Paylaş
1) MHP İÇİN:
Devlet Bahçeli’nin MHP’yi getirdiği, “aşırı milliyetçi, silahlı çözüm tercihli ve saldırgan” yapı çökmüştür. MHP sağ tabanda çok büyük oranda kayıp yaşamıştır. Merkezden uzaklaşan ve radikalleşen bir sürece çekilmiştir. En kuvvetli olduğu yerlerde bile etkili olamamıştır. Bu yapı MHP içinde çok ciddi bir tartışma yaratacaktır. Osmaniye’de, Erzurum’da, Kahramanmaraş’ta, Orta Anadolu’da alınan sonuçlar MHP içinde liderlik tartışması açar. Özellikle Bahçeli’nin terör üzerinden sürdürdüğü siyasetin sonuç vermediği açıkça ortaya çıkmıştır.
2) CHP İÇİN:
“Boykot edeceğini bilseydik...”
Sonuçlar gelirken CHP liderinin oy kullanamadığı ortaya çıktı. Ve seçmeni anında tepkisini gösterdi:
“Boykot edeceğini bilseydik. Ona göre davranırdık.”
İşte budur seçmenin gerçeği. Budur siyasetin insanı getirdiği beklenmedik nokta. Onca meydan, miting, ter, toz, yol, şehir, kasaba. Sonuçta oy kullanamayan Kılıçdaroğlu için CHP’li seçmenin yaptığı yorum:
“Boykot edeceğini bilseydik...”
Gerçekten de öyle.
Siyasi yoruma gelince;
Kılıçdaroğlu, kucağında bulduğu referandum sürecinde, partide yapmak istediği rota değişikliğini yeterince anlatamamıştır. Hâlâ “yeniliğe kapalı, tutucu,
Ankara’daki bir devlet erkinin savunucusu” olarak algılanan “devlet partisi” imajını özellikle Anadolu’da değiştirememiştir. Kılıçdaroğlu’nun yeni görüntüsü, CHP yönetimindeki “eski düzen”in verdiği “statükocu” yapıyı örtememiştir.
3) BDP İÇİN:
BDP’nin boykotu birçok ilde yarı yarıya etkili oldu. Mesela Diyarbakır’da 849 bin seçmenden 265 bini sandığa gitmiş. Ve yüzde 95’i “evet” demiştir. Burada BDP boykotunun etkisi görülüyor. Ancak örneğin Bitlis’te 173 bin seçmenden 123 bini sandığa giderek BDP boykotunu etkisiz kılmıştır.
Hakkari’de keskin bir boykot yaşanırken, Mardin’de, Siirt’te, Muş’ta, boykot kararı BDP’nin beklentisinin ötesinde kırılmıştır. Yarıdan fazla seçmen sandığa gitmiştir. Bu da BDP’yi “fanatik iller”e sıkıştırmıştır.
BDP’nin, “aşırı milliyetçi” ve Kan-dil’le İmralı arasına sıkışan keskin siyasetinin, MHP gibi kendisine zarar veren bir noktaya geldiğini göstermiştir.
İKİNCİ YAZI:
Erdoğan için yarı başkanlık sinyali
GERÇEK şudur ki;
Başbakan Tayyip Erdoğan amacına ulaşmıştır. AK Parti, Türkiye’nin her bölgesinin partisi olduğunu açıkça göstermiştir.
Ve en önemlisi, “Ankara merkezli”, “devletçi-statükocu” siyaset, halk önünde sıkışıp kalmıştır.
Bu aynı zamanda Başbakan Erdoğan için bir “yarı başkanlık” sinyalidir.
Bu konudaki analize yarın devam edeceğim.
ÜÇÜNCÜ YAZI:
CHP liderinin oyu
DAHA 15 gün önce uçakta sormuştuk.
- Sayın Kılıçdaroğlu nerede oy kullanacaksınız?
CHP lideri kararsızdı.
“Şu an belli değil. İstanbul da olabilir Ankara da. Hatta buralar da (o sırada Tunceli’ye geçiyorduk). Arkadaşlar çalışıyor.”
Aradan günler geçti.
“Arkadaşlar” bayağı çalışmışlar ki bir türlü bitirememişler.
Dün akşam saatlerine doğru CHP lideri “hayır” diyecek yer bulamıyordu.
Çünkü kayıt yapılmamış. Ne diyelim şimdi?
70 ilin meydanında “hayır” diye bağıran CHP liderinin sandıkta susturulması nasıl bir parti ciddiyetidir?
DÖRDÜNCÜ YAZI:
Eli sıkılacak adam
ELİ sıkılacak bir adam var.
12 dev adamın yanında;
Tevazudan yapılma bir dev adam.
Sessizce kenarda duruyor. Her maçta gözleri doluyor. Elleri dişleri kenetleniyor.
Dizlerinin bağı çözülüyor. Kalbi fırlarcasına atıyor.
O sahnenin gerisinde öylece bekliyor. Çok fazla konuşmuyor. Poz poz fotoğraf çektirip övünmüyor.
Aylar önce Beyti lokantasında yemek yemiştik. Heyecanlıydı. Sıkıntılıydı. İlgisizlik vardı. Ödenek yoktu.
Ve şimdi efsane yazdığımız Sinan Erdem Spor salonu inşaat halindeydi. Yetişmeyecek diye içi içini yiyordu.
Demişti ki:
“Türkiye’nin bundan güzel tanıtımı olur mu? Bu şampiyonayı buraya getirmek için neler çektik. Ama sıkıntılarımız var.”
Mehmet Okur gelmiyordu. Hidayet şanstı. Moraller bir gidip bir geliyordu. Parasal sıkıntı çoktu.
Evet, bugün sahnenin gerisinde gözleri dolu dolu sessizce kendi efsanesini izleyen bir adam var. Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel.
Helal olsun sana...
BEŞİNCİ YAZI:
Engellilere sandık bürokrasisi
GEÇEN seçimlerde Köksal Toptan Lisesi’nde oy kullanmıştım. Ve tam 123 basamak saymıştım.
Yani 123 basamaktan sonra sandığa ulaşabilmiştim.
Ve sormuştum:
- Peki engelliler nasıl oy kullanacak?
Cevap yoktu.
Defalarca sorduktan sonra anlamıştım ki;
“Özürlü demokrasi”nin bu soruya verecek bir cevabı yoktu.
Kampanyalar, haberler, Ankara’daki toplantılar, o günkü haberlerde unutulup gitmişti.
Şimdi Zincirlikuyu Yapı Meslek Lisesi’nde oy kullandım.
Baktım girişe bir “engelli sandığı” konulmuş. Tebrik ettim.
Ama Türkiye geneline baktığımda yine “özürlü demok-rasi”den acı manzaralar vardı.
Engellilere özel sandık konulması için önceden YSK’ya müracaat gerekiyormuş.
Yani yine tam bir bürokrasi. Kim nasıl başvuracak? Nasıl gidecek?
Belli değildi.
Bu nedenle buradan engelli vatandaşlara sesleniyorum. Oy vermekte sıkıntı çekenler lütfen bildirsin.
Hurriyet.com.tr’den yayınlayacağım...
Paylaş