’Dağdan in’ demekle olmuyor

YUSUF Tören 28 yaşında... PKK kampından kaçmış. Dağlardan inmiş...

’Dağdan in’ demekle olmuyor
2.5 yıl hapis yatmış.

Şimdiki hali ise işte bu fotoğrafta:

- Kapısız bacasız, kerpiç bir damda. Elinde iki çocuk. Öylece duruyor... İş bekliyor...

Fotoğraf bu... Durum bu.

Peki ne düşüneceğiz şimdi?

Öfkeli bir ses şöyle diyebilir:

- Kardeşim bu ülkede tek işsiz o mudur? Ya o çıplak ayaklı şehit bebeleri ne olacak?

Tamam bu sesin önünde eğilelim. Peki ya karşıdan gelen ses şöyle derse:

- Devlet "dağdan in" dedi. İndi...

- Ama dağdan in demek yetmiyor.

- Ya sev ya terk et demek hiç olmuyor...

Bak "in" dedin, "indi"... Peki sonra...

Gerçeği görmek için gizli fotoğraflara, uydu teknolojisine filan gerek yok.

Öyle ABD’yle istihbarat paylaşmaya, insansız uçağa filan da gerek yok.

Gerçek işte tam burada... Bitlis’te. Güroymak’ta...

Çömelmiş, bir fotoğraftan bize doğru bakıyor...

İKİNCİ YAZI/images/100/0x0/55ea5b98f018fbb8f87ab4ba

Oyum düşerse ben de bırakırım

ARTIK iyice belli oldu. Bu yerel seçimler, solda keskin kararlara neden olacak. Kimisi bırakacak, kimisi "tamam" diyecek... CHP ile DSP arasında ittifak olmuyor. DSP Genel Başkanı Zeki Sezer’le konuştum. Açıkça şöyle diyor:

- Eğer bu seçimlerde aldığım oy bir önceki oylarımızın altında olursa bırakacağım...

Sezer, seçim yenilgisinin çıtasını koyuyor...

- Koltuğu bırakmak...

Ve hemen ardından da Mustafa Sarıgül’le el sıkıştığını söylüyor. İşte burası kritik. Ankara’da Murat Karayalçın. İddialı ve eğer seçilirse solda yeniden alternatif isim olmayı hedefler...

Sarıgül faktörü

Peki İstanbul’da ne olacak?

- Baykal Ankara’da Karayalçın’la yaptığını İstanbul’da Sarıgül’le yapar mı?

Herkes biliyor ki, Sarıgül’ün İstanbul’da oyu var. Bir potansiyel... CHP’den aday olursa etki yaratır. Peki ne olacak? Bendeki izlenim şu:

- Deniz Bey’in bunu yapması büyük sürprizdir.

Sonuçta Sarıgül, ya bağımsız ya da DSP’den Şişli’ye aday olur.

Ve bu durumda;

- Eğer CHP Ankara ve İstanbul’u kaybederse, Baykal ciddi bir baskı altına girer.

- En kritik noktaya gelirsek;

- Sezer devre dışı kalır. Sarıgül ve Karayalçın harekete geçer. Solda yeni tartışmalar başlar.

İzmir rüzgarı

Bu durumda Baykal’ın oylarını koruması için İzmir öne çıkıyor. AKP İzmir’e asılacak. Taha Aksoy mu? Ekrem Demirtaş mı? Nükhet Göksel mi? Cemil Şeboy mu? Ertuğrul Günay mı? Fatih Dalan mı?

Bu isimlere karşı Baykal’ın dinamik bir adayla çıkması şart. Şu andaki aday ise parti yönetiminde "dinamik" bulunmuyor. Yeterince etkin görünmüyor. CHP için 4 isim konuşuluyor; Aziz Kocaoğlu, M. Ali Susam, Hakan Tartan ve Yüksel Çakmur. Burada rüzgar estirecek bir isme ihtiyaç var. Eğer olmazsa İzmir oyları da beklendiği gibi gelmez. Bu da Baykal’ın genel oylarını etkiler... İzmir bu nedenle önemli. Sonuç olarak Baykal’ın İstanbul ve İzmir kararı solun geleceğini belirleyecek.

Neden mi?

İstanbul anahtarı

Eğer İstanbul belediyesi alınmazsa solun iktidar şansı hiç denecek kadar azdır... 23 milyar dolarlık bütçesiyle İstanbul iktidarın giriş kapısıdır... Sol Güneydoğu’da oyları DTP’ye teslim etmiş durumda. Ankara ve İstanbul’da AKP’ye... Karadeniz’de Trabzon tehlikede. Antalya’da ve Akdeniz’de AKP... Buralardan sonuç gelmezse, iktidar bir hayaldir...

İşe bu nedenle bu yerel seçimler sosyal demokratların geleceğini belirler...

ÜÇÜNCÜ YAZI
/images/100/0x0/55ea5b98f018fbb8f87ab4bc
Kritik buluşma


ERMENİSTAN Dışişleri Bakanı Edward Nalbandiyan bugün İstanbul’a geliyor... Ne kadar "tanımıyoruz" desek de Ermenistan, merkezi İstanbul’da bulunan KEİK’in (Karadeniz Ekonomik İşbirliği) dönem başkanı oldu...

Nalbandiyan bunun için geliyor. Bir de konuşma yapacak.

Ve en önemlisi, programda olmasa da Dişişleri Bakanı Ali Babacan’la bir görüşme yapması... Ermenistan hálá Karabağ’da bir toprak parçasını işgal ediyor...

Ve aynı zamanda merkezi İstanbul’da olan bir kuruluşun dönem başkanı oluyor... Çelişki gibi gözükse de bu bir çözüm kapısı olabilir... Ermenistan Karabağ’da bazı adımlar atabilir. Türkiye sınırları açabilir... Ben bunu istiyorum... Neden mi?

Çünkü bıktık bu korkudan artık... Kıbrıs’ta Rumları tanımıyoruz. Ama onlar AB’ye girdiler. Olimpiyatlarda karşılaşıyoruz... Kuzey Irak’ta Barzani’den çekiniyoruz. Görüşmüyoruz. Ama Kuzey Irak’ta onlarca inşaatı, havaalanını biz yapıyoruz. Bağdat’a heyetler gönderiyoruz.

Ermenistan’ı tanımıyoruz. Ama İstanbul’da dönem başkanı yapıyoruz...

Yeter artık...

Büyük devletler sınırlarını ve ufuklarını kapatmazlar.

Tam tersine; sınırlarının ötesine doğru büyüyen bir cazibe merkezi olurlar.

DÖRDÜNCÜ YAZI

Komutana tavsiye/images/100/0x0/55ea5b98f018fbb8f87ab4be


ANKARA Caz Derneği her yıl bir festival düzenler. Hava Kuvvetleri Komutanlığı da destek olur. Caz’ın Kartalları Orkestrası konser verir. Bu yılki protokol konseri 20 Kasım’daydı... Biletler dağıtıldı. Davetiyeler gitti. Protokol hazır. Solist Murat Ulus hazırlandı... Son dakika Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndan Ankara Caz Derneği’ne bir haber gitti:

- Konser belirsiz bir tarihe ertelenmiştir...

Neden ertelendiği açıklanmadı. Ama kulağıma gelen gerekçe şu:

- Konserden kısa süre önce yine alçakça bir pusuya şehit verdik. Ankara Kocatepe Camii’nde şehit binbaşı için cenaze namazı kılınacak. Böyle bir dönemde Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın orkestrasının konser vermesi yine tartışma yaratacak. O konsere muhtemelen Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Aydoğan Babaoğlu da gidecekti. Ve bu görüntüler yine ağır eleştirilere neden olabilirdi.

Org. Babaoğlu, Aktütün saldırısından hemen sonra golf oynadı diye ağır eleştiriler almıştı. Belli ki konser bu gerekçeyle ertelendi. Öyle ya da böyle... Bir hassasiyet gösterilerek konser ertelenmiş olabilir. Doğrudur da... Ama bu da çözüm değil ki... Şimdi buradan Org. Babaoğlu’na bir tavsiyede bulunmak istiyorum:

- Sayın Paşam, ya ertelediğiniz konser gerçekleştirilirken acı bir haber gelirse ne olacak?

Bana kalırsa siz bu tür olaylardan tümüyle uzak durun. Savaş halindesiniz. Milletin gözü üzerinizde. Gelin bu tür polemiklere fırsat vermeyin... Milleti kışkırtmak isteyenlere izin vermeyin.

Cazın kartalları yine çalar. Ama gelin siz, dağlarda savaşan kartallarınızla anılın. Konserlerden, eğlencelerden, tatil köylerinden uzak durun. Aslında bu çağrım yalnız size değil... Bütün komutanlara, güvenlikle doğrudan ilgili tüm sivillere...

Fırsat kollayanlara izin vermeyin...

BEŞİNCİ YAZI/images/100/0x0/55ea5b98f018fbb8f87ab4c0

ABD, Irak’la değil Kürtlerle anlaştı


Şİİ ve Sünnilerin Irak’ta yaptığı gösteri, acaba Ankara’da dikkat çekti mi? Şiilerin lideri Mukteda Sadr, on binlerce Iraklıya şu mesajı verdi:

- ABD ile yapılan bu anlaşma onursuzluktur. Her cuma camiden çıkınca bu zulmü protesto edelim...

Bunun bizi ilgilendiren karşılığı şudur:

- ABD’nin çekilme süreciyle birlikte Irak ciddi bir kaosa gitmektedir.

- ABD Irak’ta Kürtleri (Talabani-Barzani) muhatap almıştır. Şii ve Sünnilerin talepleri belirleyici değildir.

- Barzani, Beyaz Saray’la anlaşmıştır. Obama yönetimi bu durumu kolay kolay değiştiremeyecektir.

- İran Irak’taki ABD karşıtı protestolara destek vermektedir.

- Protestolar Irak’ta dini ve milliyetçi duyguları körüklemekte ve destek bulmaktadır.

Peki bu durumda Türkiye ne yapacaktır?

Şii ve Sünnilerin, ABD destekli Kürtlere karşı bir mücadeleye girişmeleri ciddi çatışmalar doğuracaktır. Terör yükselecektir.

Bu durumda Türkiye PKK’nın Kuzey Irak’taki varlığını kontrol etmekte zorlanacaktır...

Özet ise şudur:

- Irak’ta başlayan kaos, bela bulutları olarak Türkiye’nin üzerinde toplanmaktadır...

ALTINCI YAZI/images/100/0x0/55ea5b98f018fbb8f87ab4c2

Tebrikler


CUMHURBAŞKANLIĞI Genel Sekreteri Mustafa İsen çok önemli bir iş yapıyor... Çankaya Köşkü’nde kenarda köşede kalmış ne kadar tarihi belge varsa bir sistem içinde topluyor. Yeniden arşivliyor. Önce Atatürk’ün hiç görmediğimiz bir filmini yayınladı. Mustafa Kemal, Atatürk Orman Çiftliği’nde... İzlerken gözlerimiz doldu.

Her zamanki gibi o müthiş giyim tarzıyla çiftliği dolaşan.

Çalışanları dinlerken inekleri okşayan, koyunları seyreden, atların çektiği ilkel traktör bozmalarını büyük bir umutla izleyen Atatürk...

Bir toprak parçasını memleket, bir tebaayı millet yapan o büyük insanın, bu film sayesinde nereden başladığını bir kez daha gördük.

Mustafa İsen’i tebrik için aradım. Ve öğrendim ki, yeni Atatürk videoları geliyor.

Bu beni çok mutlu etti.

Ama şunu da sormadan edemedim:

- Bu kadar değerli filmler, dokümanlar, bugüne kadar nasıl böyle kenarda köşede kalmış?

Yazarın Tüm Yazıları