Paylaş
“Her zamanki saatte 259 numaralı sınır taşında ol...”
259 No’lu sınır taşı, İran-Van sınırından giriş için buluşma noktasıydı.
İranlı insan kaçakçısı göçmenleri orada teslim ediyordu.
İRAN SINIRI GECE YARISI
Afgan aile gecelerdir yoldaydı. Genç anne bitkindi. Küçük kızları bir annenin, bir babanın kucağında perişandı.
“Ne olur biraz duralım...”
“Durursanız kalırsınız. Paranız da bizde kalır.”
Sonra hakaretler...
Kişi başı 100 dolar vermişlerdi.
15-20 kişilik kafile ölümüne bir yürüyüşle karlı dağlardan, patikalardan geçiyorlardı.
Hep aynı hayalle:
“259 numaralı sınır taşında Van’dan gelen birisi onları alacaktı. Sonra Van Gölü’nü geçip Tatvan üzerinden... Sonra... Sonra...”
Hayalin sonrası bile zordu...
259 NO’LU SINIR TAŞI... SABAHA KARŞI
Ay ışığı taşa vurmuştu ama kar öyle bir yansıyordu ki...
Geleni görmek mümkün değildi...
Bi sigara yaksa olmayacak...
Gelenleri alıp gemiye kadar götürse... Adam başı 100 dolar...
Karayolunu jandarma kapattığı için en uygun yol Van Gölü üzerinden Tatvan.
Bu defa düğünü yapabilirdi...
Aylardır bu düğünü bekliyordu. Ama parasızlık işte. Kimse bilmiyordu yaptığı bu işi... Ama düğünü bir yapsa... Sonrası Allah kerim...
Rivayet o ki...
Denizden geçenler daha çok para veriyorlarmış...
Soğuk da iliklerine işlemişti. Hava ağarmadan almalıydı emanetleri.
TATVAN’DA BİR KAHVEHANE…
- Ya arkadaş, balık tutmaya kalksan yok. Olanı da kime satacaksın..
- Bak Medeni senin tekne çok güzel, ona göre iş de var...
- Ne işiymiş bu...
- Ya alacaksın insanları, karşıya geçireceksin. Sonra sen yoluna, onlar yoluna. Parayı cebine atacaksın...
Medeni önce “Ulan bu işte bir sakat çıkarsa yanarız” dedi.
- Yahu arkadaş hem insanlık namına bu insanları kurtarıyorsun, hem de paranı alıyorsun. Daha ne istiyorsun. Hayrına para kazanıyorsun.
O gece sabaha kadar uyuyamadı...
Kardeşi Servet’e açtı konuyu.
Servet “Tamam ulan. Ne olacaksa olsun” dedi..
AYLAR SONRA KARLAR ALTINDA DONMUŞ BEDENLER
Ve işte bu coğrafyanın acı gerçeği...
Baharda karlar eriyince, Van sınırından sonra karlar altından 19 beden çıktı... Umut diye ölüme yürüyen 19 hayat... İçlerinde küçük de bir kız çocuğu vardı... Belki de o Afgan ailenin küçük kızları...
Kim bilir hangi meleğin adıdır şimdi o. Hiçbirimizin bilemeyeceği acılardan geçip donan o kız çocuğu...
İnsanlık adına utancın sınırındaki 259 No’lu sınır taşında...
Olanı biteni bütün dünya görüyor.
Ve Türkiye bu acıyla sonuna kadar mücadele ediyor.
İşte 2017’de 175 bin... 2018’de 268 bin...
2019’da 454 bin kaçak göçmen yakalandı...
Peki ne oldu?
Dünyadan bir ses var mı?
İnsanlıktan bir ses var mı?
Arkadaşlar bu yıl Van sınırına 20 bin düzensiz göçmen dayandı... Göçmen mi demek lazım bu insanlara. Yoksa ölüme yürüyenler mi?
Türkiye bunu haykırıyor da, kimin umurunda...
VE GECE YARISI VAN GÖLÜ
Medeni, “Tamam arkadaş biz alalım, Biz almazsak başkası alacak. Tatvan’a bırakırız olur biter”dedi ve aldı kaçak göçmenleri. Çoluk çocuk bindiler.
Sonuç ölüm... Tekne alabora olup battı.
Medeni yüzerek kurtuldu. Nasıl bir faciaya neden olmuştu. Şoktaydı. Yakalandı ve her şeyi anlattı.
Şimdi jandarma, polis, dalgıçlar Van Gölü dibinden ceset topluyor.
Evet arkadaşlar...
Afgan küçük kızın karlar altından çıkan cesedi...
Nijeryalı kadının donmuş parmaklarının kesilmesi...
Ve daha binlerce hayatın sönüp gitmesi...
Hepsi de Batı’ya daha iyi bir hayata gitmek istiyor.
Demokrasinin olmadığı topraklardan, diktatör zulmünden kaçıyorlar...
Sonuçta, Van Gölü, “ölüm gölü” oluyor.
Rivayetlerdeki “Van Gölü canavarının kendisi aslında insan” değil midir bu durumda.
Ege ve Akdeniz’e gömülen minik bedenler, Aylan bebekler birer melek sessizliğiyle unutuluyorlar..
Bu pazar istedim ki...
Buna göç diyenler yanılıyor...
Bu bir ölüm yoludur...
Bütün dünya dillerinin ötesinde...
Kalp dilinden hatırlatmak istedim...
Paylaş