Paylaş
Türkiye’nin ve bu coğrafyanın en büyük meselesi özgürlükler ve tam demokrasiyse eğer...
Irak’tan Suriye’ye, İran’dan Türkiye’ye kadar bütün bu coğrafyada Kürt meselesinin çözümü demokratikleşmeden geçiyorsa eğer... Şu an geldiğimiz durumu şöyle özetleyebilirim:
-Bir tarafta çözüm süreci için bir ‘masa’ var...
-Diğer tarafta 6 ay sonra yapılacak genel seçimler...
-Yani sandık var...
-Peki seçimlere bu kadar yakın bir atmosferde bu süreç kolayca yürür mü?
-Bence zor...
Hükümet çözümü silah bırakma ve kamu güvenliği öncelikli değerlendiriyor.
İmralı/HDP/Kandil ise çok geniş bir demokratikleşme paketi bekliyor...
Selahattin Demirtaş Brüksel’de en geniş anlamda bir yönetim modelini anlatıyor.
Şehir meclisleri, özerk yerel yönetimler... Kadın hareketi... Anadilde eğitim. Yerel savunma yapılanması... Biraz Barcelona modeli...
Sırrı Süreya Önder ‘yerel özerklik’ diyor... Özerklik sözü ‘öcü’ gibi algılanıyor...
Ve böylece AK Parti masadaki bu sözlerin, sandıkta olumsuz etkisi olacağını düşünüyor...
Ki haklıdır...
Muhalefet ise AK Parti’nin “masa”yla “sandık” arasına sıkışmasını bekliyor...
Ki yanlıştır...
Önümüzde 4 ya da 6 ay var...
Ve siyaset masayla sandık arasında duruyor. Masanın masal olmasını istemiyorsak eğer...
Doğrusu hassas konuların seçimlere bırakılmasıdır.
Biz unuturuz onlar unutmaz
ABD İstanbul Başkonsolosu Charles F. Hunter, Edirne Valisi Dursun Ali Şahin’i makamında ziyaret etti. Ve doğrudan Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarımı süren tarihi sinagogu gezdi... Niye?
Edirne Valisi’nin “İsrail zulmü yüzünden bu sinagogu müze yaparım” türünden sözlerini hatırlarsak...
Konsolosun niye oraya gittiği ve “Sinagoga hayran kaldım” sözleri anlamını buluyor...
ABD’nin İsrail hassasiyeti Edirne’de bir kez daha kendisini gösteriyor...
Unutmuyorlar yani...
Süs
DÜNYANIN hiçbir ülkesinde, hiçbir belediye yollara, kavşaklara üstgeçitlere pankart asıp kendisini bu kadar övmez...
Bakıyorsunuz. Falanca şehrin belediye başkanının dev posteri...
Altında çiçeklerle süslenmiş dev yazılar:
“Şu kadar yılda şu kadar köprü yaptık.”
Bir başkası: “Metro yaptık. Meydan yaptık...” Altgeçit... Üstgeçit... Kavşaklar...
Bakıyorsunuz bir ilçe belediyesi bile neredeyse binasından büyük pankart asıyor:
“Parkımızı açtık. 500 genci evlendirdik... Hayırlı olsun...”
Yahu arkadaş, bu zaten senin görevin... Onu yapmak için seçildin...
Mesela bak bakalım kendini övmek dışında, kentini nasıl süsleyebiliyorsun...
İşte yılbaşı...
Halkın morale ihtiyacı var desem anlar mısın?
Orhan Pamuk bunu neden yaptı
ROMANCILIĞINI tartışmam...
Ama pazarlamada bir tuhaflık hissettim... Orhan Pamuk son romanı için kanal kanal gezip anlatma gereği duydu... Acaba neden?
‘Kar’da yapmadı... Kışta yapmadı...
Doğrusu romanı alma heyecanıma kuşku bulaştı...
Ekonomiyi merak edenler için kısa bir not
ÇOK güvendiğim bir isme sordum:
-Önümüzdeki dönem Türkiye ekonomisi ne kadar kırılgandır?
Cevap verdi:
-Biliyor musun ki, dünyanın en korkak şeyi paradır... Hemen kaçar... Ama limanı buldu mu da ayrılmaz...
-Yani?
-Yani şu anda en azından iyi faiz var... Bankacılık ve finans sistemi sağlam... Petrol fiyatları aşağıda... Türkiye 2015 için ciddi bir enerji hattına yerleşiyor...
-Yani?
-Yani rahat olun...
Paylaş