Paylaş
PKK/YPG terör örgütünün elinde bulunan ‘petrol sahaları’nı görüyorsunuz.
ABD kontrolündeki bu bölgede terör örgütü yıllardır petrol geliri elde ediyor.
Dahası ‘özerkleşme hayalinin finansmanı’ olarak kullanıyor.
Ve en önemlisi o gelir silahlanmaya gidiyor.
O silahların namlusu da Türkiye’ye dönüyor.
İşte Türkiye’nin uzun süredir her ortamda müttefiklerine anlattığı gerçek budur.
Türk SİHA’ları, Haseke yakınlarındaki bu tesisleri hedefliyor.
Ama dikkat ederseniz, PKK/YPG’nin elindeki petrol bölgesi çok geniş bir alana yayılıyor.
Biraz daha derine inersek,
şu bilgilerle karşılaşıyoruz:
1- SDG/YPG, Suriye’de verimli tarım arazileri de dahil olmak üzere petrol, doğalgaz ve su kaynaklarını kontrol ediyor.
2- Deyrizor bölgesinin doğusundaki (El-Ömer, Cafra, Vard, Afra, Carnuf, Tanak, Kevabi, Azrak, Kahar, Şueytat, Galban) 10’dan fazla petrol sahası YPG’nin kontrolü altında bulunuyor.
3- Rakka ve Haseke bölgelerinde bulunan petrol yataklarının tamamı PKK/YPG tarafından kontrol edilmekte. El-Ömer, ülkenin sahip olduğu en büyük petrol sahası durumundadır.
4- Bu bölgelerdeki 8 milyar dolarlık enerji pastasından şu an için PKK/YPG’ye yılda 1 milyar dolarlık bir kaynak akacağı tahmin ediliyor.
5- İşte o hesap:
- SDG/YPG’nin bölgedeki mevcut petrol ihracat potansiyeli günde yaklaşık 300 bin varil. Brent petrolün ortalama fiyatını göz önüne alırsak ve YPG’nin tüm potansiyelini kullanabileceği ve cari fiyatlarla işlem yapabileceğini varsayarsak, ihracat geliri 8 milyar dolara ulaşabilir. Bu rakamlar, SDG’nin siyasi yapılanması Suriye Demokratik Konseyi verileri ile de örtüşmektedir.
- Ayrıca konseyin yayınladığı verilere göre, potansiyelin şu anda yaklaşık üçte biri kullanılabilmekte (günlük yaklaşık 125 bin varil). Bu durumda, yerel ihtiyacı aşan günlük 100 bin varilin getireceği yüzlerce milyon doları düşünün. Sonuçta YPG’nin 1 milyar dolara yakın bir petrol gelirine sahip olduğunu söyleyebiliriz. (ABD, YPG’ye ne kadar pay söz verdi belli değil.)
- Henry Hub fiyatları baz alınarak ve potansiyelinin tam olarak kullanılmasına dayanarak hesaplamalar yapıldığında, YPG’nin doğalgaz ihracatından potansiyel geliri de 490 milyon dolar civarında.
Yani arkadaşlar;
DEAŞ’la mücadele gerekçesinin ardında işte böylesine muazzam paralar dönüyor.
Unutmayalım ki;
Savaştan önce bu bölge tümüyle DEAŞ’ın elindeydi ve petrol gelirleri o ‘kafa kesen’ zihniyete akıyordu.
Bu durumda petrol bölgesi, bir terör örgütünden diğerine geçmiş görünüyor.
Ne yazık ki ABD, YPG’nin kökünün PKK olduğu gerçeğini görmek istemiyor.
2) ABD PETROL ŞİRKETİYLE ANLAŞMA
Şimdi meselenin ‘tamamen duygusal’ kısmına gelelim.
ABD, PKK/YPG’nin bölgedeki varlığına o kadar açık destek veriyor ki...
Askeri yardım ve eğitimin dışında, enerji işbirliği bile gerçekleşiyor.
ABD’li Delta Crescent Energy şirketi, 11 Ağustos 2020’de YPG ile bir petrol anlaşması yapıyor.
Anlaşmanın Biden yönetimi tarafından sonlandırıldığı haberleri çıksa da bu anlaşmanın sonucundan çok niyeti beni ilgilendiriyor.
Sonuçta bir ABD şirketinin resmi yatırımı sözkonusu.
Bu bölgede olayların ve ilişkilerin nasıl da girift bir hale geldiğini göstermesi açısından bu anlaşma önemli bir belge oluyor.
Şurası açık; PKK/YPG’nin elinde tuttuğu petrol bölgesi Suriye petrolünün çok önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Bu gelirler, Türkiye’ye karşı kullanılan silahlara dönüşmektedir.
Türkiye işte yıllardır anlattığı, belgelediği bu gerçeklere karşı bir cevap alamadığı için bu harekâtı yapmıştır.
Bazı petrol alanları ve depolar vurulmuştur.
3) EN İNCE NOKTA
Harekât öncesindeki uyarılara rağmen ABD askeri bölgeden çekilmemiştir.
Şimdilik buralardan çekilmeye niyetli olmayacağı da kuvvetli bir ihtimaldir.
Yakın tarihte Körfez ülkelerinde olduğu gibi burada da enerji sınırlarının cetvelle çizilme gayreti olduğunu görebiliyoruz. Tabii ABD’nin bu bölgedeki ısrarının ardında İran’la olan sınırın da çok büyük etkisi var.
Pentagon’un bütün hesaplarında İran çok önemli bir yer tutar. Bu petrol bölgesinin İran etkisine geçmesini elbette istemez. Şimdi soralım:
“ABD PKK/YPG ile kurduğu bu ilişkiden vazgeçer mi?”
Ben şimdilik buna ihtimal vermiyorum.
Ancak... Türkiye bu son harekâtla göstermiştir ki;
-Bekası için sonuna kadar mücadelede kararlıdır.
Yani Türkiye için ‘stratejik ortak’ dedikten sonra;
“Biz stratejiyi yaparız, sen ortak olursun” diye düşünen Pentagon kafasına artık o döneminin kapandığı ilan edilmiştir.
Türk- Amerikan ilişkilerinde bundan sonraki dönem çok hassastır.
Önümüzdeki dönemde Türkiye’nin beklediği F-16 satışı dahi olmak üzere; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Biden ile yapacağı görüşme elbette belirleyici olacaktır...
Ama her durumda;
Türkiye burnunun dibinde petrol gelirlerini silaha dönüştüren bir terör yapısına izin vermemek için elinden geleni yapacaktır.
Paylaş