Size özel bayram tebrikleri

Bu defa “size özel” bayram tebrikleri yazmak istedim.

ŞAHİN HOCA:Şehri bir masal gibi ikiye bölen Munzur Nehri’nin kıyısında doğdu Şahin...
Bitlis’te...
Evden okula gelirken o nehre çok taş attı. Şelalenin kenarında hayaller kurdu.
Ve aradan yıllar geçti. Şahin oldu. Prof. Şahin Albayrak.
Berlin Teknik Üniversitesi’nde “Yapay Zekâ Kürsüsü”nde ders veriyor.
Ve önceki gün Almanya’nın en büyük madalyasını aldı.
Alman Federal Devlet Nişanı...
Eğitim Bakanı Prof. Johanna Wanka taktı madalyasını göğsüne.
Şahin Hoca 150 araştırmacı ve destek personelinin çalıştığı “Dağıtık Yapay Zekâ Laboratuvarı ve Enstitüsü”nün kurucusu ve başkanıdır.
İnsansız hava araçlarından akıllı şehir araştırmalarına kadar yaptıklarını saysam yoruluruz.
Munzur Çayı’ndan çıkan bir dehadır o.
Onun gibi zor şartlardan geçip başarılı olmuş her Anadolu evladının bayramını kutluyorum.

ÇUKURCALI PINAR ÖĞRETMEN: Hadi gidelim deseniz... Öyle kolay değil.
Şırnak... Silopi... Çukurca köyü bu... Yol bulsanız dağlar korkutur... İz bulsanız ıssızlık şaşırtır...
İşte o köyün öğretmeni Pınar Demiray. Sabahları dağlarda koşarak, çalışarak yetiştirdi kendini.
Ve tekvandoda dünya şampiyonu oldu...
Göğsünde madalyayla döndüğü gün gitti okuluna, çocuklarına sarıldı...
Hâlâ orada mısın bilmiyorum. Bayramın kutlu olsun Pınar öğretmen...

SEVGİLİ DERYA: Derya, Çanakkale’nin Çan ilçesinde bir öğretmendi. Dalış sporu yapıyordu. Ama her zaman olduğu gibi para yok. İmkân yok. İlgi yok. Ama onda bir tek şey vardı. O da ruh ve disiplin. Yılmadan çalıştı. İçindeki rekor heyecanını artık tutamıyordu. Ama 10 bin liraya ihtiyaç vardı. Nereye başvurduysa olmadı. Sonunda gitti, maaşını ipotek ettirip, bir bankadan 10 bin lira tüketici kredisi aldı. Krediyi çekti ve daldı derin sulara. Ve serbest dalışta bir dünya rekoruyla çıktı denizden...
O şimdi tüketici kredisiyle dünya şampiyonu olan tek insandır.
Sevgili Derya, hâlâ Çan’da öğretmen misin? Öğretmen maaşıyla ödemeye çalıştığın tüketici kredin bitti mi bilmiyorum.
Ama bütün kalbimle bayramını kutluyorum... Sen ve senin gibi imkânsız şampiyonların bayramını.

DOKTOR EMEL: Nusaybin Devlet Hastanesi’nin doğum kliniğinden bir fotoğraftı gördüğüm. Daracık koridorda uzun bir kuyruk. Ve kuyruğun sonunda genç bir kadın doktor.
Emel... Günde ortalama 100 hasta. Sabahın köründen akşama kadar bitmeyen bir kuyruk. Emel’le konuşmuştum. Sesinde en ufak bir yılgınlık yoktu. “Vallahi zor durumdayız...” falan gibi bir şikâyet bekledim. Ama hayır. “Millete hizmet” dedi başka bir şey demedi..
Bütün anneler adına bayramını kutluyorum Sevgili Emel...
Ve elbette Dr. Aydın Çelik gibi, Anadolu’nun her yerinde bütün güç şartlara rağmen doktorluk yapan kahramanların bayramını kutluyorum.

OĞLUNUN KATİLİNİ AFFETTİN YA:Oğlunun katili boynunda ilmik, darağacında bekliyordu. İran yasalarına göre katil gencin hayatı onun iki dudağı arasındaydı. Gitti darağacına doğru. Katilin annesi ayaklarına sarılmış ağlıyordu. “Ne olur oğlumu affet...” Önce ayaklarının dibindeki anneye baktı. Sonra katil gence... Patlattı bir tokat. Ve affetti oğlunun katilini İranlı anne Samerah...
Ne güzel bir annesin... Aslında bayramın ta kendisisin sen.

GIDA MÜHENDİSİ G.D.: “Fatih Abi, gıda mühendisi oldum. Ama baktım ki iş yok, kimse bizi ciddiye almıyor. Artık utanmaktan yorgun düştüm. Akşam evde yemek masasında babamla gözlerimiz saklambaç oynuyor.”
Sevgili G.D. bir gencin işsizlik acısını o kadar güzel anlatmıştın ki bana.
Ve Aysen Orhan, Ecem Akan, Gamze Baygençler, Hüsnü Erdem, Hamdi Ekizoğlu, Mustafa Yıldızhan, Öznur Erdoğan ve Seda Gözer...
Bütün işsiz üniversite mezunu kardeşlerim adına soruyorum:
Bir iş buldunuz mu?
Bulduysanız çifte bayram olsun size.

MUŞ KADINLAR DERNEĞİ: Dizlerine kadar kar içinde, köy köy, kapı kapı dolaşıyorlar. Kız çocukları okula gitsin. Erken yaşta evlendirilmesin diye inanılmaz bir mücadele veriyorlar. Derneğin kurucusu Nurcan Çetinbaş anlatmıştı: “Evleri geziyoruz. Gördüğümüz 55 kadından 45’i erken yaşta evlendirilmiş. İşte buna karşı kurduk Muş Kadınlar Derneği’ni...”
İyi ki varsınız Nurcan...
En güzel bayramlar size olsun!

İZMİR’DEN İLAYDA VE IŞIK: Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı öğrencilerinden İlayda Çağlayan ile Işık Soyluer... Romanya´da katıldıkları “ProPiano” Uluslararası Piyano Yarışması´nda müthiş bir başarı kazandılar. 7’nci sınıf öğrencisi İlayda birinci. 10’uncu sınıf öğrencisi Işık ikinci oldular.
Bütün bayramların en güzel notaları size olsun...

VAN SAHNESİ: Anadolu tarihinin en eski uygarlıklarından birisine sahne olmuştur Van..
Urartu tabletlerindeki o kültür ve sanat müzelere sığmaz. İşte orada bir tiyatro vardı. Van Devlet Tiyatrosu. ve 23 Ekim gecesi... “Çıplak Kral”ı oynuyorlardı. 7.2’lik deprem işte o sırada geldi. O günden beri tiyatro binası çürüyor. Ve Anadolu’nun bu en köklü sanat kentinde Devlet Tiyatrosu oyuncuları bir çadırda oynuyorlar. Yani mecburi çadır tiyatrosu...
Bütün o güçlüklere rağmen siz orada tiyatroyu yaşatıyorsunuz ya...
Kalbimizdeki bütün replikler size olsun. Umarım bir dahaki bayrama binanızda olursunuz... Gelip seyrederim.

VE GAZZE: Bu bayram ne yapsam, Gazze’deki o annenin duvara dayanmış hali gitmeyecek gözümün önünden. O çığlık. O çaresizlik. O masumiyetin çırpınışı silinmeyecek...
Gözyaşından bayram olur mu?
Hıçkırıktan bayram olur mu?

VE TEK DİLEĞİM: Her dinde bayram, aslında bana göre kutsanmış bir dilektir.
Nefretin ve öfkenin unutulduğu bir iklimde...
Herkesin kendi kültürünü, dilini, inancını, düşüncesini özgürce yaşayabileceği demokratik bir Türkiye benim için en güzel bayram dileğidir...
Nice bayramlara...