Paylaş
Bu soruyu neden mi soruyorum?
Çünkü kadınların aday olmadığı hiçbir düzende rekabetin rengi ve derinliği olmuyor.
Ben bunu, Van Bahçeşehir’de belediye hoparlöründen Kürtçe şiir okuyan Gülşen Orhan’ı dinlerken, İzmir’den aday Dilara Ersözlü’nün sesindeki heyecanı duyarken anladım.
Bu yüzden soruyorum:
2011 Türkiye’sini yönetmeye aday kadın coğrafyası nasıldır?
AK PARTİ-CHP-MHP GENEL MERKEZ KARŞILAŞTIRMASI
Önce şunu söylemeliyim ki; bu soru üç siyasi parti arasındaki genel merkez sistemini karşılaştırmak açısından da örnek oldu. CHP ve MHP’ye oranla AK Parti’deki genel merkez düzeninin hakkını teslim etmek gerekiyor.
Neden mi?
Çünkü araştırmayı Ankara’dan yapan Zeynep Gürcanlı ve Aysel Alp aynen şu mesajı geçtiler:
“Sorduğumuz bu soruyu en kısa sürede ve en kapsamlı şekilde, istatistikler halinde hem de geçen seçimlerle karşılaştırmalı olarak cevaplayan AK Parti oldu.”
- Peki CHP ve MHP?
- Çok uğraştık. Defalarca genel merkezlerini aradık. En yetkili isimlerine ulaştık. Seçim işleri sorumlularıyla konuştuk. Ama bir cevap alamadık.
Bu durumda CHP ve MHP’nin listesini Doğan Haber Ajansı’nın yerel çalışması olarak alabildik. Yani genel merkezlerinin verdiği bilgi değil. Yanılma olabilir.
Sonuç şu:
- AK Parti’den 915 kadın aday adayı var.
- CHP’den 359 kadın aday (Ankara, İstanbul hariç).
- MHP’den 126 (bazı iller hariç).
CHP’NİN KADIN ADAYSIZ ŞEHİRLERİ: Bilecik, Bingöl Bitlis, Çankırı, Erzincan, Kars, Kırşehir, Sinop, Sivas, Van, Yozgat, Bayburt, Karaman, Iğdır, Karabük, Kilis, Osmaniye, Düzce.
MHP: Bilecik, Bingöl, Bitlis, Bolu, Burdur, Çankırı, Edirne, Erzincan, Karabük, Van, Yozgat, Zonguldak, Aksaray, Bayburt, Karaman, Kırıkkale, Batman, Şırnak, Bartın, Ardahan...
AK PARTİ: Erzincan, Hakkari, Kırşehir, Tunceli’de kadın aday başvurusu yok.
Genel merkez atamasıyla gelecek olanları saymazsak, seçimlerdeki, kadın adaysız şehirlerin haritası budur. Peki neden bazı şehirlerde kadınlar aday olmuyor, olamıyor?
Ben bu soruyu haritanın üzerine koyup diyorum ki:
- Kadınların aday olmadığı sokaklar;
O coğrafyanın öksüz şehirler haritasıdır.
Farkında mısınız?
İKİNCİ YAZI:
Seçilmişe niye kızıyorsun kardeşim
CUMARTESİ günü dedim ki:
“Öfkeli halkı yatıştırmak için polis panzerinin üzerine çıkmak isteyen Diyarbakır Belediye Başkanı’nı panzerden düşürme pahasına tepki gösteren polisiye bir anlayışla başkanlık sistemine nasıl gideceksiniz?”
Sonra da sordum:
- Mesela Başkanlık sisteminin olduğu ABD’de bir belediye başkanına böyle bir şey yapılsa ne olurdu?
- Yapılamazdı çünkü orada polis seçilmiş belediye başkanına bağlıdır.
Bunu yazdım ya...
Keskin tepkiler, hakaretler, aşağılamalar yağdı. Nasıl yazarmışım bunu? Diyarbakır Belediye Başkanı’nın ne hainliği kaldı ne ihaneti...
Evet, işte geldiğimiz nokta bu. Kime anlatacaksınız. Diyarbakır Belediye Başkanı Anayasal hakları olan ve seçilmiş bir belediye başkanıdır. Aksi ancak mahkeme yoluyla tescil edilebilir. Polis raporlarıyla değil...
İşte tekrar yazıyorum:
- Polis raporlarıyla, düşüncesi ve inançları yüzünden kimse mahkûm edilemez.
Bu mesajlar bana neyi hatırlattı biliyor musunuz?
- Geçmişte mahalle karakollarının verdiği “aşırı görüşlü” ya da “falanca kitabı okur. Şu lokale gider” sicilleri yüzünden hayatını, işini kaybetmiş insanları.
Polis raporlarına ayarlı hayatları yani...
Ancak şimdi sorabiliyoruz:
- Ne demekti o “aşırı görüşlü”... Bir görüşü olan ve onu aşırı şekilde savunan mı? Yoksa var olan düzene aykırı olan mı? Ama görüştü işte. Ve polis raporları, fişlemeler, mahkum ediyordu.
Biz bunları 12 Eylül öncesi ve sonrasında yaşadık.
Yapmayın kardeşim. Kimsenin yargıcı savcısı olmayın. Fikriniz varsa söyleyin. Öfke kamplarından linç mesajları göndererek özgürlüğe değil, o polis raporlarına ayarlı düzenlere hizmet edersiniz.
ÜÇÜNCÜ YAZI:
CHP’nin Washington raporu: ‘Buraları boş bırakmışız’
CHP’nin yıllar sonra yaptığı en ciddi ABD gezisinin sonuçlarına bakıyorum.
Bir Ana muhalefet partisi ilk kez bu kadar kapsamlı bir heyetle ABD’ye gitmiş.
Hızlı bir takvim. Pentagon’dan Dışişleri’ne, STK’lardan Türk lobisine kadar uzanan bir trafik.
1 haftada 31 görüşme.
Peki ne oldu? Sonuç ne?
Geziye katılan Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran’la konuşuyorum.
İlk sözü şu oluyor:
“Gördük ki; oraları çok boş bırakmışız. Onlar da bunu söylediler. Biz boş bırakınca AKP gitmiş kendisini anlatmış. Bu arada da CHP’yi hep kötülemişler. Bunlar dünyaya kapalı, birşey yapamazlar demişler. Algı böyle olmuş.”
- Özellikle resmi ve siyasi görüşmelerde neler soruldu?
- Önce şunu söylemeliyim. Washington’daki AKP algısı değişmiş. Geçmişte yarattığı imaj konusunda kuşkuyla karşılanan bir AKP algısı gördük. AKP’nin geçmişte anlattığı, ileri demokrasi, liberal yapı, özgürlükler, dünyaya uyum gibi konularda ciddi kuşku oluşmuş.
- Ne gibi?
- Mesela medya özgürlüğünü açık açık sordular. Ellerinde dosyalarla geldiler. Senatör John McCain açıkça, ‘Türkiye’de neler oluyor?’ diye sordu? 15 yıldır ABD ile temas eden birisi olarak ilk kez böyle bir durum gördüm.
- Nedir o?
- Eskiden orada Kıbrıs, Türk-Yunan meselesi, Kürt meselesi, Ermeni meselesi, AB konuşulurdu. Ama şimdi durum değişmiş. Şimdi bunları konuşmak isteyen bile yok. İsrail, Ermeni ve Rum lobisi inanılmaz bir etki yapıyor. Aramızda çok ciddi negatif bir elektrik var.
- Peki ellerinde dosyalarda Türkiye ile ilgili hangi sorular vardı?
- Türkiye’nin İran’la ve İsrail’le olan ilişkisi. Hamas’la temas. Sudan’a olan yakınlaşma. Türkiye’nin Ortadoğu politikalarındaki son yalpalamalar. Libya gibi. Bütün bunlar Irak tezkeresinde yaşanan şokun üzerine eklenmiş. Bardak dolmuş. Bunları konuşmak istediler. Çünkü ciddi kaygıları var.
- Siz ne cevap verdiniz?
- CHP’nin içine kapalı bir parti değil, bir dünya partisi olduğunu, buna özen göstereceğini söyledik. Tabii bu arada Washington’da gördük ki, AKP oraya bazı heyetler göndermiş. Kaygıları düzeltmeye çalışıyor. Ama pek başarılı olduklarını söyleyemem.
Umut Bey’le aslında uzun bir konuşma yaptık.
Son olarak şunu da ekliyor:
“Biz AKP’den bizi kötülemesini değil, dışarıya karşı iktidarıyla muhalefetiyle milli bir beraberlik sergilemesini bekleriz. İç siyasetin dış politikaya yansıtılması yanlıştır. Mesela hiçbir konuda bizi bilgi vermiyorlar. Bu da yanlıştır.”
Evet, CHP’nin Washington’daki algısı bu. Yarın AK Parti’nin bu konuda ne düşündüğüne bakacağım.
Bu arada, yıllarca “Dış mihraklar Türkiye’yi bölmek istiyor” diyerek dünyayla “yoğun ve sıkı teması” kesip, kendisini, “lokal bir siyasete” kapatan CHP’nin böyle bir “dünya çizgisi”ne gelmesi, demokrasi için çok önemli bir gelişmedir.
Paylaş