Paylaş
Dünyanın gözleri önünde kafa kesen IŞİD önce bize ‘komşu’ oldu.
Şimdi can alıyor. Korkutuyor... Kan döküyor... Alçaklığın tarihini yazıyor...
Canlı bomba için hep aynı şeyi yazdım...
Ve işte yine aynı söze geldim:
“Öteki dünyada cennete gitme hayaliyle bu dünyayı cehenneme çeviren alçaklar...”
Şu etrafımıza bakın...
Kan çanağı gibi bir bölgenin tam ortasındayız... Din ve mezhep savaşları... Irkçılık...
Diktatörlük... Krallık... Emirlik... Altın, petrol ve kan...
Bir tek Türkiye Cumhuriyeti, (eksikleri de olsa) ortada bir demokrasi adası gibi duruyor...
Ve şimdi onu da bu pisliğin içine çekme gayretleri...
IŞİD’e yol veren Esad ellerini ovuşturuyor...
Kendi askerleri ölmesin diye IŞİD’e karşı Kürt güçleri destekleyen Batı şaşkın...
Bize gelince...
-Seçimin üzerinden neredeyse iki ay geçmiş...
Hâlâ belirsizlik var...
Dış politika çok ciddi bir sıkıntı ve kilitlenme yaşıyor... Öngörü eksikliğini diplomasi de kabul ediyor...
Her ne kadar “Hükümet işbaşında” denilse de... İnsan psikolojisi bu...
Belirsizlik sorumluluğu köreltiyor. Enerjiyi azaltıyor...
Yönetimde “Topal ördek” durumu...
-Parlamento ve hükümet kararsız... Erken seçim mi, devam mı?
TAMPON BÖLGE
Önce ölenlerimiz için Allah’tan rahmet diliyorum. Yaralılarımıza şifalar...
Peki bundan sonra ne olabilir?
-Hükümet’in Meclis’te grubu bulunan partilerle bir toplantı yapması beklenebilir mi?
Evet...
Koalisyon görüşmeleri bu hafta sonlanabilir mi?
En azından netleşir...
Türkiye bu saldırıyı bir NATO ülkesine yapılmış saldırı olarak dünyaya duyurabilir...
Kendi sınır güvenliği için bir ‘tampon bölge çağrısı’ yapabilir...
Ya da bunu gerçekleştirebilir...
Ancak sınırlarımız Suriye ile öylesine iç içe geçti ki... Vizesizlik bu durumu tetikledi.
Ve elbette 2 milyonu bulan göç dalgası... Dünyanın umurunda değil...
Bütün bunlara bir de Suriye istihbaratının desteği eklenince, terör denilen alçaklık için zemin hazır oluyor...
Belirsizlik... Düşmanlık... Otorite boşluğu...
Biz bu otorite boşluğunun benzerini yıllar önce Kuzey Irak’ta yaşamıştık.
Devlet otoritesi olmadığı için Kuzey Irak terör için zemin olmuştu... Rahmetli Ecevit defalarca bunu anlatmıştı.
Şimdi benzeri bir durum Suriye sınırımızda var.
Üstelik 900 kilometreye varan bu sınır, Irak’a göre çok daha zor kontrol edilebilir.
Bütün bu gerçekler şunu gösteriyor: Parlamento bir an önce toplanmalı. Elbette Türkiye aciz bir ülke değildir.
Ancak Türkiye’yi hesapsız bir savaşa sürüklemek, sonu gelmeyecek bir terör bataklığına çekmek isteyenlere karşı alternatif çözümler bulunmalı.
Ve en önemlisi...
Düşman evimizde kan akıtırken, birbirimize öfke nöbetleriyle saldırmaktan vazgeçmeliyiz.
Bu seçimde millet açık açık, “Ben bu kamplaşmadan bıktım arkadaş” dedi.
Hepimiz için...
Başka Türkiye yok.
Bir tek ay-yıldız var.
Bir tek vatan var.
Farklılıklarımızı zenginlik haline getirebilecek bir tek demokrasi var.
Paylaş