Gerilim ticareti

Düşünüyorum, araştırıyorum...

Birkaç küçük detay dışında yok.

Meksika’ya duvar...

Kuzey Kore’ye uçak gemisi...

Suriye’ye füze...

İran’a tehdit...

Çin’e hakaret...

Katar’a ambargo...

“NATO bitmiştir...”

“NAFTA kapansın...”

Sürekli bir gerilim var.

Mutlu olduğu anlar ise bir tek kareyle hatırlanıyor:

Kılıç dansı.

Ve 110 milyar dolarlık silah satışı.

Dünya bu gerilim üzerinde müthiş bir silah fuarına dönüşüyor.

Ben buna ‘gerilim ticareti’ diyorum.

Trump bir emlakçıdır.

Hem de çok başarılı bir emlakçıdır.

Kriz zamanlarında düşen emlak fiyatlarının değerini bilir.

Acaba diyorum...

Bu emlakçılıktan gelen tecrübesini dünyaya mı taşıyor?

Yoksa böyle körfez ülkelerini İran üzerinden bloklara ayırmak...

Rusya ve İran’la suni bir gerilimin dekorunu yaratmak...

Düşmanlaşmayı tahrik etmek...

Bence dünya ekonomistlerinin bu son dönemde yaşanan gerilimlerden...

Nasıl rantlar oluştuğunu incelemeleri gerekir.

Katar olayına da böyle bakılabilir.

İşte yine aynı soruyu soruyorum:

“Bölgedeki en büyük ABD üssü Katar’dadır. Aynı Katar milyarlarca dolarlık silahı ABD’den alır? Madem teröristle işbirliği var. O zaman ABD o silahları niye satıyor?”

Bunun bir cevabı olmalı?

YILAN HABERLERİ VE DEPREM PANİĞİ

DEMEK ki bundan sonra yılanlara bakacağız.

Melda Onur’un şehirde görülen yılan haberlerinden çıkardığı deprem uyarısı, sanırım tarihe geçecek.

Onur, 2 saat önce uyardı.

 Düne gelince...

“Korkmuyorum” diyen yalan söyler.

Korkuyoruz.

Zaten Çevre ve Şehircilik  Bakanı Mehmet Özhaseki aylardır uyarıyordu...

Uyarıyla karışık korkutuyordu:

“Eğer bir deprem  olursa İstanbul’da felaket olur.”

Tamam da ne yapacağız?

Deprem kadar kötü bir şey var:

‘Deprem Paniği...’

Depremi önleyemiyorsak...

Bari paniğini önleyelim.