Bayrak meselesi çözülüyor

Türk amatör denizciliğinin ikinci miladı. Deniz Ticaret Odası’ndan Faruk Okutucu, bakanlıktan ise Cemalettin Selvi ve Oktay Kılıç...

Amatör denizciliğimizin duayenlerinden Tanıl Tuncel, Teoman Arsay...

Konu, yıllardır denizciliğimizin önünü tıkayan ‘bayrak meselesi’...

Aslında denizcilik dünyası iki ay önce TBMM’den gelecek o haberi bekliyordu.

Varlık Barışı Yasası’yla birlikte, yabancı bayraklı teknelerin Türk bayrağına geçişi sağlanacaktı. Ama CHP’den Zekeriya Temizel, “Yapacaksak köklü bir çözümle yapalım” dediği için yasadan çıkarılmıştı.

Şimdi yeniden ve köklü bir hazırlık var.

Faruk Okutucu bu hazırlık için aynen şöyle diyor:

“Bu yasa amatör denizciliğimizin ikinci miladıdır.”

Birinci milat, 2002 yılındaydı.

O günlerde Türk bayraklı tekneler çıkış yaparken ‘transit log’ belgesi doldurmak zorundaydı.

Bir sürü bürokrasi.

Yani eziyet.

Dönemin genel müdürü Ali Karamahmut ve Denizcilik Müsteşarı İsmet Yılmaz anında bir karar alıp, Türk bayraklı teknelerden bu zorunluluğu kaldırdı.
Bu nedenle Karamahmut ve Yılmaz’ın denizcilik dünyasında ayrı bir yeri vardır.

Geldik bugüne.

Tekne alıp da Türk bayrağı takmak isteyenler aldıkları bedelin yüzde 27’sini vergi olarak ödüyor. Muazzam bir rakam.

Bu nedenle çoğunlukla yabancı bayrak tercih ediliyor.

Bu da bir sürü eziyet.

Türkiye turizminin çok önemli bir gelir kapısı olan amatör yatçılık bu nedenle hep bir tartışma içinde kalıyor.

Yabancı bayraklı teknelere kalış süresi kısıtlaması nedeniyle, çoğu tekne Yunan marinalarını tercih etme noktasına geliyor.

İşte Ataköy’deki bu toplantı kangren halini almış bu meselenin çözümü için çok önemli.

Ortaya çıkan hâkim görüşleri şöyle özetleyebilirim:

Bir önceki yasa tasarısında olduğu gibi, Türklere ait yabancı bayraklı tekneler bir defaya mahsus olmak üzere hiçbir soruşturma ve vergi olmadan Türk bayrağına geçebilecek.

Bundan sonra amatör denizciler için ithal edilen teknelerden alınan ÖTV ve KDV ya kalkacak ya da sıfırlar düzeyine inecek. Sembolik olacak.

İthal edilecek ikinci el teknelere de kolaylık. 12 yaşa kadar olan tekneler yurtdışında 5 yıl aynı kişiye ait ise ve ithalinden sonra Türk bayrağına geçmesinin ardından 5 yıl satılamayacak. Bu durumda KDV ve ÖTV sembolik bir hale gelecek.

Türkiye’deki imalatçıları ve amatör denizciliği desteklemek için yerli yapımda ÖTV ve KDV sembolik bir düzeye çekilecek.

Elbette bütün bunlar şimdilik bir öneri kapsamında. Ama başta hükümetin böyle bir toplantıyı başlatarak amatör denizciliğimiz için bir miladın kapısını aralaması önemlidir.

Ve elbette bunu denizciliğin duayenleri, Faruk Okutucu, Teoman Arsay, Tanıl Tuncel gibi isimlerle konuşmaları çok değerlidir.

Umarım bu fırsat kaçmaz.

DÜNYA CENNETİ KOYLAR

Vatan sevgisi elbette bu topraklar için şehit olmaktır. Ama en az onun kadar önemli bir şey daha var. Vatan dediğimiz bu aşk, aynı zamanda denizlerimizi, koylarımızı, ağaçlarımızı, kuşlarımızı sevmektir.

Birbirimize saygı duymaktır.

Ama bakıyorum; yine dünyanın en güzel koylarını hunharca harcıyoruz.

Fırsatını bulan tahta iskeleyi koyuyor. Ardından derme çatma bir lokanta. İğrenç tuvaletler...

Hisarönü, Gökova, Göcek...

Hele Göcek’te isteyen istediği kadar uzatmış iskelesini.

Marina olacak neredeyse her biri.

Manastır’a, Hamam Koyu’na bakıyorsun...

Adam lokantasının ucundan iskeleyi uzatmış. Neredeyse kıyının tamamını işgal edecek.

Kim bu kadar izin verir?

Kim denetler?

Arkadaş, burası kamu alanı değil midir?

Gelecek kuşaklara bırakacağımız tertemiz memleket mirası bu mudur?

Anladım ki...

Bizim bu dünya cenneti koylarımız için bir kontrol mekanizması geliştirmemişiz.

Oradaki yerel otoritenin keyfine kalmış.

Önerim şu:

Madem Türk amatör denizciliği için bir yasa hazırlığı var...

Bütün siyasi partilerin ve sivil temsilcilerin olduğu bir hazırlığın ardından koylarımızla ilgili bu sorun da parlamentoya gelsin.

Daha güzel bir Türkiye için...

Daha temiz bir Türkiye için...