LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
ÖNCEKİ gün, yerel seçimlerin en kritik kentlerini yazmıştım.
Büyükşehirler, büyük oylar...
Ve elbette demokrasinin en güzel görüntüsü...
Büyük rekabet...
İzmir’deki aday rekabetini yazdıktan sonra, İstanbul‘da CHP için Mustafa Sarıgül isminin öne çıktığı yorumunu da yapmıştım.
CHP’den bir ses gelmedi.
Sarıgül’e sordum:
“CHP’den İstanbul için adaylık teklifi gelirse ne yaparsınız?”
Sarıgül cevabı hiç dolaştırmadan çok net verdi:
“Tabii önce bizim için partide bir af meselesi var.
Bunun dışında, eğer iktidar olmak isteniyorsa biz elbette hazırız.”
Yani Sarıgül İstanbul’a hazır.
Mustafa Sarıgül ismini bilmeyen yok.
Şişli’de defalarca seçimlerden büyük başarıyla çıktı.
Yalnız Şişli’de mi?
Türkiye çapında yaptıklarıyla da biliniyor.
Açık olan şey şu ki Sarıgül bir siyasi potansiyeldir.
Nitekim onun ismini İstanbul için yazdığımda birçok vatandaştan mesajlar aldım:
“O gelsin oyumuzu veririz.”
Kazanır kazanmaz, onu bilemem ama sözünü ettiğim potansiyel ve rekabet işte budur...
Sohbetin bir yerinde bana şöyle dedi:
“Hizmet için o kadar çok çalışıyoruz ki, hiç durmuyoruz.”
Siyaset de zaten bu değil midir?
Demokrasinin en temel ölçüsü:
“Vatandaşa hizmet eden, kazanır.”
Ve elbette siyaset, irade ve cesaret ister.
İrade ve cesaret hizmetle birleşirse iktidar gelir.
İrade ve cesaret öyle sıradan iki kavram gibi durmaz siyasetin üzerinde.
Sokaktaki ya da cephedeki bireysel cesarete de benzemez.
Peşinden milyonları sürükleyecek bir risk ve zaman satrancıdır.
Alışkanlıklara, geleneklere, statükoya ve bazen geniş kitlelere rağmen, doğru bulduğunu cesaret ve iradeyle taşımaktır.
Bedeli yalnızlıktır. Dışlanmaktır...
Demokrasinin iktidar için değişmez formülü budur.
Cesaret, irade ve hizmet.
Yerel seçimlere dönersek:
Önümüzdeki yerel seçimlerde İstanbul, Ankara, İzmir, Adana ve Antalya’da belirlenen adaylara göre ciddi bir rekabet yaşanabilir.
İstanbul’da CHP’nin kritik kararı ise belli ki Sarıgül üzerine olacaktır.
CHP ya Sarıgül diyecektir ya da Sarıgül değil.
Bu cümle bile Sarıgül’ün İstanbul seçimlerindeki kritik konumunu ortaya koymaya yetiyor.
CHP yönetimi olarak seversiniz sevmezsiniz... Türkiye’de sosyal demokrat hareket bunu hep yaşadı. Padişahlar gibi evlatlarını boğdu.
Yani potansiyel lider adaylarını.
Ecevit’in İsmet İnönü’ye rağmen gelişine bakın.
Aradan yıllar geçti. Gürkan’lar, Günay’lar, Karayalçın, İsmail Cem’ler. Fikri Sağlar...
Kim potansiyel olduysa...
Lider, padişahların kardeşlerini boğdurduğu gibi onu örgütle boğmuş.
Şimdi merak ediyorum Kılıçdaroğlu ne yapacak?
Bekleyip göreceğiz.
NOT: Önümüzdeki haftanın gündemi AK Parti’nin İstanbul adayları.
Yani hizmet adamlarının yarışı...
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Yazarın Tüm Yazıları