
Moda deyimle, “yok hükmündedir”.
Ve elbette Beşiktaş’ın Fenerbahçe için yaptığı o dostça teklif, renklerin kardeşliğini, Türkiye’nin kardeşliğine taşıyacak bir çıkıştır.
Beşiktaş, “Bir şekilde o ceza kalksın” dedi.
Kanaryanın kanatları serbest kalsın diye...
Stadın taraftara açılmasını isteyen Beşiktaş’ı kutluyorum.
Ve bir Galatasaraylı olarak ben de o teklife gönülden katılıyorum.
Çünkü futboldan siyasete kadar, o kadar çok ihtiyacımız var ki...
En vahşi rekabetin bile dostluğun moraliyle birleşebilmesine...
Paylaş