Paylaş
- Erdoğan, cumhurbaşkanı adayı olacak mı?
- Olacaksa başbakan kim olacak?
Önce şöyle demeliyiz:
“Bu soruların cevabını senaryocular değil, Türkiye halklarının iradesi verecektir.”
Ve şimdi o “magazin bakış”ı geçip, asıl meseleye gelebiliriz.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri, kişisel beklentilerin ötesinde, Türkiye siyaseti için bir sınav olacaktır.
Çünkü bu seçim ve arkasından gelen genel seçimler, demokratik Türkiye’nin yeni siyaset anlayışını belirleyecektir.
Nasıl mı?
Anlatayım:
Cumhurbaşkanı adayı en temel konularda nerede durmalıdır?
Barış süreci için ne diyecektir?
Demokratik Türkiye için nasıl bir söylem geliştirecek, özgürlükler konusunda nasıl bir güvence olacaktır?
AB hedefi için nasıl bir takvim koyacaktır?
CHP AÇISINDAN BAKARSAK
Diyelim ki CHP bir aday belirledi.
Bu üç madde konusunda CHP adayı nasıl bir program izleyecektir.
Kanun/devlet partisi görünümüyle, ulusalcılık ekseninde CHP-MHP ittifakını mı hedefleyecektir?
Yoksa cesur bir söylemle daha geniş halk kesimlerine açılmayı mı deneyecektir?
Kim ne derse desin, cumhurbaşkanlığı seçimleri için Kürt oyları belirleyici olacaktır.
Ama mesele artık yalnızca Kürt oyları değildir ki...
Ulaşılması gereken yer, demokratik Türkiye’yi özleyenlerin oylarıdır.
Ve bu oylar artık bir etnik kökene ait değildir.
Dünkü yazımda CHP’nin bir sosyal demokrat parti olabilmesi için artık kuvvetli bir tartışmayı yaşaması gerektiğini yazmıştım.
CHP’nin oy haritasına bakarsanız, bir sahil partisi çıkıyor.
Doğu, Güneydoğu’da yok; İç Anadolu’da, Karadeniz’de hissedilmiyor.
CHP bu tıkanıklığı yaşarken, Kürt siyasetinde yeni bir arayış başlatılıyor.
HDP’NİN ÖNEMİ
Sorun bakalım...
Halkların Demokratik Partisi niye kuruldu?
HDP, Kürt partisi kimliğinden, Türkiye partisi kimliğine geçen bir liberal/sosyal demokrat parti olma çabasıdır.
Etnik siyasetten demokratik Türkiye siyasetine geçiş hedefidir.
Daha ötesinde...
Özgürlüklerin, demokratik siyasetin, Kürtler için değil, Türkiye halkları için istenmesi ve çözüm için projeler geliştirilmesi bu arayışın temel gerekçesidir.
CHP bu arayışın neresinde olur, onu bilemem. Ama ben bu yeni dönemi anlatmak içtin defalarca yazmaya hazırım.
Çünkü bu çaba, demokratik Türkiye siyasetinin bütünlüğü açısından çok önemlidir.
Değerlidir.
SAKIK NE DİYOR?
Dün Sırrı Sakık aradı.
Ağrı’ya “Silahlara veda için demokratik siyaset” çağrısı için gittiğini söyledi.
Gerçekten de öyle...
Sakık o çabayı şöyle özetliyor:
“Ağrı çok gerildi. Oysa benim buradan aday olma nedenim, demokratik siyasetin yerleştirilmesi içindi. Silahlara veda çağrısının sonucuydu. Ama baktım gerilim artıyor, siyaset tıkanacak. İptali istedik.”
Sakık’ın Ağrı’dan aday olma gerekçesi, sözünü ettiğim demokratik Türkiye siyaseti açısından önemli bir örnektir.
Gerilimi düşürmek için seçimlerin iptalini istemesi, çok daha açık bir örnektir.
Unutmayalım, yaklaşık 1 yıldır Türkiye’de kan akmıyor.
Umarım bu çabalar hak ettiği değeri bulur.
Sonuç olarak:
Eğer cumhurbaşkanlığı seçimleri ittifaklar arasında geçerse, bu durum kamplaşmaları daha da tetikleyebilir.
O nedenle, seçime girecek adayların ittifak siyaseti değil, demokratik Türkiye için özgürlükler temelinde siyaset geliştirmesi gerekiyor.
Terörün bittiği, kanın durduğu bir noktada...
BDP’nin, HDP üzerinden bu yeni dönemi Türkiye’ye önerdiğini görüyorum.
AK Parti ve CHP’den ise bir ses yok.
Umarım siyaset, cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında bu yeni dönemin farkına varır.
Ve böylece Türkiye, yüzünü AB standartlarına dönen, demokratik bir ülke olarak yoluna devam eder.
Paylaş