Nerdesiniz Hocam?

Madem öfkeyle tartışılmıyor öyleyse özgürce konuşalım...

Haberin Devamı

-Bize önce ne lazım?

-Güven?

-Ama onu da bırakmadılar... Nefretin tasmasını çözüp, sokağa saldılar.

-Teröre teslim 25 yıl...

-Analar yıllarca nazar değmesin diye oğullarına kurşun döktürdü. Ama oğullar kurşunlarla delik deşik oldu..

-Şimdi herkes birbirini ihanetle suçluyor.

-Madem öfkeyle tartışılmıyor. Öyleyse özgürce soralım:

-Tarihimizin en derin tartışmasını yaşarken neden üniversitelerden bir ses çıkmıyor?...

-Neden siyaset bilimciler, tarihçiler, sosyologlar susuyor?

-Neden üniversitelerde çözüm konferansları toplanmıyor...

-Neden bilimsel açılımlar yapılmıyor...

-Üniversite yalnızca öğrenci yetiştirmez. Üniversite sosyal çözüm de üretir, proje üretir...

Aynı soruya dönelim:

-Tarihimizin en derin sosyal tartışmasını yaşarken üniversitelerimiz neden susuyor?

Cevapları var elbette...

Haberin Devamı

-Çünkü 1980’den sonra bu ülkede özgür üniversite bırakmadılar...

-Çünkü bu ülkede özgürce eğitim yapılamaz oldu...

-Çünkü “özgür bilim adamları”nın yerini, YÖK’e bağlı “devlet adamları” aldı...

-Çünkü hâlâ rektörleri cumhurbaşkanı atıyor...

-Çünkü “dikine” soru soran öğretim görevlisi yerine “yatay geçiş yapan” bürokrat geldi...

Bütün bunları şunun için yazıyorum:

Eğer “Üniversiteler neden konuşmuyor, tartışmıyor” diye sormazsak, hiçbir sorunun cevabını bulamayız...

Siyaseti korkak, üniversiteleri suskun bir toplum ancak sokakta bağırır...

Bu yüzden ne yapmalı sorusunun cevabı Harran’daki üniversitededir... Dicle Üniversitesi’ndedir. Van Yüzüncü Yıl’dadır... Boğaziçi’ndedir.. 19 Mayıs’tadır. Siyasal’dadır.. Bilkent’tedir...

Bu yüzden soruyorum:

Nerdesiniz hocam?

İKİNCİ YAZI

Küçük İskender’in büyük gecesi

ROMANLARINDAN artırdığı bir akademiyi yaşatıyor Latife...

Gümüşlük Akademisi.../images/100/0x0/55eb1dcbf018fbb8f8ac30e3

Sahnesinden şiirler geçen bir akademi... Ders olarak anatomi yoktur mesela...

Ama atölyesinde en keskin ruhlara bile otopsi yapılır...

Mesela İlhan Berk... Şiirlerini bırakmıştır miras olarak...

Latife Tekin, “dikine yaşayan” bir kanat gibi süzülür orada...

Bir şiir gecesi yaptı...

Haberin Devamı

Küçük İskender.... (Şiirlerinden çıkamadığım tek hücreli şair)

Ben hâlâ Underground kitabından dışarı kaçamamışken Sarı Şey’i başımıza saran Küçük İskender...

Bir amfi-tiyatroda okudu şiirlerini... Aslında okumak değildi yaptığı. Şairin içinden bir sihirbaz çıktı... Oynadı şiirlerini..

Sonra genç şair Ekin var...

“Tersinden yazılmış bir imla kılavuzu” gibi...

Okumadıysanız okuyun. Okumak da yetmez. Mutlak seyretmelisiniz...

Ben İskender’i seyredince fark ettim:

-Shakespeare neden bütün oyunlarını içindeki öteki şaire yazdırtmıştır?

Ya da;

-Nâzım acaba kendi şiirlerini bir sahnede oynasaydı nasıl olurdu?

Ve o gece bir kez daha anladım ki;

Birbirimizi dinlemek için, dinleme cihazlarına değil şairlere ihtiyaç var...

Haberin Devamı

Bravo Latife, sakın büyüme İskender...

ÜÇÜNCÜ YAZI

Aynaya bakınca ne görüyorsun

DİYARBAKIR ’daki ilk mitingde “Apo posterleri” açıldığında olay olmuştu.

Sarı yeşil kırmızı renkler, flamalar. Tam bir şok...

O parti 14 temmuz 1993’te kapatıldı... Meclis’ten atıldılar...

Adını değiştirdi. Yine çıktı aynı meydana... Bu defa daha fazla poster açıldı... Yine flamalar. Kürtçe sloganlar. Gazeteler günlerce yazdı. Manşetler öfke kustu...

Kongresinde İstiklal Marşı okundu okunmadı tartışmaları... Apo posterleri...

Yine kapattılar...

Bir daha kuruldu... Halk yine seçti.. Hem belediyeleri aldılar hem milletvekilliklerini...

Yine mitingler, sloganlar, posterler... Savcı yine açtı davayı. Anayasa Mahkemesi 16 Haziran 1994’te kapattı...

Haberin Devamı

Hemen bir tane daha kuruldu. O da 1999’da kapatıldı...

Bitmedi...

Bir daha kuruldu. İlk seçimlerde yine belediyeleri aldı. Bir de Meclis’te grup kurdu...

Mahkeme onu da kapattı...

Sonra bir tane daha kurdular.. Halk onları da seçti... Ama yine kapattılar..

Kaç etti sayabildiniz mi?

HEP-ÖZDEP-DDP-DKP-HADEP-HAKPAR-DEHAP-DEP-DTP...

8 siyasi parti... Ve şimdi BDP...

Artık Belediye Başkanı açıkça konuşuyor:

“Demokratik özerklik istiyoruz. Yerel parlamento olsun. Türk bayrağının yanında Kürt bayrağı da dalgalansın... Ama bölünmeyelim... Bu da bizim milli beraberlik projemizdir.”

Aslında bu öneri 17 sayfalık bir çözüm projesi olarak yayınlanmıştı...

Şimdi adresi gösteriyorlar...

İspanya...

Diyorlar ki;

Haberin Devamı

İspanya’da devlet ETA’yla anlaştı... Katalan özerk yönetimi kuruldu. Bayrağı da var..

Yerel parlamentosu da...

Osman Baydemir’in bu söylediklerini BDP zaten resmen söylüyor...

İşte kapatılmış 7 partinin sonunda geldiğimiz kanlı nokta bu...

Acı mı? Acı.

Kimse kendisini kandırmasın...

75 yıl sonra geldiğimiz nokta nefrete ve öfkeye boğulmuş bir çözümsüzlük...

Çünkü sorunları halının altına süpürmeye ayarlanmış olan bu siyasi tembelliğin 25 yıldır bulabildiği tek çözüm “askerle bastırma” olmuş...

Ve sivil korkaklık...

Dikkat edin halk seçiyor. Mahkeme kapatıyor... Halk bir daha seçiyor.

Siyasete mahkeme salonundan, toplumsal soruna askeri karargahtan bakınca işte böyle oluyor...

Ve işte bu yüzden diyorum ki;

Korkmadan ve çekinmeden;

Vicdanınızdan başka bir soru işareti kullanmadan;

Bakın aynadaki o toplumsal sicilimize...

Bütün iyimser harfleri size bırakıyorum. Bakın ve sorun:

Ne görüyorsunuz?

 

Yazarın Tüm Yazıları