Biri öldürürken diğeri kameraya çekiyordu

ÇİÇEKÇİ Enver siparişi henüz almıştı. Genç bir adam sevgilisine çiçek ısmarlıyordu...

Haberin Devamı

Dışarıya çıktı.

Tam çiçekleri hazırlayacaktı. Baktı, iki bisikletli ona doğru geliyor.

Adres soracaklar zannetti.

Aniden bisikletlerden indiler.

Silahlarını çekip Enver’i kurşun yağmurunu tuttular.

Enver dört kurşunla yere serilmiş, kıvranıyordu.

Bisikletlilerden birisi kamerayı çıkarttı. Enver’i filme çekiyordu. O çekerken diğeri Enver’e ateş ediyordu.

İnanılır gibi değil.

Sonra herkesin gözü önünde bisikletlerine atlayıp gittiler.

Enver güçlü adamdı. Onca kurşuna rağmen hemen ölmedi. Hastanede uzun süre yaşam mücadelesi verdi. Ama kurtarılamadı.

Yıllar sonra anlaşıldı ki, Enver Almanya’da ortaya çıkan Nazi artığı bir çetenin kurbanı olmuştu.

Enver’in kanlar içinde kıvrandığı film, o çete tarafından  propaganda malzemesi olarak bile kullanılmıştı. Nazi gecelerinde katliam fotoğrafları gösteriliyordu.

Soruşturma biraz daha derinleşince inanılmaz ilişkiler ortaya çıktı.

Enver’le birlikte 8 Türk’ün bu çete tarafından katledildiği anlaşıldı. Bu arada bazı Türklerin esrarengiz bir şekilde kaybolması da araştırılıyordu.

Araştırmalar sonunda Irkçı çetenin öyle basit bir organizasyon olmadığı da anlaşıldı.

Bazı polislerin, istihbarat elemanlarının çeteyi organize ettiği ortaya çıktı.

Devletin içine sızmış Nazi artığı ırkçı organizasyon, eyaletler arasına yayıldığı için kolay açığa çıkmıyordu.

Özellikle eyaletlerin birbirinden bağımsız polis yapısı federal araştırmayı zorlaştırıyordu.

Bunun üzerine soruşturma federal bir boyut kazandı.

Ve devlet içindeki Nazi organizasyonu daha da netleşmeye başlayınca Federal istihbarat başkanı istifa etmek zorunda kaldı.

Enver’in katledilmesinin üzerinden yıllar geçti.

Ve işte şimdi o çetenin mahkemesi yapılacak. Nazi artıklarının devlet içindeki bağlantıları hâlâ tam olarak bilinemiyor.

Mahkemede yeni sonuçlar beklenirken, gelen bir karar bütün beklentileri yıktı.

Berlin’deki yargıç mahkemeyi Türk basınına kapattı. Hürriyet olarak bu karara müthiş bir tepki verdik.

Bütün Alman basını destek verdi. Bazı meslektaşlarımız bize yerlerini teklif etti.

Tepkiler öylesine büyüdü ki. Mahkeme olağanüstü toplanmak zorunda kaldı.

Ama yargıçların inadı geçmedi.

Bu defa da şu kararı aldı:

Eğer Alman basınından bir gazeteci herhangi bir Türk gazeteciye yerini verirse. Bu durumda o Türk gazeteci önce sıraya girecek. Ve eğer önündeki Alman gazeteciler izin verirse içeri girebilecek...”

Tam bir güler misin ağlar mısın durumu...

Daha da önemlisi, mahkeme bu kararıyla daha ilk günden kuşku bulutlarını artırdı.

Şimdi herkes soruyor:

“Bu inat niye? Türk basını neden alınmıyor?”

Enver’i kurşunlarken kameraya çekenlerin devletin hangi derinliklerine indikleri henüz bilinmiyor.

Acaba mahkemede öğrenebilecek miyiz?

 

Yazarın Tüm Yazıları