Twitter mi yoksa bir tükürük hokkası mı?

ORTADA bir fikir yok.

Hakaret var...

Ortada bir düşünce yok.
Öfke var...
Ortada bir haber ya da yorum yok.
Küfür var, günah var. Yalan var.
Şimdilerde sosyal medyada açılan hesap deniyor.
İşte Twitter...
Birkaç bin öfke beyinli. Birkaç bin de nefret dudaklı...
Çağımızın en büyük dijital meydanını...
Koskoca bir tükürük hokkasına çevirebiliyor.
Tam bir tükürük hokkası.
Önüne gelen bir başkasının yüzüne tükürür gibi oraya yazıyor.
Bir yerde mi oturuyorsun.
Yan masaya dikkat.
Ne konuştuysan o tükürük hokkasına meze olursun.
Ne bir lokantada ne de bir barda yalnız değilsindir artık.
Yılan bakışlı dedikoducu göz...
Tükürük hokkası için kalemini sıyırmıştır...
Kıskançlık mürekkebiyle tükürmeye başlar.
Dedikodu çukuru açılmıştır.
Sonra anlat derdini anlatabilirsen...
Bu memlekette 27 yaşında bir genç kardeşim şehit düşmeden günler önce o sosyal medyaya yazar:
“Sırtımda 40 kilo, aklımda memleketim, sen rahat uyu diye dağlardayım...”
Ama umurunda mı o tükürük hokkasındaki dedikodu sülalesinin...
Ancak şehit düşünce anlaşılır onun yazdıkları.
Oysa sırtındaki 40 kilodan tonlarca fazlasını...
Vicdanımıza yükleyip gitmiştir şehit kardeşim Cevdet...
Bir de şu böbürlenme tabelası:
- Twitter’da bilmem kaç bin izleyicim var.
Zannedersiniz ki...
O arkadaş muazzam bir tiyatronun başrol oyuncusudur da...
Kapalı gişe “izleyicisi” vardır...
İnternete biraz bulaşmış olan herkes, o izleyicinin aslında ne olduğunu bilir.
Yüzlerce milyonluk dijital iletişim dünyasında...
Binlerle ifade edilen bir sahte çukurun adıdır aslında o...
Ve en önemlisi...
Tükürük hokkasına dönüşen bu dijital çukur...
genellikle üçüncü dünyanın dedikodu adresleridir.
Yoksa insanlığın yeni ufukları haline gelen o sosyal medya...
İnanılmaz bir etki alanı olarak tertemiz bir paylaşım ve iletişim hattıdır.
Halkların adalet aradığı bir dijital meydan da olabilir.
Tertemiz bir kalbin kırıldığı yer de.
Bazen sokak hayvanlarının bekçisi. Bazen çocuk gelinlerin sığınmaevi.
Bu yüzden diyorum ki...
Sakın etkilenmeyin bu tükürük hokkalarından.
Çünkü bizdeki bu tükürük hokkasıyla, dünyadaki sosyal medyanın alakası yoktur.
Bakın...
Şimdilerde birbirlerinden ayrılan sevgililer...
Banka hesaplarını değil, mektuplarını değil...
Önce karşılıklı dijital hesaplarını kapatıyorlar.
Kimisi BBM’den atıyor ötekini.
Diğeri Twitter’dan kovuyor.
Ama sanal hesaplar, gerçek aşkları bir türlü taşıyamıyor.
Bu yüzden...
Siz tükürük hokkasını değil...
Siz o öfke ve nefret çukurlarını...
Siz küfür istasyonlarını değil...
Siz dedikodu kazanlarını değil...
Dijital çağın ufuklarına doğru açılan...
Bloglarıyla...
Hayata ve estetiğe dair paylaşımlarıyla...
Bilginin hafızaya, hafızanın bilgiye olan açlığıyla...
Milyonlarca insanın birbirini tamamladığı o sosyal medyayı bulmaya çalışın.
Yazarın Tüm Yazıları