Ege’de yaz alarmı: Hisarönü ve Göcek 5 bin tekneyi taşır mı?

Başkan Gürün, özellikle Bodrum’daki ve Muğla genelindeki nüfus artışına dikkat çekmişti.

Ben de bunu “Bu yaz kıyılara tsunami gibi göç dalgası vuracak” diye özetlemiştim.

Maddeler halinde devam edersek...

Marmaris-Kaş hattı: Bodrum’un aksine Marmaris’te o düzeyde bir nüfus artışı yok. Çünkü Marmaris’te Bodrum ve Fethiye gibi bir “yerleşim grafiği” yok.

Marmaris’in ve Dalaman-Kaş hattının gözü kulağı, 12 Nisan’da Londra’dan gelecek haberde...

İngiltere ya kapıları açacak... Ya da açmayacak...

Güney Ege Turizm ve Otelciler Birliği Başkanı Bülent Bülbüloğlu çok net konuşuyor:

“Eğer İngiltere 12 Nisan’da bu kararı vermezse, yani mayıs ortası Türkiye için güvenli hava koridorunu açmazsa büyük sıkıntı olur.” 

Aşı oranı: İngiltere’nin de koridoru açması için Türkiye’nin aşılama oranının belirli bir seviyeye ulaştırması gerekiyor. Yani sonuçta mesele gelip aşıya dayanıyor.

Yerli turist ve Ruslar: İngiltere eğer kapıları açmazsa, özellikle Marmaris-Kaş hattındaki otel ve turistik tesislerde fiyat düşüşleri olacak. Ruslar daha çok Antalya’yı tercih ettiği için sıkıntı büyüyecek. Bu yaz da yerli turistlerin önemi artacak.

YAZ ALARMININ TOP LİSTESİ

Bodrum ve Muğla genelinde iki misline çıkan nüfus yaz aylarıyla birlikte 5 milyona ulaşabilir...

İşte bu noktada alınması gereken önlemler devreye giriyor.

Elbette İzmir’den Kaş’a kadar olan sahillerde Akdeniz’in en güzel körfezleri var...

Sırasıyla gidersek...

Bodrum kıyıları: Eğer adalara kapı açılmazsa, motoryatlar, guletler, özel ve kiralık yelkenli tekneler doğal olarak bizim kıyılara yönelecek. Bodrum çevresinde aşırı yoğunluk oluşacak. Bodrum içinde ise salgın kontrolü zorlaşacak. Altyapı yetersizliği zaten biliniyor.

Hisarönü-Göcek ve atık meselesi: Tekneler özellikle Hisarönü ve Göcek körfezlerine demirleyecekler. Hisarönü Körfezi’nde atık alımı için yalnızca bir TURMEPA teknesi var. Düşünün, bir tek tekne... Yüzlerce tekneye nasıl yetecek? Özellikle Göcek bir içdeniz gibi, Akdeniz’in en güzel körfezidir. Fethiye’yi de katarsanız yaklaşık 3 bin 500 tekne bu yaz Göcek’te bağlanacak, konaklayacak.

Göcek’te atık alımı yalnızca için iki tekne var.

3 bin 500 tekneden atık alımını yalnızca iki tekne nasıl yapabilir?

30 metre üzerindeki bir motoryatın pis suyu 4 ton.

Atık alım teknesinin bir tanesi 10 ton alıyor...

Hesap basit...

10 tonluk 2 alım teknesi, 1 haftada 3 bin 500 tekneyi nasıl boşaltabilir?

GÖCEK LAĞIM KOKACAK

Belli ki bu durumda Göcek Körfezi lağım kokacak.

Dünyada bunun bir başka örneği yoktur... Yani öyle bir koya bağlanıp aylarca kalamazsınız. Hırvatistan’da Göcek benzeri körfezleri milli park ilan ettiler. Gece kalıyorsan ayrı, gündüz ayrı... Ve belirli bir gün sınırlaması var.

Tabii bir de koylardaki yat mola noktalarındaki bağlama sorunları... Bir bağlanan tekne yaz boyunca kalabiliyor... Bunlar nasıl aşılacak?

Çevre, Turizm, Tarım Orman, Sağlık Bakanlığı ile sahil güvenlik boyutunda İçişleri Bakanlığı ne yapacak?

Nasıl önlem alacaklar?

Çok iyi biliyorum ki her bakanlık bu konuyla ilgili çalışmalar yapıyor.

Ama sonuçta yaz da geliyor...

CEP TELEFONU OPERATÖRLERİ

Pandemi nedeniyle başta Bodrum olmak üzere artan nüfus yoğunluğu yalnızca deniz ve kara kirliliği değil, aynı zamanda bir iletişim zorluğu da yaratıyor.

Telefon operatörleri artan nüfusa göre baz istasyonu ve altyapı artışı yapmadığı için cep telefonları zorlanıyor, internet neredeyse duruyor.

Bu yaz sanıyorum Ege kıyılarında yaşayan birçok abone, internet hattı için keskin kararlar alabilir...

Hangi operatör altyapısını yeniler ya da arttırırsa o kazanacak... Öteki kaybeder.

DENİZCİYE SEYİRDE 24 BİN LİRA CEZA

Yeri gelmişken, denizciler arasında çok tartışılan bir uygulamayı da hatırlatmak istedim.

Denizde atık uygulaması...

Bu genelgeye göre bir denizciye seyir halindeyken 24 bin 123 lira ceza kesilebilir...

Bu konuda hukukçu olan denizciler davalar açmışlar. Sonucu ben de merak ediyorum.

Denizde atık meselesi için detay Ali Borotav

BENDEN SÖYLEMESİ 

Evet arkadaşlar... Artık herkes biliyor ki...

Bir denizci ve çevreci olarak rahmetli Sadun Boro abimizin bana verdiği “talimat/vasiyet”le her sene bu uyarıları yapıyorum.

Kaçak yapıları olanlar, çevreyi kirletenler bana kızıyorlar. Olsun...

Ben her defasında devleti çevre için uyarmaya devam edeceğim. İçimi rahatlatan şey de şu:

Mesela Çevre Bakanlığı bu önerileri her defasında ciddiye alıyor.

Çünkü başında işini yapmaktan başka bir niyeti olmayan bir bakan olarak Murat Kurum ve ekibi var...

Son söz yine Sadun Abi’den: “Evlatlar, lütfen denizleri sizden sonra gelecek nesillerin de kullanabileceği kadar kirletin...”