Paylaş
Düşünün ki, bir ülkenin üzerine ‘darbe bombası’ düşüyor.
Ülke allak bullak.
Tanklar, jetler, ihanet, kumpas... Şehitler...
Ardından bir ‘darbe’ de kredi notundan geliyor...
Peki etkisi ne olacak?
Dün Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’le sohbet ediyoruz.
Şimşek, not düşürülmesiyle ilgili olarak 2015’ten bu yana Moody’s ekibiyle defalarca konuşmuş.
Son olarak ağustos ve eylülde birer telekonferans yapılmış...
Soruyorum:
“Sayın Bakanım, bu not düşürmenin etkilerini nasıl aşılacak?”
Şimşek oldukça pozitif bir cevap veriyor:
“Notun tekrar yükseltilmesi için reformlara ve sağlıklı makro politikalara devam edeceğiz...”
“Reformları özetler misiniz?”
“Başlıklar halinde sıralarsak...
1) Kamu maliyesi disiplini için gelir vergisi reformu. Harcamaların rasyonelleştirilmesi.
2) Cari açığı azaltacak reformlar...
Patent Yasası. Daha çok tasarruf artışı için BES’te otomatik katılım, 2017’de devreye girecek.
3) Dışarıdan doğrudan yatırım için...
Yatırım iklimini iyileştirmeye devam edeceğiz. Yargı reformunun diğer bileşenleri... Bilirkişi reformu gibi.
4) KOBİ’lerin finansmana erişimi için...
Taşınır rehni reformu.
Daha çok borç yerine sermaye artırımını teşvik edilmesi (ki yapılmıştı).
İşgücü piyasası reformu.
Şeffaflık.
Ve en önemlisi...
Tasarrufları artırarak, dış tasarruflara bağımlılığı azaltacak adımlar...”
ZORLU BİR DÖNEM
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek not indiriminden sonra Türkiye’nin alacağı önlemleri böyle özetliyor.
Türkiye daha önce benzeri krizleri aşmıştı.
Bu defa kendi içinden gelen bir ihanetin sarsıntısını yaşıyor.
Elbette bu not indiriminin olumsuz etkileri de olabilir.
Mesela bankaların borçlanma maliyetleri yükselebilir.
Yurtdışı tahvil piyasası daha önce fiyatlanmıştı. Çok büyük etkisi olmayabilir.
Sonuç olarak Türkiye...
Bir yandan devleti saran ‘paralel ihanet örgütü’yle...
Bir yandan Türkiye’ye karşı yurtdışında başlatılan algı operasyonuyla...
Bir yandan Suriye ve DAEŞ’le...
Ve elbette PKK terörüyle mücadele etmek zorundadır.
Bunun da tek yolu var:
Daha demokrat, daha özgür, daha şeffaf bir Türkiye ideali için, herkesin kendisini ait hissedebileceği bir yeni anayasa mutabakatı...
Dünyayı düşman ilan edip kendi içimize kapanmak yerine...
Birbirimizin düşüncelerine açılmayı denemeliyiz.
Millet olarak, kamplaşmadan ve ihanetten çok yorulduk.
Önce ‘psikolojik istikrara’ ihtiyacımız var.
Ekonomik istikrar ardından zaten gelir...
Paylaş