Paylaş
“Ahhh... Nerede o Halep...”
İnsanın şehrini kaybetmesi, evinden atılması nasıl bir duygudur?
Biraz mahcup, biraz durgun... İşte öyle bir ruhtan geliyor o “Ahhh”...
Hemen yanında grafik sanatçısı Hatem Arafa...
Halep’i konuşuyoruz. O muhteşem kentin nasıl bir harabeye döndüğünü anlatıyor.
Şiddetten kaçmışlar. Mardin’e gelmişler.
Ve öyle şeyler yapmışlar ki... Takılar, kanaviçeler, Halep lezzetleri...
Önceki hafta Göç İdaresi Başkanlığı’nın Ankara’da açtığı sergiyi gezdim.
Türkiye’nin her
şehrinden gelmişler.
Erzincan’dan, Bursa’dan, Muğla’dan, Mardin’den.
Hem şehirlerin özelliklerini gösteriyorlar, kültürleri paylaşıyorlar.
Hem de o illerde mültecilere yapılan yardımları ve sosyal çalışmaları anlatıyorlar.
İnsan o sergiyi gezdikçe vatanın ne demek olduğunu çok daha iyi anlıyor.
Bu yardımları yapan, gönül veren herkesi yürekten kutluyorum.
Salonun bir köşesinden harika bir müzik geliyor...
İranlı sanatçılar yöresel şarkılar söylüyor.
Şiddetten, zulümden, savaştan kaçan bu insanlar...
Harika eserler yapmışlar. Ve bunları neredeyse bir “şükran duygusu” olarak sergiliyorlar.
MUHTEŞEM BİR EKİP
- Yasemin Özservet ve Betül Yurtsever’in ekipleriyle birlikte olağanüstü bir gayretle ortaya koydukları araştırma sonuçları...
Düşünün ki bugün dünyada 65 milyon insan şiddet ve zulüm yüzünden evinden barkından edilmiş.
Bu çalışme ekibi, mültecilerin Türkiye’de gündelik hayata nasıl uyum sağladıklarını araştırmış.
Hayatların nasıl dağılıp gittiğini, geleceklerin nasıl karardığını ve sonra yeniden kazandırılması için nasıl özverili çalışmalar yapıldığını rakamlarla anlatıyorlar.
ALTINDAĞ TAKILARI
- Altındağ Belediyesi mülteci kadınlar için takı merkezi açmış.
O kadar güzel takılar tasarlanmış ki... Sanırım yakında ciddi bir sergi açılır.
Evet...
Ankara’da açılan “Mülteci Sergisi” şehirlerimizin zulümden kaçan insanlara nasıl kucak açtığının tam bir fuarı olmuş.
Elbette Kızılay en etkin kurumların başında.
Keşke bütün Türkiye’de sergilenebilse...
Paylaş