Paylaş
İlle de bir parti teşkilatına yaranmak gerekmiyor...
İlle de bir il başkanıyla iyi geçinmek gerekmiyor...
Denizden oy beklenmediğine göre... Denizin ortasında parti teşkilatı olmayacağına göre...
Aslolan hizmet kalitesiyse.
Türkiye’nin yeni dönemde bir denizcilik bakanlığına ihtiyacı yok mudur?
Konunun uzmanı olan, deniz ticaretini, denizciliği bilen, anlayan, yaşayan bir denizcilik bakanlığı...
Eğer...
Dünyanın sayılı filolarından birisi olmayı...
Tersanecilikte sayılı ülkelerden birisi olmayı...
Deniz turizminde büyük hedefleri istiyorsak...
Artık bir denizcilik bakanlığına ihtiyaç var.
Karadeniz’den, Marmara’dan, Ege’den Akdeniz’e...
Dünyanın en stratejik denizleri bizim kıyılarımızdaysa...
Dünya deniz ticaretinin en kritik boğazları, denizleri bizdeyse...
Askeri açıdan, petrolden doğalgaza, yeraltı zenginliği açısından...
Üç denizin ortasındaysak...
Bir denizcilik bakanlığına ihtiyaç duyulmaz mı?
Modern, en yetkin teknolojiyle donanmış bir denizcilik bakanlığı...
Yakışmaz mı?
BİZ BIRAKIP GİTMEZDİK ARKADAŞ
DÜN Mersin’de Suriyelilere geçici kimlik veriliyordu.
Baktım, neredeyse bir izdiham var.
Gençler birbirini yiyecek.
Kendi kendime sordum:
“Aynı durum bizim başımıza gelseydi, Suriye ne yapardı?”
Cevabı yine kendim verdim.
İstanbul’u fetheden bir tarihin evlatları olarak...
Yedi düvele karşı Kurtuluş Savaşı’nı vermiş bir millet olarak...
Bırakıp gitmezdik arkadaş.
Yine de Allah kimseyi vatansızlıkla cezalandırmasın.
Umarım Suriyeli kardeşlerimiz yeniden kavuşurlar vatanlarına.
BÜTÜN DÜNYA ‘TERÖRİST’ DİYOR PEKİ BU SİLAHLAR NEREDEN GELİYOR?
ARAP coğrafyasında bir gün diğerine benzemez. Söz verilir, sonra ne olur bilinmez.
Saddam, “Savaşların anası şimdi başlıyor” dediğinde, Irak askerleri siper kazıyordu.
ABD AWACS’ları da onları yukarıdan ‘gülerek’ izliyordu.
Savaşların anası başladı. Saddam’ın askerleri ilk gördükleri televizyon kameramanlarına teslim oldu.
Saddam Kuveyt’e daha saldırmadan, El Sabah ailesi Ürdün Hilton’a göç etmek zorunda kalmıştı.
O günlerde Hilton’da onları izliyordum.
Hiçbir direniş göstermeden saraylarını bırakıp gelmişlerdi.
Şimdi Suriye’deyiz.
Pentagon’da bir soruşturma var:
Suriye’ye gönderilen silahlardan 1 milyar dolarlık bölümünün akıbeti bulunamıyor.
Nereye gittiği belli.
DAEŞ’le savaşması için Suriyeli askerlere verilen silahlar, DAEŞ’e gitmiş.
Nasıl mı?
Kimisi korkudan kimisi parayla kimisi de zaten aynı kafada olduğu için.
Dün Filipinler’de DAEŞ bir şehri ele geçirdi. Çok ciddi çatışmalar yaşanıyor.
Peki arkadaş, bütün dünyanın terörist ilan ettiği bu DAEŞ bu silahları nereden buluyor?
Kim veriyor bu ağır silahları?
Bilen biliyor elbette.
Paylaş