Paylaş
- Tamam sen TIR parkında kal, otobandan sonra diğer arkadaşlar takibi alacak...
Türk narkotik polisi Hollanda’dan beri bu “karınca”yı takip ediyordu.
“Karınca” uyuşturucu dünyasında “para kuryesi” demekti.
Kirli para bu yolla taşınıyordu.
Hollanda’da başlayan takibi, Bükreş’te ikinci bir ekip devralmıştı. İkinci ekip TIR şoforü ve yardımcısı rolündeydi.
Böylece Kapıkule’ye kadar geldiler.
1. OPERASYONDA BEKLENMEDİK AN
“Karınca” sınırı geçtikten sonra otoyola girmişti:
- Çaprazındaki mavi ekip. Sen çekil. Arkadaki siyah ekip biraz uzaklaş...
Değişen ekiplerle takip devam ediyordu. Saatler geçiyor, TIR bir türlü park etmiyordu.
Yaklaşık 1 yıldır süren operasyonun en kritik anıydı.
Kırmızı bültenle aranan dünya çapındaki iki uyuşturucu baronu bu takiple yakalanabilirdi.
Çünkü para onlara gidiyordu.
Komiser Cezmi ve ekibi günlerdir uyumuyorlardı.
350 kilometre sonra “karınca” Beylikdüzü’ne saptı. “Siyah ekip” iyice yavaşladı.
Belli ki buluşma olacaktı.
Tam o sırada bir anons:
Dakikalar içinde kimlik tespiti yapıldı.
- Cezmi sakın müdahale etmeyin.
- Müdürüm olacak şey değil. Edirne Emniyeti orayı şimdi çevirdi...
- Ne diyorsun?
- Aynen öyle müdürüm, kimlik sorgusu yapıyorlar. Biz ne yapalım?
- Sakın görünmeyin yoksa bütün operasyon çöker...
Tam dört aydır telefon dinlemeleri... İki ay geceli gündüzlü takipler. Mersin’de oto yıkayıcı... Gaziantep’te otel çalışanı... Girmedikleri kılık, kimlik kalmamıştı.
2. 1 MAYIS SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI
O gün 1 Mayıs’tı ve sokağa çıkma yasağı vardı. Nejat Daş bir emniyet müdüründen yardım istemiş ve yanına bir polis memuru alarak buluşma noktasına gelmişti.
Böylece yanındaki polis sayesinde sokağa çıkma yasağını kullanarak rahatça “karınca”yla buluşacaktı.
Ancak Edirne Emniyeti’nin çevirmesine yakalanınca işler değişti.
3. ACİL DURUM TOPLANTISI
Beklenmedik olay, anında genel müdürlüğe ulaşmıştı...
Daş’ın o an yakalanması istenmiyordu... Ama TIR’daki “karapara” bulunmuştu.
İçişleri Bakanlığı Narkotik Dairesi’nde bir acil durum toplantısı yapılıyordu.
Bakan Süleyman Soylu’ya durum bildirilmiş. Ve hiçbir şekilde müdahale edilmemesine karar verilmişti.
Çünkü Nejat Daş’ın takibiyle para aklayıcısı uyuşturucu baronu Çetin Gören’e ulaşılacaktı. Gören 2012’de Hollanda’dan bileğindeki elektronik kelepçeyi kırarak kaçmıştı. O günden bugüne de aranıyordu.
Zaten 1 yıl önce gelen istihbarat da Gören ve Daş’ın birleştikleri şeklindeydi.
Uyuşturucu jargonunda “SEHİM” yapmışlardı. Yani ortak olmuşlardı.
Bu istihbarat üzerine 4 ay teknik takip yapılmış, son iki ay da izleme başlamıştı.
Önemli olan “karıncalar” yoluyla para akışının ve rotasının tespitiydi. O nedenle MASAK (Mali Suçları Araştırma Kurulu) da bilgilendirilmişti.
4. PANDEMİ ETKİSİ
Uyuşturucu paralarının aklanmasında genellikle havayolu kullanılıyordu. Ancak pandemi nedeniyle havayolları kapanınca, bütün dağıtım kara ve denizyollarına kalmıştı. Narkotik ajanları da karayollarını kontrol etmeye başlamışlardı. Hollanda’dan kalkan TIR’ın önemi işte buradaydı.
DAŞ’IN SERBEST KALMASI
Acil durum toplantısından çıkan karar şuydu:
- Daş kefaletle serbest kalınca takibe alınacak. Paniklediği için Çetin Gören’le temas etmeye çalışacak. Böylece her ikisinin de yerleri öğrenilecekti.
Gerçekten de öyle oldu. Daş’ın evinin girişini görecek şekilde çapraz bir noktaya bir izleme merkezi kuruldu.
İçeri kameralar ve her türlü teknik takip cihazı yerleştirildi.
Artık Daş’ın evi kontrol altındaydı. Gelip giden araçlar, plakaları tek tek arşivlendi ve takibe alındı.
Aynı anda MASAK narkotik ajanlarından gelen bilgilere, plakalara ve şirket isimlerine göre banka hesapları çıkarılıyordu.
Aşağı yukarı karapara trafiğinin haritası çizilmişti. Bu arada Daş’ın temasıyla Çetin Gören’in de yeri tespit edilmişti.
Zaman daralıyordu ve karar geldi:
Ekipler yola çıktı. Çevre düzenleri alındı. Tespit edilen 98 kişiden büyük bölümünün yerleri belirlenmişti. Ve operasyon için düğmeye basıldı..
Geceler boyu değişik kimliklerle bekleyen narkotik ajanları derin bir “Oh” çektiler.
Sabaha karşı 03.00’te evlere giriyorlardı.
Gün doğarken “isimsiz kahramanlar”ın yüzlerinde yorgun bir gülümseme vardı.
Türkiye böylece tarihin en büyük “uyuşturucu para trafiği”yle tanışıyordu..
Okul önlerinde zehirlenen gençler için, uyuşturucu batağına çekilip pazarlanan genç kızlar için, kararan hayatlar için...
Sağ olsun bizim “isimsiz kahramanlar”...
Helal olsun...
.............................
NOT: Yetkililerden aldığım bilgileri gerçeğine uygun olarak senaryolaştırdım...
Paylaş