Paylaş
Elbette ki İsveç’in üyeliğine Türkiye’nin onay verip vermeyeceği sorusu. Ama ortada Türkiye’nin de çok ciddi hassasiyetleri var...
ABD’li askerler, YPG’li militanlarla birlikte...
Bir NATO üyesi olarak Türkiye, aylardır beklentilerini aktarıyor. Hem Beyaz Saray’a hem de NATO Genel Sekreteri’ne en üst düzeyde mesajlar veriliyor. Ancak henüz bir sonuç yok... Peki nedir Türkiye’nin hassasiyetleri? Gelin bunları haritalar üzerinden anlatalım.
1) Yıl 2015... Haziran ayı... Suriye...
Haritadaki siyah bölüm, Suriye’nin kuzeyinde DEAŞ’ın kontrolündeki toprakları gösteriyor.
Sarı alan ise PKK/YPG’nin kontrolündeki bölge.
Kırmızı alan Esad rejimi.
Yeşil ise muhalifler.
Dikkat ederseniz, çok büyük bir alan DEAŞ denilen vahşi çetenin elinde. O dönemde DEAŞ, Avrupa’nın göbeğinde terör eylemleri yapıyordu. İnsanlara uyguladığı vahşetin videolarını yayınlıyordu.
Sonunda ABD öncülüğünde oluşturulan askeri güç Suriye’de DEAŞ’la mücadeleye başlıyor.
Amerika Birleşik Devletleri Merkez Kuvvetler (CENTCOM) komutanı Michel Erik Kurilla ile Suriye’de YPG terör örgütü elebaşı Mazlum Kobani kod adlı Ferhat Abdi Şahin.
Ve böylece PKK’nın kolu olan YPG, DEAŞ’la mücadelede “yerel güç” haline getiriliyor.
ABD desteği artıyor. YPG bu fırsatı kaçırmıyor ve silahlanıyor. Tıpkı Kuzey Irak’ta Peşmerge’ye yapıldığı gibi ordulaştırılıyor.
Suriye’nin kuzeyine silah yığınağı için binlerce uçak inip kalkıyor. Bir de havaalanı kuruluyor.
ABD ordulaşma için ciddi para yardımı da yapmaya başlıyor.
Rus ve Amerikan askerleri birlikte gülerek poz veriyorlar...
2023 bütçesinden bilinen(!) 200 milyon dolarlık bir yardım söz konusu.
Bütün bu gelişmeler sonunda Suriye haritasındaki güç dengeleri değişmeye başlıyor...
ABD destekli PKK/YPG güçleri bölgeye yayılmaya başlıyor.
Bu arada CENTOM’un stratejik konumlandırmasına göre ABD’li komutanlar PKK/YPG’lilerle toplantılar yapıyor.
PKK’nın Kandil’de eğittiği militanlar, YPG komutanı görüntüsüyle bu toplantılara katılıyor.
Böylece NATO’nun lider ülkesi ABD, PKK/YPG için bir nevi meşrulaştırma aşamasını başlatmış oluyor.
PKK/YPG’nin “meşrulaştırılma” stratejisi doğrultusunda ABD’li komutanlarla yapılan toplantılar kamuoyuna servis ediliyor...
2) Ve 5 yıl sonra Suriye’nin kuzeyindeki durum. Dikkat edin, DEAŞ gitmiş, yerine PKK/YPG yerleşmiş. Türkiye’ye sınır olan bu hazırlık Ankara’da çok ciddi tepkiye neden oluyor. MİT ve TSK istihbaratı PKK/YPG’ye yapılan yardımları, toplantıları birebir takip edip raporluyor.
3) PEŞ PEŞE HAREKÂTLAR
Ankara’da yapılan her güvenlik toplantısının ilk maddesi Suriye sınırındaki bu gelişmeye ayrılıyor. Sonunda çok kritik bir karar alınıyor ve Türkiye sınırına yerleşmeye başlayan PKK/YPG’ye karşı peş peşe harekâtlar başlıyor. Önce Cerablus ve El Bab’a Fırat Kalkanı. Ardından Afrin’e Zeytin Dalı ve Rasulayn ve Tel Abyad’a Barış Pınarı harekâtları yapılıyor. Böylece PKK/YPG’nin Türkiye sınırındaki varlığı büyük ölçüde sonlandırılıyor. Ancak yine de tehdit bitmiyor.
PETROL KONTROLÜ
Haritaya dikkat ederseniz... PKK/YPG’nin elinde tuttuğu topraklar Suriye petrolünün yoğun olduğu bölgededir. Böylece Suriye’deki enerji kaynaklarının yüzde 30’u PKK/YPG’nin kontrolüne geçmiş durumdadır. Bu kaynaklar “Özerk Bölge” hazırlığı için kullanılmaktadır. Türkiye her fırsatta Suriye sınırındaki kontrol ve üs bölgelerini artırarak bu hazırlığı engellemektedir.
4) NATO ZİRVESİ - ABD - İSVEÇ VE TÜRKİYE’NİN ÇEKİNCELERİ
Bu haritaları ve gelişmeleri hatırladıktan sonra şimdi yazının başlığına dönebiliriz.
Türkiye’nin her fırsatta ve her düzeyde yaptığı bu uyarılar, bir NATO müttefiki olarak ne yazık ki beklenen karşılığı bulmamıştır.
Türkiye açıktan şunu söylemiştir:
“Biz NATO müttefikiyiz. Biz müttefik olarak üzerimize düşen sorumluluğu her durumda yerine getiriyoruz. Ancak terörle mücadele konusunda müttefiklerimizden gereken desteği ve anlayışı göremiyoruz. Bu da NATO’ya zarar veriyor.”
Türkiye defalarca PKK-YPG bağlantısını fotoğraflarla, olaylarla belgelemiş ve dosyalar halinde sunmuştur. Buna rağmen ABD’nin PKK/YPG’ye verdiği destek artarak devam etmiştir. Ve sonunda bu haritalar oluşmuştur.
Bütün bunlara Türkiye’nin beklediği F-16 satışlarına bir türlü verilmeyen onay ve bazı silahlara uygulanan örtülü ve açık ambargolar eklenince...
Litvanya’da yapılacak NATO Zirvesi’nin önemi daha da artmıştır.
Türkiye’nin İsveç için vereceği onay, bir NATO üyesi olarak hassasiyetlerini içeren birçok faktörü kapsamaktadır.
Bu nedenle 11 Temmuz’daki zirvedeki “Türkiye faktörü”, dünyanın en önemli gündem maddelerinin başında geliyor...
NATO Zirvesi’ndeki gelişmeleri izlerken...
Daha sağlıklı bir değerlendirme için her şeyi anlatan bu haritaları hatırlatmak istedim.
Umarım NATO, Türkiye ve İsveç için hayırlı bir sonuç alınır.
Paylaş