Paylaş
Öyle dev memleket meselelerinden, kamplar arasındaki kavgalardan, iktidar oyunlarından uzakta, özel bir gündem yapalım.
Diyorum ki...
2012 için herkes kendi gündemini yazsın. Bireysel takvimlerimizi hazırlayalım.
Bireysel önceliklerimizi...
Kişisel meselelerimizi...
Şahsi hedeflerimizi yazalım.
Mesela, geçen yıldan miras kalan hangi acımızın bu yıla sarkacağını...
Hangi mutluluğumuzun devam edeceğini soralım.
Mesela 2012’de üniversiteyi bitirecek olan öğrenci kardeşim...
Sor bakalım kendine...
Senin 2012 bireysel takviminde ne var?
Yalnızca bir iş bulmak mı?
Yoksa idealindeki işi bulmak mıdır önceliğin? Bunun için ne kadar acı çekeceksin hazır mısın?
Mutlaka aşkı da sorgulayacaksın?
Ya da...
Müziği bırakan Teoman’ın 2012’deki bireysel takvimi nedir acaba?
Yine onun sesinden mahrum muyuz?
Belki de...
Türkiye’nin en uzak köşesindeki bir öğretmen...
Ya da...
Gece yarısı kimlik kontrolü yapan o polis kardeşim...
Bugüne kadar hiç yapmadığı bir şekilde...
Geçip aynanın karşısına...
Kendi gözlerinin içine bakarak sorabilir mi?
- Nedir benim bireysel 2012 takvimim. Nedir beklenti gündemim?
Kaçımız bireysel özgürlüğümüz için sivil bir anayasaya kafa yoracağız mesela?
Kim yeni bir kitap yazmak istiyor? Bilinen sinemacıların dışında belki sürpriz bir film ya da.
Diyarbakır Meydanı’nın köşesinde plakçılık yapan kardeşim...
Acaba bu yıl da sürdürecek misin İstanbul Aksaray hayalini?
Gelin bir takvim yapalım kendimize...
2013’e bir mektup bırakmak gibi bir şey bu.
Yaşayanların kendilerine bıraktıkları bir vasiyet de diyebiliriz buna.
Dilerseniz yazın gönderin bana. İsteyen olursa hürriyet.com.tr’de yayınlayabiliriz.
Böylece Türkiye’nin en geniş, bireysel gündem takvimini yapmış oluruz.
Hayallerimizi, umutlarımızı, acılarımızı ve korkularımızı kayda geçiririz.
Aslında neyi merak ediyorum biliyor musunuz?
Kaçımızın kendi gözlerine bakarak kendi gündemini sorma cesareti var?
Hatalarımızı önce kendimizde sorgulamak yerine...
Kabahati dışarıda aramaya ayarlı bir toplum olarak...
Kaçımız aynanın karşısında kendimizi yargılayabiliyoruz?
Acaba bizim gelecekle ilgili bireysel gündemimizdeki moral grafik nasıldır?
Daha çok dertlerimizi mi sıralayacağız, yoksa umutlarımızı mı?
Başarıyı mı özleyeceğiz, yoksa yalnızca şikâyet mi edeceğiz?
Hayata yönelik beklentilerimiz için sürprize olan inancımız nedir?
Yoksa sürekli olarak...
Yakınan bir durumda mıyız?
İçimizdeki o takvime, yalnızca dertlerimiz mi hâkim. Yoksa umutlarımız mı?
Ne dersiniz?
2012 için böyle bir beklenti takvimi yapabilir miyiz?
Paylaş