Bu seçimin sloganı

Bunu böyle bir “genel seçim” gibi görmek isteyenlere söylüyorum.

Öncelik, şehir hayatı olmalı.

Mesela benim için...

- Gaziantep’te 10 yaşındaki çocuğu dişlerinin arasından zor aldıkları o pitbull ne olacak? Bu pitbull dehşeti nasıl önlenecek?

- Sokak hayvanları, başıboş köpekler ne olacak?

- Her yağmurda sel götüren sokakların alt yapısı ne olacak?

- Her sabah otobüs duraklarında, dolmuş kapılarında yaşanan trafik zulmü nasıl bitecek?

- Şehirde nasıl eğleneceğiz?

- Parkları, bahçeleri, meydanları nasıl çoğaltacağız?

- Veeee şehirleri saran o “ucube binalar” nasıl önlenecek?

İşte Bursa...

Şehrin ortasında yükselen o beton binalar ve birçok yerdeki örneği...

Şehir merkezlerinden çevreye yayılan birkaç katlı yapıların yeşillikler içinde yer aldığı, metrolarla merkeze gelinen bir şehir kuramaz mıyız?

Elbette kurarız.

Bu yerel seçimlerde benim önceliğim budur arkadaş...

İMAR AFFINA KARŞI GOOGLE DENETİMİ

ŞEHİRCİLİK Bakanı Murat Kurum şu ana kadar 9 milyon kişinin imar affı için başvurduğunu açıkladı.

Geçen defa yazdım. Bu imar affını “af vurgunu”na çevirmek isteyen uyanıklar var.

Hem de sayıları hiç az değil. Özellikle sahillerde, kıyı kenar çizgilerinde mantar gibi yayılıyorlar.

Bakan bir de uyarı yaptı:

“İmar barışı, 31 Aralık 2017 tarihine kadar yapılmış yapılar için geçerli. Belediye başkanlarımız, valilerimiz dikkatli olsunlar.”

Tamam ama...

Öylesine hızla bir gecede konduruyorlar ki evleri... Temeli atan geliyor, zabıtası, polisi, jandarması yetişemiyor...

Bunun için önerim var:

Google’dan denetim yapılsa... 31 Aralık’tan önce orada o yapının olup olmadığı görülüyor. Eğer kaçaksa yıkım parası da yapana yüklensin. Cezası olsun.

Bunun da bir sabıkası olmalı.

Böylece bir caydırıcılığı olur.

YEREL SEÇİMİ FIRSAT BİLENLER

Tabii bu arada belediyeler bu uyanıklarla nasıl mücadele edecek?

Önümüzde yerel seçimler var. Popülizm için göz yummalar olacaktır. O nedenle valiliklere büyük iş düşüyor.

Şehri ve doğayı korumanın yolu yalnızca aftan ve yasaktan geçmiyor elbette.

Önce yasaklıyor, sonra affediyorsak, doğaya uygun yapılaşmaya imkân yoktur.

Dahası, imar izni olmayan yerlerde “kaçak yapı”dan başka bir şey beklemeyin.

İşte Ege ve Akdeniz sahilleri...

İmar olmadığı için artan kaçak yapılar tam bir görüntü kirliliği yaratıyor.

Bakın Bodrum’a, Marmaris’e, Fethiye’ye...

Aklınıza neresi gelirse...

O beton kirlisi yapılar, o sahillerin dokusuna, tarihine uygun mu?

Çünkü hepsi kaçak. Mimari özen diye bir şey yok. 

Oysa Akdeniz’de birçok ülkede, sahillerdeki mimari yapı bütünlük gösterir. Yunanistan’ın adalarında tek katlı evler ve ancak belli renklerle belirli bir mimaride yapılmıştır. Bir resim gibidir. Niye?

O adalarda bir tek yeşil göremezsiniz.

Onlar yeşile hasret, biz yeşilin içinde betona teslim.

Oysa biz de imar getirebilsek... Ve belirli bir estetik ölçüye göre inşaat ve ruhsat izni verebilsek...

Vatandaş da kaçak yapıya mecbur kalmasa...

Yoksa dünyanın en güzel şehri İstanbul’un Boğaz’ı böyle olur muydu?

Bir seçmen olarak bu seçimlerde içimden gelen slogan şudur:

“Şehrini koru! Yeşile ve hayata sahip çık!”