Bu fotoğrafta sadece o yok

BU haftaki fotoğraf Hakkari’de bir kilim müzesinin açılışından geliyor... Uzun uzun bakıyorum. İnceliyorum... Bir daha bakıyorum:

Haberin Devamı

Bu fotoğrafta sadece o yok

Arkada, devletin Hakkari’deki büyük ve görkemli binası. Ve merdivenlerde bir heyet... Bir devlet heyeti... En önde vilayet makamı... Sonra il müdürleri. Eğitim, sağlık, turizm, tarım müdürleri.. Sonra komutan. Sonra polis müdürü...

Kilim müzesinin açılış fotoğrafını çektiriyorlar. Bir tören fotoğrafı yani... Herkes orada, her şey tamam. Dikkatle bakıyorum. Bu fotoğrafta beni rahatsız eden bir şey var. Sanki bir eksiklik. Belki de her şeyi özetleyen bir eksiklik... Hepimizin içine düştüğü bir eksiklik...

Bir daha bakıyorum merdivenlerdeki o devlet heyetine... Herkes orada. Ama bir kişi yok...

Herkes var, bir tek o yok... Tek bir kadın yok o fotoğrafta...

Ne o kilimleri dokuyan kadınlardan birisi var. Ne de o kadınların eksikliğini hissedecek bir kadın yönetici...

Yok işte... Onca erkek, onca müdür. Kadın yok... Oysa kilimleri kadınlar dokuyor. Renkleri seçiyor. İlmikleri kadınlar atıyor.

Ama törenini erkekler yapıyor, müzesini erkekler açıyor... Budur işte içinden çıkamadığımız o ağır gerçek... Ben bu merdiven heyetine uzun uzun baktım... Neden acaba o devlet fotoğrafında bir kadın olmaz...

Ya da şu soru:

- Acaba il yönetimlerinin yüzde kaçında kadın vardır? Örneğin Yozgat’ta bir kadın yönetici var mıdır?

Ya da Diyarbakır Valiliği’nde... Antalya’da bir kadın turizm müdürü bulunur mu? Bürokrasinin bütün şemasını çıkartın, Ankara’da bir kadın ağırlığı bulamazsınız... İşte bu yüzden bu fotoğraf her şeyi anlatıyor.

Yani;

Hayatı dokuyan kadınlar, rengini veren kadınlar, ruhumuzun ilmiklerini atan kadınlar.. Bir türlü o fotoğrafa alınmıyorlar...

Anadolu yönetiminde kadın yok arkadaşlar...

Haberin Devamı

İKİNCİ YAZI:

Dikkat! Kırmızı çizgide alarm var

ŞU sorunun Ankara’daki şiddeti giderek artıyor: - ABD’nin çekilme sürecinde Musul-Kerkük ne olacak?
- Bölgesel Kürt yönetiminin etkisinde mi kalacak?

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Irak gezisi bu sorulara verilecek cevaplar açısından önemlidir. Bu yüzden Gül’ün Kerkük’ü "ziyareti" anlamlı ve önemlidir... Neden mi?

- Çünkü oynanan oyun hep aynıdır ve bugün yine sahneye konmaktadır..

Örneğin Türkiye, Musul üzerindeki iddiasından 1926’da vazgeçmişti.

Ne garip rastlantıdır ki;

Musul petrolü de 1927’de bulunmuştu. Tam bir yıl sonra yani... Elbette ki, o petrol oradaydı ve biliniyordu. Ve gizli tutuldu. Ta ki Türkiye "Tamam ben vazgeçtim" diyene kadar. O zaman Irak İngiliz yönetimindeydi... Şimdi ABD...

Mümkünse demokrasi olmasın

Bu defa daha da ilginç. Çünkü bu defa orada bir Kürt yönetimi oluşturuluyor ve Musul-Kerkük bu yönetimin şu veya bu şekilde etki alanına bırakılıyor. Ortadoğu’da yapılan hep aynıdır. Önce petrolden pay verecek bir şeyh ya da kral bulacaksınız. Mümkünse demokrasi olmayacak. Yani bu şeyh ya da kral hep orada kalacak. Halk da sesini çıkartamayacak... Bu yüzden Suudi Arabistan ve bütün Körfez işte bu tür demokrasi dışı petrol şeyhliklerinden ibarettir. İşte Barzani burada bu nedenle önemlidir.

O da "pay veren uyumlu bir Körfez ülkesi şeyhi" gibi olmak istiyor. Bunun sözünü verdi...

Diyor ki;

- Merak etmeyin burada seçim olmaz. Barzani sülalesi hep burada. Petrol çıktığı sürece ben size hizmet ederim...

Körfez şeyhi Barzani

Evet, bu değerlendirme artık, hükümetin en etkin isimleri tarafından yapılıyor. Bu yüzden Barzani’nin Musul ve Kerkük için, "Körfez şeyhi olma" planı dikkat çekiyor... Yani 3 yıl önce Abdullah Gül’ün dışişleri bakanı olarak "kırmızı çizgi" diye ilan ettiği Musul ve Kerkük artık böyle bir rotadadır... Nüfus kayıtları ayarlanmıştır. Belediyeler, yerel yönetimler ayarlanmıştır.

Evet, Abdullah Gül’ün yapacağı gezi çok önemlidir. Çünkü Ankara’da bilinen şudur:

- Bölgede yeni bir yönetimin oluşturuluyor. Ve bu yönetim Bağdat’a bağlı gibi gözüken ama kendi çıkarlarının politikasını yapan bir Kürt yönetimidir.

- Bu yönetim Bağdat’a değil, ABD’ye tam bağımlı olmak için söz vermiştir. Musul ve Kerkük üzerinde beklentisi ve hazırlığı da buradan gelmektedir.


Cumhurbaşkanı Gül’ün Bağdat ve Kerkük gezilerinde vereceği mesajlar bu açıdan değerlendirilmelidir.

Haberin Devamı

ÜÇÜNCÜ YAZI
/images/100/0x0/55ea2934f018fbb8f86ef505
AKP’ye ağır soru

AKP İstanbul İl Binası’nın yapımıyla ilgili çok ciddi CHP iddiaları var...

Geçen hafta yazmıştım... Demiştim ki:

CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin çok ciddi iddialarda bulunuyor. Yakında açıklayacak...

Gürsel Tekin aradı:

-Evet bayram sonrası Salı günü bir basın toplantısıyla açıklayacağım. Ama ondan önce AKP’nin il binasını yapan işadamına dikkat edin. Bakalım devletten iş almış mı?

O işadamın adını Tekin açıklayacak...

Şimdi diyor ki:

- Bana cevap veremeyecekler çünkü hepsi belgeli. Hatta videolar var..

Olay AKP il binasının yapım aşamasıyla ilgili. Tekin’in iddiasına göre yapım sırasında gerçekten utanç verici şeyler olmuş...

Eğer doğruysa utanç verici...

Dahası suç...

Salıyı bekleyelim...

Haberin Devamı

DÖRDÜNCÜ YAZI

İşaret fişeğini görmüyorlar/images/100/0x0/55ea2934f018fbb8f86ef507

KULİSLERDE çok tehlikeli bir senaryo dolaşıyor... Özetle şu:

- DTP eğer Güneydoğu’da büyük oranda belediyeleri alırsa, mükerrer oy suçlamasıyla o belediyelerdeki seçimler iptal edilecek...

Bu söylenti elbette DTP’nin işine yarıyor. Çünkü bölgedeki halk mazluma daha da kilitleniyor.

Zaten Başbakan Erdoğan’ın, "Ya sev ya terk et" söylemi DTP’nin oylarını ciddi şekilde kemikleştirdi. Şimdi bir de bu söylenti üzerine mum dikiyor... CHP Diyarbakır il teşkilatı kendini yırtıyor:

- Ey genel merkez, Kürt kimliğini kabul edin... Açılım şart.

AKP teşkilatları yine öyle... Cumhurbaşkanı Gül, "Türk ve Kürt destanları" diyerek "kültürel kimlik" konusunda bir işaret fişeği fırlatıyor.

Ama kimse görmüyor...

CHP çarşafla başlattığı tartışmayı yaşarken bir de "etnik tartışma" riskine girmiyor. Kürt meselesi demiyor. Daha önce hazırlanan Güneydoğu raporunu bile hatırlamıyor. Bir dönem, "Kürt kimliğini tanıyorum" diyen Erdoğan’ın geldiği son nokta ise bölgedeki AKP umutlarını söndürdüğü için DTP iyice rahatlıyor.

Çünkü DTP, AKP’yi sürüklemek istediği noktaya getirdiğini düşünüyor... Bu yüzden "iptal söylentileri" ortaya atılıyor..

Haberin Devamı

BEŞİNCİ YAZI

Berlin’de cesaretin festivali

BRONZ heykellerini, birer yalnızlık anıtı gibi gökyüzüne doğru uzatan o şehir...

Berlin...

Zaferlerin, hırsların, iktidarın ve devrilmiş sarayların şehri. Faşizmin cehennemden kaçırdığı alevleri, törenle dünyaya saldığı şehir...

Berlin...

Diktatörlerin duvarcı ustası olarak çalıştığı büyük kent..

Berlin...

Üç gündür bu kente bakıyorum... Haberlere göre krizden sarsılan bir Berlin var... Opel’in kapanma noktasında olduğu, Mercedes’le BMW’nin birleşmek zorunda kaldığı bir kriz merkezi... Krizin çarptığı şehir... İşte şimdi bu şehre bakıyorum......

Ve görüyorum ki; bu şehir her şeye rağmen dimdik duruyor.

Ağlamıyor. Yalvarmıyor. "Eyvah bittik" çığlıkları yok... İşte Linden Caddesi... Yüzlerce motosikletli Noel Baba... Caddeden bir zaman tüneli gibi geçiyor. Bütün sıkıntısına rağmen o şehir umudunu sürdürüyor. Her köşe başından bir nota yükseliyor... Bir umut, bir müzik... Müzeler tıklım tıklım. İşte Dom’da bir Bach konseri... İnsanlar eski ama en güzel giysilerini giyip sokağa çıkmışlar.

Oysa kriz var... Ve şimdi bu kriz bir kara bulut gibi üzerine çökerken, işsizlik bir ortaçağ vebası gibi surlarına dayanmışken, o muazzam binaları ve heykelleriyle şehir, inadına ve asaletle direniyor... Ve ben bu manzarayı gördükçe daha iyi anlıyorum;

Neden büyük şehirler, büyük insanlar gibidir... En zor zamanlarda bile umudun tarihini yazarlar... Herkesin korkup yalvardığı günde, onun sokaklarında cesaretin festivalleri başlar...

Haberin Devamı

ALTINCI YAZI

Bu kadar borçla yardım yapılır mı?

ÖNCEKİ gün elime bir DPT raporu ulaştı. Konusu belediyelerin borçları.

Yani hazinenin kamudan alacakları...

Baktım belediyelerin borçları inanılmaz boyutlara ulaşmış. Üstelik yerel seçim nedeniyle borçlar tahsil de edilmiyor.

En büyük borç ise Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin...

Bu durumda sormak gerekiyor:

- Nasıl oluyor da bu kadar büyük borçlarla, hálá halka bedava kömür dağıtılabiliyor?

Belediyenin o borcunu biz ödediğimize göre;

Başkasından zorla aldığın parayla yardım yapmak hangi hukuka sığar...

Yazarın Tüm Yazıları