Kalispera Niko bak yanımda kim var

1- MİLLİ Savunma Bakanı Hulusi Akar günlerdir Kayseri’de sokak sokak, ev ev geziyor. Kucaklaşıyor. Özellikle gençlerle birebir konuşuyor.

Dün işte böyle bir gezi sırasında Kayserispor’u ziyaret ediyor.

İçeride Kayserispor Başkanı Ali Çamlı, Teknik Direktör Çağdaş Atan ve takım kaptanı Dimitrios Kolovetsios var.

Akar’ın Yunanistan konusundaki hassasiyetini biliyorum. Yeri geldiğinde en sert cevapları verir. Ama dostlukları da kalıcıdır. Dahası, çözüm için her türlü pozitif yolu açar. Yunan futbolcuyu görünce, yine gülerek “Bak Dimitrios, şimdi kimi arıyorum” der ve telefonu çevirir.

Sonraki konuşmalar şöyle gelişir:

- Selam Niko... (Yunanistan Savunma Bakanı Nikolaos Panagiotopoulos. Akar, Yunan Bakan’la olan yakınlığından ona Niko diye hitap eder.)

Yunan Savunma Bakanı: Selam, nasılsın?

- Çok iyiyim, bak ben şimdi Kayserispor’un binasındayım. Kayserispor Türkiye’nin çok iyi bir takımıdır. Çok kuvvetli bir takımdır. İnşallah Avrupa liginde derece alacaklar.

- Evet ben Trabzon’u da biliyorum. Geçenlerde şampiyon olmadı mı?

- Evet. Ama bak şimdi burada takımın başkanı, teknik direktörü, yöneticileri var. Hepsi selamlarını gönderiyor. Ve bir de bak benim yanımda kim var Niko, seninle konuşturmak istedim...

Kayserispor Takım Kaptanı Dimitrios karşısında birden Yunan Savunma Bakanı’nı bulunca şaşırıyor. Yunanca iyi günler diliyor. Bakan da ona başarılar diliyor. Kısa bir konuşma yapıyorlar.

Sonra telefonu Akar alıyor:

- Teşekkürler Niko, Kendine iyi bak.

- Sağ ol, benden de en iyi dilekler.

Hulusi Akar telefonu kapattıktan sonra bir de küçük yorum yapıyor:

“Arkadaşlar, futbolcular ülkelerdeki barış temsilcisidir. Onlar sayesinde ilişkiler daha yumuşak ilerler...”

Gerçekten de dikkat edin: Trabzon taraftarı Bakasetas’ı bağrına basmıştır.

Kayseri taraftarı da Dimitrios’u sevmiştir.

Manchester City’nin takım kaptanı İlkay Gündoğan taraftarın sevgilisidir. Ve daha nice futbolcu böyledir. Kimse milliyetine bakmaz. Sporun, sanatın güzelliği de buradadır.

2- DENİZALTINDAKİ MESAJ

Hulusi Akar, Yunan Savunma Bakanı Nikolaos Panagiotopoulos’u Genelkurmay Başkanlığı’ndan tanır. Aralarında eski bir arkadaşlık vardır.

Bu küçük diyalog belki sıradan bir telefon konuşması gibi gelebilir ama Türkiye ve Yunanistan gibi sürekli tırmanan sorunlar yaşayan iki komşu ülkenin savunma bakanlarının bir telefon mesafesinde bu kadar samimi olmaları çok önemlidir.

Aslında özlediğim bir komşuluk manzarasıdır bu.

Örneğin Akar’ın daveti üzerine gittiğimiz Preveze Denizaltısı’nda metrelerce derinliğe dalarken, Bakan’ın mesajlarını şöyle yazmışım:

“Brüksel’deki son NATO toplantısında Yunan Savunma Bakanı ile konuştuk, görüştük. Olayları, düşüncelerimizi olduğu gibi anlattık.”

Sonra kendi yorumumla yazıyı şöyle tamamlamışım:

“Niko, gel aramızdaki şu sorunları samimiyetle konuşalım. Ya sen gel ya da ben oraya geleyim...”

Dedim ya.

Türkiye ile Yunanistan arasındaki bütün krizlere rağmen iki savunma bakanı arasında böyle bir dostluk olması çok değerli bir kazanımdır.

3- SEÇMENİN DE ÇİÇEK VERDİĞİ AN

Akar’ın Kayseri’deki günlerinden söz etmişken çok dikkatimi çeken bir manzarayı da aktarayım.

Biliyorsunuz:

Normalde siyasetçiler seçmene çiçek verir.

Karanfiller, güller...

Önceki gün ajansları tararken bir görüntü dikkatimi çekti.

Kayseri’nin en işlek caddesinden bir görüntü.

Hulusi Akar’ın seçim otobüsünün önüne doğru bir genç koşuyor.

Ellerinde çiçekler.

Bakan Akar otobüsü durduruyor. Kapı açılıyor.

Ve genç getirdiği çiçekleri Akar’a verdikten sonra, ellerini kalbine ve başının üzerine götürüyor.

Bu görüntüyü izleyince bir an durdum.

Nedir şimdi bu?

Yolun ortası.

Bir hazırlık yok.

Ve bir genç elindeki çiçeklerle otobüse doğru koşuyor.

Bunun bir anlamı olmalı.

Benim çıkardığım anlam şu:

Siyaset; vaat, söz, ‘onu da yapacağım, bunu da vereceğim’den ibaret değildir.

Önce sevgi var.

Kalp mesafesinde kurulan ilişkiler var.

Önceden hesaplanamaz.

İletişim bilimiyle açıklanamaz.

Reklamla, pankartla, medyayla çözülemez.

Seçmenden adaya değil, insandan insana uzanan bir duygudur bu.

Ben bu görüntüyü izleyince bir kez daha anladım ki siyaset bir duygu işidir. Gönül kazanmaktır.

Sen istediğin kadar “Milletimi seviyorum” diye bağır.

Önemli olan:

Sen sustuğunda milletin sana ne dediğidir.