O şirketin yönetiminde miyim? İşte en açık cevabı

Sözcü gazetesi muhabiri yazmış:

“Fatih Bey, MUÇEV yönetiminde olduğunuz söyleniyor. Bu konuda haber trafiği arttı. Bir açıklama yapar mısınız?”

Kibarca bir mesaj...

“Allah Allah” dedim, “Palavra haber yine piyasaya sürülmüş sanırım...”

Baktım. Gerçekten de Sözcü gazetesi “Sahiller parsel parsel tanıdık vakıflara veriliyor” başlığıyla haberi yayınlamış. 

Sonra da sahilleri “parsel parsel” alan şirketin yönetim kurulunu yazmış...

Baktım, yönetim kurulunda ben de varım...

Tabii bunu okuyan birçok okurumdan mesaj geldi:

“Bu doğru mu?”

Hatta Koray Çıtak isimli okurum, haklı olarak sitem de etmiş:

“MUÇEV olayında sizin de içinde olduğunuz söyleniyor. Doğruysa size ve tüm ortaklarınıza yazıklar olsun. Biz de sizi denizsever sanmıştık.”

Bunun gibi tweet’ler, mesajlar...

İnsan ne kadar üzülüyor...

Oysa ben bu haberler sosyal medyada çıktığı an, 18 Temmuz 2020’de nasıl bir yalan olduğunu bütün açıklığıyla yine bu köşede yazmıştım.

Dahası Deniz Ticaret Odası da “Bu şirketle ilgimiz yoktur” diye açıklama yapmıştı. Ama demek ki Sözcü editörleri okumadı. 

Ayrıca... Benim bildiğim, gazeteci eğer birini suçlayacaksa, önce arayıp sorar, ondan sonra yazar. 

Sözcü önce yazmış, sonra “Ne diyorsun” diye soruyor...

Ne diyeceğim arkadaş...

Yalanı olduğu gibi yazdım, okumamışsın...

Deniz Ticaret Odası açıklama yapmış, görmemişsin...

Bak şimdi bir daha yazıyorum...

2017’nin Nisan ayında Deniz Ticaret Odası’nın o dönemdeki başkanı Metin Kalkavan, dönemin Çevre Bakanı ile sahillere yeni ve modern bir düzen getirmek üzere bir görüşme yapmış. 

Bu doğrultuda Deniz Ticaret Odası “kâr amacı gütmeyen” amatör bir anlayışla hazırlığa girişmiş. 

Muğla Çevre Vakfı’na bağlı sahillerde bu şirketin kalite ve standart için organizasyon yapması konuşulmuş.

İşte bu kapsamda Deniz Ticaret Odası bir şirket kuruyor.

Bu konudaki çalışmaların önemli bir bölümünü, gerçek bir çevre ve deniz âşığı Faruk Okuyucu yürütüyor.

Ve o günlerde Başkan Metin Kalkavan’dan şu öneri geldi: “Fatih Bey, siz çevre ve deniz üzerine önemli yazılar yazıyorsunuz. Bizim de böyle amatör bir çalışmamız var, destek olur musunuz?”

Arayan Deniz Ticaret Odası olunca ve tamamıyla “amatör bir ruhla” çalışma ifadesi kullanılınca, ben de “Evet” dedim...

Şirket kuruldu. Yönetim kurulu oluştu. Beni de yönetim kuruluna aldılar...

Sanki bugün başlayan yalan ve saldırıları önceden görmüş gibi, Metin Kalkavan’dan rica etmiştim: “Sayın başkan, beni onurlandırdınız. Ama ben sonuçta bir gazeteciyim. İleride birileri benim amatör çabamı kötü niyetle kullanabilir. Lütfen beni yönetimden alın. Ben yine size her türlü destek olurum.”

Başkan bu isteğimi haklı buldu...

Ve şirketin 26.5.2017 tarihindeki yönetim kurulu toplantısında, 2017/3 no’lu kararla yönetim kurulu üyeliğim oybirliği ile düşürüldü. Bu noktada şunu söylemeliyim ki yönetimde bulunan arkadaşlar, hiçbir maddi beklentisi olmayan, denizci ve çevreci kişilerdi.

BAKANLIKLA ANLAŞMA OLMADI, ŞİRKET FAALİYETE GİRMEDİ

Daha sonra Deniz Ticaret Odası ile Çevre Bakanlığı arasında şirketin kuruluş amacı olan anlaşma değişik nedenlerle imzalanmadı. 

Böylece şirket kâğıt üzerinde “işlevsiz” kaldı. Yani, “fiilen” oluşmadı.

Durum buyken...

Birileri sosyal medyada başladı:

“Sahilleri peşkeş çekiyorlar. İşte o şirketi yönetenler...”

Tabii aralarında ben de sayılıyorum.

Yahu arkadaşlar... O şirket “doğmadan öldü”... Kaldı ki amacı da sahilleri parsellemek değil, çevreci bir standart getirmekti...

Ama okuyan yok. 

İşte sosyal medyanın meselesi budur. Twitter’dan, WhatsApp’tan yayılan ne varsa, doğru kabul edip saldırıyorlar. 

Evet, Çevre Bakanlığı ve MUÇEV bir şirket kurmuş. Ama şirket 3 yıl önce ölü doğan Deniz Ticaret Odası’nın şirketi değil ki...

Kaldı ki Çevre Bakanı Murat Kurum çevre ve sahiller konusunda çok duyarlıdır.

Ayrıca Cumhurbaşkanı Danışmanı sıfatıyla eski Muğla Valisi Esengül Civelek var.

Yani devlet var... Esengül Hanım, son derece dürüst, titiz, çevreci bir insandır.

Muğla Valiliği döneminde yaptıkları ortadadır. Pandemiye karşı mücadelesi ibretliktir.

Evet, arkadaşlar...

Bizim olaya gelince...

“Bir deli denize palavrayla cilalanmış bir taş attı...” 

Bir türlü sosyal medyadan çıkaramıyoruz.

Durum budur...