Paylaş
İsrail’in, İran’ın Devrim Muhafızları’nı vurduğu... ABD üslerinin İran hedefi haline geldiği bir dönemde... Bölgemizde casus savaşlarının doruğa çıktığı ve toplu bir savaşın an meselesi olduğu bir ortamda; çok güvendiğim bir diplomatla konuşuyorum.
“Casus savaşları” deyince aklıma MİT’in yakaladığı İsrail casusları geliyor.
Elbette bir istihbarat teşkilatı için müthiş bir başarıdır bu.
Tam bu noktada diplomat dostum çok önemli bir gelişmeyi aktarıyor: “Biliyor musun, bir süre önce çok dikkat çekici bir gelişme yaşandı. Senin de tahmin edeceğin bazı Batılı istihbarat teşkilatları Türkiye’de izin almadan iş yapabiliyor, gelip gidebiliyorlardı.”
Yani?
“Örneğin bir Batılı istihbarat uçağı geliyor, bir süre kalıp gidiyor. Ya da benzeri bir durum. Bu sırada uçakta ne olduğu, kim olduğu ya da ne yaptıkları konusunda bilgi vermiyorlardı.”
Sonuç?
“Sonuç, Türkiye’nin milli duruşuna uygun bir şekilde, Ankara bu tür operasyonların ya da geliş gidişlerin bilgi vermeden yapılamayacağını bildirdi.”
-Peki bu durumda ne yaptılar?
“Alışkanlıkları bozulunca şok oldular. Önce büyük tepki gösterdiler. Ama çare yok. Kararlılık var. Bunun İran’a destek anlamına geleceğine dönük tevatürler ortaya attılar. Ama boşuna oldu. Çünkü sonuçta bağımsız bir devlet olarak Türkiye milli duruşunu göstermiş oldu. Bir iş yapacaksan bilgi vereceksin denildi.”
Gerçekten böyle bakınca insan sormadan edemiyor: “Bizim istihbarat teşkilatımız onların ülkesinde onlara bilgi vermeden iş yapabilir mi?”
Elbette hayır. Tabii bu sohbetten sonra “Acaba bu yabancı istihbarat teşkilatı kim?” diye sormaya gerek duymadım. Belli ki başta CIA geliyor. İngiliz istihbaratı da olabilir elbette. Yani yabancı istihbarat teşkilatları...
İRANLI GENERAL KAYBOLDU
Bu olay bana uzun zaman önce yazdığım bir haberi hatırlattı. “İranlı general İstanbul’da kayboldu...”
İran’ın nükleer çalışmalarında görevli General Asgeri, İstanbul’da kaldığı otele girmiş ama çıkış yaptığı belirlenememişti. İran, Türk Dışişleri Bakanlığı’na başvurmuş ancak sonuç alınamayınca İran tarafında ‘Türkiye’yi suçlayıcı haberler’ çıkmıştı.
General Asgeri’nin İran’ın hassas askeri bilgilerine sahip olduğu biliniyordu.
Peki bu olay nasıl olmuştu?
İranlı general buhar olup uçmadığına göre, belli ki büyük ihtimalle bir CIA operasyonuyla götürülmüştü.
Sonradan şu haberleri okuduk: “Amerikan ABC News’in haberine göre, İran’ın Devrim Muhafızları’nda kaynakları bulunan güvenilir bir analiz uzmanı, sığınma hakkı isteyen emekli General Asgeri’nin şu an bütün ailesi ile bir Avrupa ülkesinde bulunduğunu ve ABD ile işbirliği halinde bulunduğunu ileri sürdü. İran istihbaratı açısından bunun önemli bir darbe olduğunu söyleyen uzman, Asgeri’nin İran’ın nükleer ve askeri projeleri konusunda hassas bilgilere sahip olduğunu kaydetti. Analist, İran’ın, Arap ve Avrupa ülkelerinde büyükelçilik ve kültür merkezlerinde çalışan Devrim Muhafızları’ndan on kadarını, Asgeri’nin bu kişilerin kimliklerini kullanarak ifşa edebileceği endişesiyle Tahran’a çağırdığını da söyledi.”
ERDOĞAN’IN UYARISI
O günlerden bugünlere gelince görüyoruz ki; Türkiye artık yabancı casusların, istihbarat teşkilatlarının “av sahası” olmayacaktır.
Bir dönem Türkiye’yi, Sovyetlere karşı NATO’nun kanat ülkesi ilan eden bu anlayışın yarattığı ortam artık son bulmuştur. Nitekim Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın İsrail casuslarının yakalanmasıyla ilgili şu sözleri bu gerçeği doğruluyor: “Türkiye’nin başta Gazze’deki katliamlar olmak üzere bölgesel krizlerde sergilediği dik ve dirayetli duruşun birilerini rahatsız ettiğinin ve birilerinin hesaplarını bozduğunun farkındayız. Son dönemde ülkemize yönelik espiyonaj faaliyetlerinin yoğunlaşması bu rahatsızlığın tezahürlerinden sadece biridir. Bunlar karşısında elbette biz de boş durmuyoruz. Milli İstihbarat Teşkilatımız göğsümüzü kabartan operasyonlarıyla kazın ayağının öyle olmadığını tüm dünyaya gösteriyor. İsrail’in ülkemizdeki casusluk şebekesini ortaya çıkaran teşkilatımız, bizi tehdit edenlere cevabımızı çok net vermiştir. Tabii bu İsrail’i ciddi manada şaşırtmıştır; nasıl oldu da bunları toparladınız, bunları aldınız, yakaladınız vesaire gibi. Daha dur bakalım, bu işin ilk adımı. Türkiye’yi tanıyacaksınız.”
İşte bu konseptte söylenen “Dur bakalım bu işin ilk adımı. Türkiye’yi tanıyacaksınız” sözünün anlamı; Türkiye’nin milli duruşunun diplomasi ve istihbarat alanındaki karşılığıdır.
Ve Cumhurbaşkanı’nın en genel anlamındaki tarifi: “İddiaların aksine ülkemizde bir eksen kayması yaşanmamış, bilakis uzun arayışlardan sonra ülkemiz asıl eksenini bulmuştur, bu eksenin adı Türkiye eksenidir.”
Tıpkı, yerli ve milli savunma sanayisi, yerli teknoloji ve enerji arayışları gibi...
Tıpkı dünya sahnesinde “küresel bir oyun kurucu” olarak tavrını ortaya koyması gibi.
Paylaş