Hadım

Sanki kimseye duyurmadan fısıltılı bir sesle sorardım kızım Eylül’e:
“Kızım biber spreyini yanına aldın mı?”
İşte öylesine acıttı içimi...
O canavarın Özgecan’ın elindeki biber gazı spreyini almak için yaptığı vahşet.
O gaz gözlerime doldu, içim kanadı...
Delik deşik oldum...
Bütün anaların-babaların, yani insanlığın delik deşik olduğu bir andır bu.
Çok iyi biliyorum ki o vahşete kurban giden Özgecan için yanıp tutuşan herkes, kendini onun yerine, çocuğunu o vahşetin bir yerine koyup öfke tutulmasına kapılıyor.
Eylül’e sorduğum “Biber gazını aldın mı?” sorusu bir hortlak gibi dikiliyor karşıma.
Kim bilir kaç anne, kaç baba bu soruyu sormuştur çocuklarına.
Ve işte o öfkeyle şimdi soruyorum:
“Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin’e katılıyor musunuz?”
Bu vahşeti işleyenler hadım edilmeli mi?
Siz ne düşünürsünüz bilmiyorum, ama bir baba olarak, bir insan olarak “Az bile” diyorum.
Cinsellik ve ahlak sınırı arasına sıkıştırıp çocuklarını cinnete sürükleyen baskıcı babalar ve analar acaba ne düşünüyor?...
Çocuk gelinleri, küçük kızların bir mal gibi alınıp satılmasını, berdeli onaylayan bir zihniyet acaba ne düşünüyor?...
Dün gece Ahmet Kaya’nın ‘Özgecan’ parçasını çalıp kızımın hayaline sarıldım ve öyle uyudum.
Mekânın cennet olsun Özgecan...

Neyse ki o sesi duydum

DÜN şampiyon Esma Aydemir için “Yardım edecek bir işadamı yok mu?” diye sordum.
Onlarca sporsever, hayırseverden ses geldi. Doğrusu mutlu oldum.
Yakında o sporsever yardımseveri açıklarım.
Ama yine aynı şeyi söylüyorum:
“Sporda kalıcı başarı hayırseverlikten geçmez. Devletin kalıcı bir sistemi yerleştirip yaymasından geçer. Bunun da yolu Milli Eğitim Bakanlığı’yla Spor Bakanlığı’nın bir araya gelip ortaöğretimde akademik spor altyapısını kurmalarından geçiyor.”
Avrupa’da, Amerika’da başarılı bir sporcuya burslu eğitim yolu hemen açılır.
Türkiye’de üniversiteler bu konuda nedense çok geride kalıyor.
Sporseverlerden ses geliyor, işin tuhaf tarafı Bakanlık’tan ve Federasyon’dan çıt çıkmıyor.
Tuhaf değil mi?