Paylaş
Önce bir tespit ve bir soru:
* Askerler bugüne kadar hükümetin açılım süreci konusunda hiçbir görüş ortaya koymadı. Gazete büroları “kaynak belirtmeden yazın” diye de aranmadı. Ve işte bu MGK kararında, “Sürecin devamı tavsiye edilmiştir” denilerek askerler ilk kez ve resmen görüş açıklamış oldu. Böylece görüşmelerdeki DTP de, önemli bir faktör olarak kabul edildi. Ve asker “DTP”yi tanımıyorum” tepkisini fiilen bıraktı.
Soruya gelince:
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ |
* Bugüne kadar asker TBMM’de DTP’nin varlığı nedeniyle hep tavır almıştı. Cumhurbaşkanı konuştuktan sonra açılışı terk etmişti. Bakalım şimdi aynı şeyi yapacak mı?
Evet soru bu...
Şimdi bu tarihi MGK’nın detaylarına geçebiliriz...
SİVİL CESARET
İki haftadır yazıyorum:
* Bu Milli Güvenlik Kurulu toplantısına dikkat edin. Çünkü oradan “sivil cesaret” çıkacak...
Neden mi? Çünkü;
* Bu defa Türkiye’nin başındaki en büyük meseleye yalnızca askeri araç gereç alımı olarak bakılmayacak. Asker bugüne kadar cesaretini göstermiştir. Şimdi artık sıra sivil cesarettedir.
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner |
Örneğin 30 yıldır her MGK toplantısında yapılan ihtiyaç listesi artık değişmiştir.
Yani;
* “İnsansız uçak alımı” yerine, “insanca muamele”...
* “Gece görüş dürbünü” yerine, “gündüz görüş vizyonu”...
* “Termal kameralar” yerine, kalplerdeki sıcaklık...
İŞARET FİŞEKLERİ
Ben böyle özetlemiştim...
Öyle de oldu...
Öyleyse şimdi MGK bildirisinin satır aralarındaki işaret fişeklerine bakabiliriz.
Örneğin şu cümle;
Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aydoğan Babaoğlu |
* Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü doğrultusunda huzur ve refah için İçişleri Bakanlığı bünyesinde yürütülen çalışmaların devamı tavsiye edilmiştir...
Ne demek bu?
BAHÇELİ NE YAPACAK?
Cumhurbaşkanı ve hükümetin bu süreci götürdüğünü zaten biliyoruz. Ama asker bugüne kadar süreçle ilgili bir açıklama yapmamıştı. İşte bu MGK açıklaması askerin düşüncesini de ortaya koymuş oluyor.
Bu açıdan bakınca açıklamayı şöyle okuyabiliriz;
* Biz asker ve sivil MGK üyeleri olarak hükümetin DTP ile, TÜSİAD ile, sendikalarla yaptığı görüşmeleri ve bu süreci destekliyoruz...
* Askerler bu sürecin MHP lideri Bahçeli gibi bir “ihanet süreci” olmadığını onaylıyor.
* Asker de artık DTP’nin Meclis’te bulunan bir anayasal kurum olduğunu kabul etmiş oluyor.
Yani önümüzdeki TBMM açılışına geleceği sinyalini veriyor... (Bugüne kadar DTP yüzünden gelmiyorlardı... Bu MGK kararından sonra gelmezlerse çelişkiye düşerler.) TBMM açılışında dikkatle bakacağımız önemli bir detaydır bu...
Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç |
İKİNCİ PARAGRAF
MGK bildirisinin ikinci paragrafı:
“Türkiye-Irak-ABD arasında oluşturulan üçlü mekanizma süreci gözden geçirilmiş. Iraklı gruplarla temas faydalı bulunmuştur. Türkiye-Irak yüksek düzeyli stratejik işbirliği toplantısı hazırlıkları hakkında bilgi alınmıştır.”
ORTAK STRATEJİ
Bu paragrafın satır aralarını şöyle okuyabiliriz:
* Bölgede çok önemli bir gelişme oluyor. ABD Irak’tan çekiliyor. Yeni bir dönem başlıyor. Türkiye bu yeni dönemde bu coğrafyada etkin olmak istiyorsa, yalnız Türkiye’nin değil, bu coğrafyanın en önemli meselesi olan Kürt meselesini kendi toprakları içinde çözmelidir.
* Bunun için Irak’la çok yakın temas sağlanmaktadır. Arap ve Şiiler ile Kürtler arasındaki gerginlikte denge unsuru olabilmesi için Türkiye’nin kendi içindeki meseleyi çözmesi gerekmektedir. Bölgesinde barışı sağlamaya aday bir ülke kendi içinde barışı kurmalıdır.
* Irak’ın yeni yönetim yapısı belirlenirken Türkiye söz sahibi olacaktır. ABD ile böyle bir temas vardır... ABD kendisinden sonraki Irak ve bölge için Türkiye ile birlikte hareket etmektedir. ABD’nin Türkiye’deki Kürt meselesinin çözümüne ilgisi bu noktadadır.
BİR DÖNÜM NOKTASI
Evet; bu MGK toplantısı bir dönüm noktasıdır. Çünkü asker ve sivil demokratikleşme zemininde buluşmuşlardır. Daha da ötesi bölgedeki gelişmelere aynı çözüm penceresinden baktıklarını açıklamışlardır...
Ve en önemlisi, “askeri cesaret”ten sonra “sivil cesaret” kararlara damgasını vurmuştur.
İKİNCİ YAZI
Yukarıdaki ayrışma millete yansımadı Süleyman Demirel
* DEVLET Bahçeli giderek sertleşiyor. Bırakın görüşmeyi, “ihanet”le suçluyor. MGK’dan çıkan “tavsiye kararı” Bahçeli’yi daha da sinirlendiriyor. Bir anlamda askerlerin de MGK üzerinden bu sürece destek vermesi sinir katsayısını artırıyor. Merak ettim, acaba Demirel ne derdi? Süleyman Bey kısa bir yorum yaptı:
* Ortada henüz bir yöntem ve bir süreç var... Yani bir çözüm önerisi yok. Bu nedenle konuşmak istemem. Ama bildiğim bir şey var kimsenin bölünme istediği yok. Ve görüyorum ki, yukarıdaki ayrışma henüz millete yansımamış.
Demirel’den anladığım şey şu:
O da Cindoruk gibi iktidar partisinden gelen bu “görüşelim” önerisine kapıları kapatmazdı... Yöntem ve sürecin dışında kalmazdı... Görüşürdü yani...
Biraz daha ileri gidersem...
Acaba Türkeş yaşasaydı ne yapardı? Ermeni açılımı için Petrosyon’la görüşen Türkeş, elbette şimdi de bu konunun dışında kalmazdı.
ÜÇÜNCÜ YAZI
Bu valiyi dinleyin
* PEKİ bu açılım orada nasıl karşılanıyor. Şırnak’ta örneğin. Hakkâri’de, Van’da... İşte Şırnak Valisi Ali Yerlikaya telefonda:
Şırnak Valisi Ali Yerlikaya |
* Fatih Bey, burada halk müthiş bir beklenti içinde. Bakın 85 bin okuma yazma bilmeyenimiz var. Türkçe bilmeyen kahvede yanındakine olayları tercüme ettiriyor. Millet milli maç izler gibi televizyonlardan bu gelişmeyi izliyor. Öylesine bir beklenti var ki. Pozitif bir heyecan bu.
Aslında bölgedeki tüm yöneticiler bu görüşte. Bu arayışın bir sonuç vermesi bekleniyor. Nefesler tutulmuş müthiş bir heyecan... Son dönemde Güneydoğu’ya atanan valiler, kaymakamlar çok dikkatimi çekiyor. Hepsi de adeta birer misyoner ruhuyla çalışıyor. Pırıl pırıl, gencecik valiler, kaymakamlar. İşte Çemişgezek’te dağ yollarından bizi görmeye gelen genç kaymakam. Van Gölü’nü yelken yarışına açan Vali Özdemir Çakacak. (Fenerbahçe İkinci Başkanı Nihat Özdemir yelken yarışları için söz verdi...) Hakkâri’de Muammer Türker, Çemişgezek’teki genç kaymakam kardeşim. Ben sizi gördüm. İlk defa devletin değil halkın valilerini, kaymakamlarını gördüm... Kürtçe konuşan valileri, Türkçe bilmeyen yaşlı dedenin elini öpen kaymakamları tanıdım... Yol şantiyesinde uyuyan müdürler gördüm. Bu yüzden bana göre açılım zaten orada başladı. Şimdi Ankara’ya geliyor. TBMM’ye geliyor. Yani biz “sırça şehirdekiler” yeni görüyoruz...
Bu yüzden umutluyum.
DÖRDÜNCÜ YAZI
Allah adına ‘Erdemle Kırbaçlanan Kadın’
7 Eylül deyince, Marquis de Sade’nin “Erdemle Kırbaçlanan Kadın”ı gelip dikiliyor karşıma. Sırtında kanlı yaralarla öylece dikiliyor. Bir bakışta başımı önüme eğdiriyor. Neden mi?
Sudanlı gazeteci Lübna Ahmed el-Hüseyin |
Çünkü 7 Eylül günü dünyanın uzak bir köşesinde bir kadın, pantolon giydiği için kırbaçlanmayı bekliyor.
Arkadaşları 10 kırbacı kabul etti kurtuldu.. Ama o direniyor. Onuruna yediremiyor. Düşünsenize, arkasını dönecek, bir erkek geçecek, herkesin önünde kırbaçlayacak..
ACI MANZARA
Adı Lübna... Sudan’da bir gazeteci. Suçu pantolon giymek.
Belki de şimdi biz bambaşka işler yaparken, örneğin denize girerken ya da iftar masasında dua ederken, tenis oynarken, dizi seyrederken, kahkaha atarken, Sudan’da bir kadın pantolon giydiği için Allah adına kırbaçlanacak!
Budur işte içine düştüğümüz acı dünya manzarası...
Öteki dünyada cenneti vaat edenlerin, bu dünyayı nasıl cehenneme çevirdiği bir manzara.
Her defasında buna yanıyorum. Filistin’de, İsrail’de... Bir intihar bombacısı, cennete gideceğini düşünerek pimi çekerken, kaç kişi için bu dünyayı cehenneme çevirdiğini düşünür mü?
Ya da Sudan’da Allah adına bir kadını kırbaçlayan cellat, cennet için cehennemi yarattığını bilir mi?
Bizde de öyle değil mi?
Kim bilir kaç kadın şimdi “küçük gelin” olarak intihara, namus yüzünden ölüme sürükleniyor. Hiçbir suçu yokken, tecavüze uğradı diye burunları kesilen kızları biliyorum...
Bütün bunlar din adına, gelenek adına yapılıyor.
Lübna Sudan’da direniyor. Aslında bütün kadınlar için, insanlık için direniyor.
Peki örneğin Türkiye’de kaç kadın türban takıp, pantolon giyiyor. O kadar çok ki...
Bu yüzden bir öneride bulunuyorum, Belki de sessiz bir çığlık, bir “imdat”tır bu öneri:
* Kadına karşı şiddetin doruğa çıktığı bu olaya Cumhurbaşkanı Gül müdahale etse...
HAREKETE GEÇİN
Hatta Hayrünnisa Gül devreye girse... Engelliler için çok iyi bir kampanya yürüten Gül, Lübna için de harekete geçse.
Müslüman bir toplumun laik ve demokratik bir zeminde, hukuk devleti esaslarına göre nasıl yaşayabileceğini gösterse...
Tüm dünya Türkiye’yi böyle bir mWWWWodel olarak bir kez daha görse...
Ve böylece “şiddete ve kırbaçlara karşı erdemleriyle direnen bütün kadınlar için” bir ses olsa...
Dünyada “erdemle kırbaçlanan” değil, “erdemleriyle kırbaçlara direnen bütün kadınlar” için büyüse bu ses.
Paylaş