Paylaş
Gökyüzüne doğru yuvarlak bir şekilde açılır.
Camdan bir kubbe yani...
Günün her saatinde o camdan kubbeye turlar düzenlenir.
Halk gelir, asansörlerle o camdan kubbeye çıkar.
İsteyen vatandaş, internet üzerinden sıra alarak, bu cam kubbeye çıkar, vekilleri yukarıdan izler.
İsteyen de salondaki izleyici bölümünden konuşmaları, tartışmaları dinler.
Federal Meclisi’nin çatısının camdan olması sembolik bir mesajdır.
Açıklıktır.
Şeffaflıktır.
Alman Başbakan Merkel’le yaptığımız bir sohbet sırasında sormuştum:
“Dünyanın en güçlü kadını deniyor size. Ne hissediyorsunuz?”
O sırada başbakanlıktaydık.
Merkel, pencereye doğru yürüdü...
Az ilerideki Alman Federal Meclisi’nin camdan çatısını işaret ederek şöyle dedi:
“Benim gücümün sınırı işte oradadır...”
Yani Meclis’tir.
Yani şeffaflıktır.
Dün aylardır dört bakanla ilgili ortaya atılan iddiaların görüşüleceği gün, Meclis TV’nin yayın yapmaması çok eleştirildi.
Neredeyse asıl konuyu unutturacak bir tartışma oldu.
İşte o tartışmaları izlerken hatırladım Alman Federal Meclisi’nin camdan çatısını.
Meclis TV 20 yıl önce kurulmuştu.
İlk kez millet, vekillerinin ne konuştuğunu canlı olarak izleyecekti.
Konuşan vekillere de bir çeki düzen gelmişti. Küfürler azalmış, hakaret yavaşlamıştı.
Meclis TV kurulduğunda, şeffaflık adına alkışlamıştım.
Ama şimdi bu tartışmalar iyi olmadı. Çünkü bazı bakanların anlatacağı çok şey olduğunu biliyorum.
Kendilerini savunmak için hazırlandılar.
Hele çok iyi dostum olanları daha yakından tanıdığım için yaptığım sohbetlerden çıkardığım şuydu:
Meclis’te muhalefet milletvekillerinin gözlerinin içine bakarak ‘Alnımız ak’ diye bağıracaklardı.
Ama şimdi bu konuşmaları göremedik.
Ve en azından bu nedenle bakanların üzerindeki şaibe daha da tetiklendi...
Dedikodunun önü açıldı.
Kime yaradı?
Tam tersine bana göre zararı oldu.
Bizim tek yolumuz var...
Demokrasi, özgürlük ve şeffaflık...
Avrupa Birliği işte bu üç kavramın birleştiği bir kültürdür.
Paylaş