Paylaş
Eleştirdik.
Sorguladık.
Meclis’teki bu kavga görüntülerini TMBB Başkanı Cemil Çiçek’e soruyorum:
Bunca yıl barış, demokrasi ve uzlaşma mücadelesi verdiniz; bu dönemin son günlerinde yaşananlar için ne diyorsunuz?
Cemil Çiçek cevap veriyor:
-Bu yaşananları kabul etmek mümkün değil. Meclis’in bu dönemi böyle kapanmamalı. Yazık oluyor.
Sayın Başkan, o görüntüler sırasında ne hissetiniz?
-Düşünün ki Özgecan yavrumuza yapılan vahşeti telin için bir günde 70’ten fazla milletvekiline söz verildi. Her biri çıktı bu şiddeti, nefreti, vahşeti kınadı. Ama gelin görün ki aynı Meclis üç saat sonra tekme-tokat birbirine girdi. Bunu anlamak da kabul etmek de mümkün değildir.
Elbette çok üzülüyorum. Demokraside mesafe aldık diyoruz, daha olgun bir yasama istiyoruz ama tersi görüntülerin içine düşüyoruz.
‘LİDERLERE MESAJ’
“Liderlere bir çağrınız olacak mı?” diye soruyorum.
Başkan aynen şu cevabı veriyor
-Liderlerin Meclis’teki temsilcileri grup başkan vekilleridir, onlarla konuşuyorum. Liderlerin de bu görüntülerden rahatsız olduklarını arkadaşlarına söylemelerini beklerim.
‘ON BEŞ GÜN KALDI’
Cemil Çiçek gerçekten çok üzülmüş.
Şöyle diyor:
-Bu olayların sebebi de biziz, önleyecek olan da biziz. Çünkü burası Büyük Millet Meclisi.
Ama ne yazık ki 24’üncü dönem kötü başladı. 2011 yılında açıldığında tutuklu milletvekillerimiz nedeniyle bir yemin kriziyle açıldık. Yani Meclis’in açılışı bir demokrasi bayramı olacağına, yemin krizine sahne oldu. Bugüne geliyoruz.
Mart ayında bu Meclis muhtemelen kapanır. Yani milletvekili arkadaşlarımızın şunun şurasında on beş günlük bir mesaisi vardı. Helalleşip kucaklaşacağımıza tekme-tokat görüntüler veriyoruz. Yazık oluyor.
Keşke herkes bu soruyu sorsa
DÜN Devlet Bahçeli cinnetin tam ortasına doğru yürekten bir soru sordu:
“Ne oldu bize?
Ne oldu bu asil millete?
Nedir bu kavga ve şiddet?”
Bahçeli’nin uyguladığı siyaseti doğru bulabilir ya da beğenmeyebilirsiniz.
Ancak kamplaşmanın, ırkçılığın ve nefretin sokaklarda cinnete dönüştüğü anlarda Bahçeli, ülkücü gençliği her defasında şiddetten uzak tutmaya özen gösterdi...
Bir siyasetçi için yalnızca bu bile yeter...
Yaşı tutanlar, yani bizler o sokakları yaşadık...
Her gün bir-iki gencin öldüğü...
Çetelerin Bahçelievler’de gençleri katlettiği bir dönemdi.
Yaşadık, acısını çektik...
Şimdi, dün adı güvenlik olan bir tasarıyı bile tekme-tokat yasalaştırmaya çalışan bir Meclis görüntüsünün ardından...
Devlet Bahçeli yine o sağduyuyu gösterdi.
Türkiye’nin her yerinde kanı tutuşan ülkücü gençleri meşru siyaset yolunda tutmayı başaran Bahçeli’nin bu sorusu ve çağrısı anlamlıdır.
Keşke bütün liderler, kanaat önderleri, üniversiteler bu soruyu en yüksek sesle sorabilse.
Paylaş