Paylaş
Kiev’e tankların yürüdüğü sıralarda...
Biz Kazakistan’ın Nursultan Şehri’nde Türk tarihinin ibret dolu bir hikâyesini dinliyorduk...
Bengü-Taş’ın hikâyesi...
Uluslararası Türk Akademisi’nde 6 Türk Devleti’nin bayrağını arkamıza aldığımızda...
Akademinin Başkanı Darhan Kıdırali
şöyle diyordu:
“Bu bina tam bir Türk yurdudur. Evinizdir. Rahat olun...”
Darhan Bey, Türk tarihi üzerine muazzam çalışmalara imza atmış ve devam ediyor...
Müzeyi gezdirirken anlatıyor:
“Bu Bengü Taş’tır. Moğolistan Türk kültürünün parlak örneklerinden ‘Şiveet Ulaan’ Külliyesi’nde bulunmuştur... Anıttaki sembollerin her biri bir Türk boyunun damgasıdır. Belli ki kendisinden sonra gelen soylara bir öğüt olsun diye bu anıtı yapmışlar...”
Bir taşın “Öğüt” olması ne güzel.
Bengü Taş’taki Türk boyu damgalarına bakarken Darhan Bey sordu:
- Siz hangi boydansınız Fatih Bey?
Bir an şaşırdım.
“Kayı boyu” dedim...
Darhan Bey eliyle anıtın yukarısındaki bir işareti gösterdi:
“İşte sizin atalarınızın, dedelerinizin mührü budur...”
Ne yalan söyleyim, bir garip oldum arkadaşlar.
İçimden bir şeyler aktı gitti. Atalarımdan bir sembol...
İnsan tarihinin, atalarının sembolünü böyle kutsal bir taşta görünce irkiliyor.
Gerçekten de içinde bulunduğumuz dünyaya bakınca, Türk Cumhuriyetleri olarak hâlâ bir “güç” olamadıysak...
Bengü Taş’ın sırrı daha da önemli bir hale geliyor...
Peki nedir o sır?
KÜL TEGİN’E BAKARKEN
Müzenin Türk kadınlarıyla ilgili bölümü de çok ilginç. Büyük kolyeler, gümüş, altın kemerler. Küpeler. Ziller... Takılar...
Ve Bengü Taş’tan hemen sonra Kül Tegin’le göz göze geliyorum.
Bir büst bu...
Kim bilir o neler yaşadı...
Köktürk’lerin her yıl mayıs ayının ilk yarısında dağın zirvesinde boylar halinde toplandıkları biliniyor.
Bengü Taş, bir ebedi anıt olarak işte tam o toplanma noktasıdır.
BABAMIN ASKERLERİ KURT GİBİYMİŞ
Onun cevabını da Köktürk asıllarından Kül Tegin ve Bilge Kağan yazıtlarında buluyoruz:
“Türk halkı şöyle düşünmüş: ‘Devleti olan halktım. Devletim şimdi nerede? Kimin için ülkeler fethediyorum?’ dermiş. ‘Kağanı olan bir halktım. Kağanım nerede? Kimin kağanına hizmet ediyorum?’ dermiş. Böyle deyip Çin kağanına düşman almış. Çinliler, bu kadar kendisine hizmet ettiklerini dikkate almadan ‘Türk halkını öldüreyim, soyunu kurutayım’ derlermiş. Türkler yok olup gidiyorlarmış. Sonra Türklerin ilahi güçleri, Türklerin kutsal yer-su (ruhları) şu şekilde düzenlemişler. Belli ki Türk halkı yok olmasın, halk olsun diye babam Elteriş Kağan’ı annem Elbilge Hatun’u Tanrı tutup yüceltmiş. Babam 17 savaşçı ile isyan etmiş. Haber yayılınca, şehirdekiler de isyan etmiş. Dağdakiler aşağı inmiş. Toplanıp 70 savaşçı olmuşlar. Babam kağanın askerleri kurt gibiymiş. Doğuya batıya seferler eyleyince 700 savaşçı olmuşlar. Devletsiz ve kağansız kalmış olan halkı, cariye ve köle olmuş halkı, Türk töresini kaybetmiş halkı atalarımın dedelerimin gelenekleriyle yeniden oluşturmuş...”
Bu metni okuyunca ne düşünmeliyiz?
İşte Bengü Taş’ın sırrı...
Birlik. Beraberlik. Güç...
Kazakistan’da çıkan iç taşımlarda bir Türk Cumhuriyeti olarak Kazak yönetiminin Bengü Taş’tan değil, Rusya’dan yardım istemek zorunda kaldığını düşünürsek...
Rusya’nın Kırım’ı işgalinde...
Kırım Türkleri için Türk Cumhuriyetlerinin ortak bir tavır alamadığını düşünürsek.
KKTC’yi hâlâ tanıyamadıklarını düşünürsek...
Uygur Türklerinin çektiği acıları düşünürsek...
1000 yılı aşkın süre önce Bengü Taş’ta alt alta kazınan 50 Türk boyunun mühürlerinin tarihten bize kalan nasıl bir mesaj olduğu görülmez mi?
Rahmetli Özal Türk Cumhuriyetlerinin “ortak diplomatik güç” olmasını hayal etmişti.
Olmadı.
ATATÜRK’ÜN DOSTLARI ANADOLU’YA GELİYOR
Sohbetimizin sonuna doğru Darhan Kıdırali çok özel bir bilgiyi aktarıyor:
“Biliyor musunuz ki Kazan Türklerinden Yusuf Akçura Bey ve arkadaşları, milli mücadele sırasında Atatürk’ün yanında ulus devlet ve Türklük üzerine entelektüel çalışmalar yapmıştır. Yusuf Akçura ile beraber İsmail Gaspıralı, Zeki Velidi Togan, Sadri Maksudi Arsal ve Ahmet Ağaoğlu
gibi isimler Türkiye Cumhuriyeti devletinin ulus modeli için çok ciddi katkılar yapmıştır... Önce Sibirya’da bir Türk devleti düşündüler. Ama baktılar olmuyor, Yusuf Akçura arkadaşlarına şöyle dedi:
‘Anadolu’da bir milli mücadele başladı. Gelin oraya geçelim. Mustafa Kemal’in yanına...’ böylece Anadolu’ya geldiler...”
Atatürk’ün yakın çalışma arkadaşı Yusuf Akçura (Türk Tarih Kurumu’nun kurucusu)
Evet arkadaşlar...
Yusuf Akçura, Gasprıalı gibi isimler Türkiye Cumhuriyeti’nin temelindeki isimlerdir.
Hikâyesi çoktur.
Biz şimdilik bu kadarla yetinelim.
Ve Bengü Taş’ın sırrını genç kuşaklara emanet edelim...
Paylaş