Ankara’daki ABD Büyükelçiliği’nde Kürt kökenli siyasilerle kahvaltı etmiş, sorular sormuştu.
Bu kongre üyesine ben de dahil çok sert bir tepki göstermiştik. CHP
"Kimden yetki alıyor?" diye sorarak iktidarı eleştirmişti. MHP yine öyle sert bir açıklama yapmıştı.
Başbakan, ikinci toplantıya
"milletvekillerini göndermiyoruz" diye çıkışmış ve elçilikteki öğle yemeği iptal olmuştu...
DÜŞMAN DEĞİLMİŞ
Kongre üyesi Genelkurmay karargáhında harekát başkanı general
Kenan Koçak’la görüşmüş, sonra Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı
Ertuğrul Apakan’dan bilgi almıştı.
Ardından Güneydoğu’ya geçip bölge valileriyle konuşmuştu. Ve Habur’a giderek sınırı incelemişti.
Bu sırada hakkında çok sayıda eleştiri çıkmıştı. Türkiye’de yükselen ABD düşmanlığı yerel siyasetin oportünist bakışıyla kongre üyesine karşı neredeyse bir kampanyaya dönüşmüştü.
Linç sözü şuydu:
-
Kongre üyesi kim oluyor da etnik yapılarına göre siyasileri ayağına çağırıp sorular soruyordu. PKK’lı teröristlerin evlerini ziyaret ediyordu.
Evet şimdi geriye dönüp merak ettim.
Linç ettiğimiz bu kongre üyesi gerçekten, Türkiye’yi bölmeye, Kürdistan’ı kurmaya çalışan bir
"Türk düşmanı" mıydı?
BAKIN NELER DEMİŞ
Bunca görüşme ve incelemeden sonra Türkiye’nin PKK ile mücadelesi için nasıl bir rapor yazmıştı?
Şimdi Savunma Bakanı
R.M. Gates’e yazdığı rapor önümde...
Şöyle başlıyor:
Sayın Robert M.Gates...
Savunma Bakanı
1000 Defense Pentagon Room 3E880
Washington,
Şimdi gözlem ve öneriler halinde yazılmış uzun rapordan Türkiye ve PKK bölümünü aktarıyorum...
"Sayın Bakan Irak gezimden önce 4 gün süreyle Türkiye’de incelemelerde bulundum. Askeri siyasi ve diplomatik makamlarla temas ettim. Bölgeyi gezdim...
İşte sonuçlar...
Habur’a teknik destek verelimGözlem Türkiye ile Irak arasındaki tek geçiş kapısı olan Habur sınır kapısından günde ortalama 788 araç geçmektedir. Bu araçlar haklı güvenlik gerekçesiyle ince bir aramadan geçirilmektedir. Prosedür gereği 7-10 gün arasında beklemektedirler. Bu durum kapıyı kullanma gereğini azaltmaktadır.
Öneri ABD bu beklemelerin ortadan kalkması için gerekli teknik desteği vermelidir.
Kürt yönetimi açıkça uyarılmalıGözlem Türkiye, Ortadoğu’da ABD’nin en önemli müttefikidir. Çünkü Türkiye bu bölgede global terörle mücadele için ABD’ye askeri ve askeri olmayan desteği sağlayan önemli bir merkezdir. Türkiye PKK’yı bastırmak için askeri bir kampanya yürütmektedir. Birçok Türk ABD ve Avrupalı ülkelerin, Türkiye’nin PKK ile mücadelesine yeterince destek vermediğini düşünmektedir.
Öneri (1) Kuzey Irak’taki Kürt Bölgesel yönetimine çok büyük bir açıklıkla şu söylenmelidir: (PKK’ya vereceğiniz herhangi bir destek sizin, Irak’ın ve ABD’nin çıkarına değildir. Bunu net bir şekilde anlamalısınız)
Öneri (2) Kuzey Irak’taki PKK faaliyetlerine dair bilgiler, zamanında, anlık ve hassas bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti’ne sağlanmalıdır.
Öneri (3) Avrupalı devletlere ülkelerindeki PKK sempatizanlarıyla mücadele etmeleri için onlarla yüzleşmeleri konusunda baskı uygulanmalıdır."
ÖZÜR DİLİYORUM
Evet, raporun Türkiye ile ilgili bölümü bu...
Kısa süre önce ABD kongresinde yaptığı konuşmada da benzeri görüşleri anlatan Shays’ın bu gözlemlerini ve önerilerini okuyunca acaba ne düşünmeliyiz...
Sanıyorum önce herkesi düşman ilan eden bu
"paranoyak yapı"dan kurtulmalıyız...
Dünyada bütün insanlarla birlikte yaşadığımızı hatırlamalıyız...
Diyaloğun ve diplomasinin,
"ortak çıkarlar coğrafyası"nda,
"küfür" değil,
"zeka" gerektirdiğini anlamalıyız.
Ben bu kongre üyesiyle ilgili olarak düşürdüklerim ve yazdıklarım için özür diliyorum...
Gezisi kızdırmıştıABD Kongre üyesi Christopher Shays birkaç hafta önce Türkiye’ye gelmiş, Ankara’daki ABD Büyükelçiliği’nde, AKP’nin Kürt kökenli milletvekilleriyle kahvaltı etmiş, sorular sormuştu. Bu da büyük tepki çekmişti. Shays ardından da Habur Sınır Kapısı’na gitmiş, burada incelemelerde bulunmuştu. Habur gezisi sırasında Shays’a çok sayıda araç eşlik etmişti.
Tehlikeli soruDİKKAT ederseniz daha ilk hava harekátı yapıldıktan birkaç saat sonra dünya basınına bazı haberler sızdı.
Yabancı ajanslar
"Kürt köyleri vuruldu" başlığıyla görüntüler geçtiler. Nereden geldi bu görüntüler? Daha TSK bombalamanın bilgisini veremeden dünya bu haberlerle dalgalandı.
Belli ki PKK, Türk jetlerinin bombalarına karşı, bu
"haber bombaları"nı önceden hazırlamış... Ve belli ki PKK’ya şu bilgi gitmiş:
-
Merak etmeyin kapsamlı bir kara harekátı olmayacak... Havadan vuracaklar...
Zaten bunu çok önce Irak Dışişleri Bakanı Zebari şu sözlerle duyurmuştu:
"Sınırlı bir hava harekátı olabilir."
İşte bu bilgi doğrultusunda bazı teröristlerin sivil alanlara kaydığı da biliniyor.
Evet, ABD bugün Türkiye’ye "vurulacak yerler listesi"ni veriyor. Elbette Türkiye de kendi istihbaratıyla gerekli kontrolleri yapıyor. Ya da kendi belirlediği hedefleri vuruyor.
İşte bu noktada çok önemli bir soru var:
Tehlikeli bir soru:
-
Türkiye bu hava harekátına ne kadar süre devam edecek?
- Bir yıl mı? 3 yıl mı? Beş yıl mı?
Eğer uzarsa
, "Bu iş bitmiyor. Kürt köyleri bombalanıyor" gibi tehlikeli bir propaganda kapısı açılabilir mi?
Evet açılır...
PKK şimdi buna hazırlanıyor.
Teröre bombaları Saddam katliamına benzetmeye çalışıyorDAHA, "PKK Kürt köyleri bombalanıyor diye propaganda yapacak" diye yazdığım saatlerde, Barzani’den ilk açıklama geliyor.
Kandil bölgesindeki köyleri gezen Barzani köylüleri toplayıp şöyle diyor:
"Kandil’deki köylerde yaşayan yurtsever insanlarımız, Kürt halk kurtuluş mücadelesi sırasında ve sonrasında diktatör Baas rejiminin saldırılarına defalarca maruz kaldı ve acılar çekti. Baas rejimi devrildikten sonra bölge halkının çektiği acıların son bulacağını düşündük. Ancak ne yazık ki bunda yanıldık. Bu saldırıların hedefi Kürtlerdir. Sizler yalnız değilsiniz, bu Kürt halkı ile ilişkisi olan bir sorundur. Burasının bombalanması, Erbil, Süleymaniye ve Kürt Bölgesinin diğer bölgelerin bombardıman edilmesinden farksızdır."
Şimdi bu sözleri nasıl okuyacağız?
İşte havadan bombardımanın ne kadar süreceği sorusunun önemi burada ortaya çıkıyor.
Barzani Türkiye’nin PKK’ya karşı yaptığı operasyonları açıkça Saddam’ın katliamlarına benzetmeye çalışıyor...
Sanıyorum, harekát öncesinde Türkiye’nin, uluslararası bütün kurullarda operasyonun çerçevesini anlatmış olmasının önemi burada ortaya çıkıyor.
Yoksa Barzani’nin bu açıklamaları, "Saddam benzetmeleri" etkili olurdu...
O ney THY’de artık üflemiyorBİR süre önce yazmıştım. THY uçaklarındaki bekleme müziği inanılmaz bir rahatsızlık yaratıyordu. Başı ve sonu olmayan, sürekli aynı tondan üfleyen bir ney uçağın içine neredeyse bir
"mezarlık duygusu" yayıyordu. Elbette klasik Türk müziğine karşı değilim ama insanın üzerine doğru gelen bu "kasvetli ses" uçak kalkmadan önce ağır bir
"ölüm duygusu" veriyordu... Yolcular nedenini anlamadıkları bir şekilde
"uhrevi bakışlar"la süzüyorlardı. Neyse, THY yönetimi önce
Ertuğrul Özkök’ten, sonra benden ve daha çok yolcuların eleştirilerinden sonra bir karar almış. Artık o
"ney" üflemiyor... Bir kurumun eleştirileri yapıcı bir karar dönüştürmesi sevindirici...
ASELSAN’daki muammada 3 uzman faktörüGÜNLERCE yazıldı. Soruldu. İnanılmaz komplo teorileri ortaya atıldı.
Aselsan’da görevli mühendis
Hüseyin Başbilen bileği kesilmiş bir şekilde bulunmuş ve intihar mı cinayet mi sorusu bir türlü aydınlanamamıştı.
Şimdi öğreniyoruz ki; Adli Tabip incelemesinde 10 uzmandan 3’ü
"cinayet" demiş...
Uzmanlar gerekçelerini
"Bunca kesik varken ellerinde neden kan yok" ya da
"Böyle intihar olur mu" sorularına dayandırmış...
Aselsan savunma sanayii ve milli savunma sistemleri açısından çok hassas bir kurum...
Bu uzmanları dinlemek gerekiyor...