Barselona stadını yapan Nihat Özdemir: ‘Bir hayalim var...’

2300 mühendis ve işçinin demiri, çeliği, çimentoyu oya gibi işlediği şantiyede... Camp Nou’yu yeniden yaratıp; 105 bin seyirciyle dünyanın ikinci büyük stadı haline getirecek olan Limak’ın Onursal Başkanı Nihat Özdemir’le sohbet ediyoruz.

Nihat Bey öyle büyük bir heyecanla anlatıyor ki... Bir ara şöyle diyor: “Bir hayalim var; Barselona-Real Madrid maçını 105 bin taraftarla birlikte izlemek.”

Kolay değil... Dünyanın futbol mabetlerinden birisi Camp Nou’yu neredeyse bir ‘arkeolojik mühendislik’ yaparak yeniden yaratıyorsunuz. Ve seyirci sayısıyla dünyanın en büyük ikinci büyük stadı haline getiriyorsunuz.

(Birinci sırada Kuzey Kore olduğu için bana göre Barselona Stadyumu, özgür dünyanın en büyük futbol stadıdır.)

2) ARKEOLOJİK MÜHENDİSLİK

Neden ‘arkeolojik mühendislik’ diyorum? Çünkü Barselona’nın ortasında inanılmaz bir kazı çalışması ve mühendislik yaşanıyor.

Barselona kenti Avrupa’nın mimari tarihidir. Evlerin estetiği, tarihi, işlemeleri, dokusu Barselona’yı Avrupa mimarisinin başkentlerinden birisi haline getirmiştir.

O nedenle çok titiz bir denetim vardır. Oradaki mühendislerle konuştum. Daracık bir alanda. Kentin en işlek merkezinde. Tarihi binaların ortasında.  Düşünün ki devasa bir kazı yapıyorsunuz. 400 bin metreküp kazı. Nasıl yapacaksınız bunu? Öyle vur kazmayı, getir kepçeyi, getir ekskavatörü, çak kazığı olmuyor.

Kazı için zemine her bir vuruşu hassas aletler ölçüyor. Belirli bir basıncı geçemezsiniz. Çevredeki evlerin temellerini sarsamazsınız. Altyapıya zarar veremezsiniz. Ciddi bir denetim var.

Ona göre hassas kazı aletleriyle çalışacaksınız.

Kuyumcu işi çalışacaksınız. İşte ‘arkeolojik mühendislik’ dediğim de budur. Yani inşaat faaliyetinin ötesinde bambaşka bir titizlik gerektiriyor. Öyle getir çimento kamyonunu yolun kenarına, daya inşaata... Tıka trafiği. Olmuyor. Her birinin zamanı, yeri ve takvimi için izin alınıyor.

3) HAVADAN DRONLA TAKİP

Daha stada girer girmez havadaki dronlar dikkatimi çekiyor.

-Bu nedir diye soruyorum...

Projeyi yürüten yönetim kurulu üyesi Reşit Yıldız inşaat alanını anlatırken cevap veriyor:

“Barselona taraftarı sürekli canlı yayın yapıyor. YouTube’dan yayınlıyor. Önce taraftarın denetimi geliyor. Yapı denetim, kulübün denetimi, mühendislik denetimi, finans denetim ayrıca yapılıyor. Uluslararası standartlara göre denetim firmaları sürekli kontrol ediyor...”

4) İKİNCİ JENERASYON İŞBAŞINDA

İnşaat alanını gezerken proje yönetimi bilgi veriyor.

O kadar gençler ki... Zaten Limak yönetiminden iki genç isim de orada. İşin başındalar. Sürekli gelip gidiyorlar. Kontrol ediyorlar. Limak Yönetim Kurulu Üyesi (enerjiden sorumlu) Batuhan Özdemir. İnşaattan sorumlu yönetim kurulu üyesi Serdar Bacaksız.

Ama bu gençler öyle babadan gelen bir soyadla o yönetimde değiller.

Şantiyelerde başlamışlar hayata. Mühendislik okumuşlar. Dünyanın dört bir tarafında şantiyelerde çalışmışlar. Başarılı olmuşlar.

Ve bir de mali işlerden sorumlu Ramazan Şahin...

5) ÇANAKKALE TECRÜBESİ DEVREDE

Onlar anlatırken bir sorunun cevabını daha öğreniyorum. Limak dünyanın en önemli futbol stadının bu zorlu ihalesini nasıl almış?

Onlar ihaleye talip olmamışlar. Doğrudan davet edilmişler. Çünkü; Çanakkale Köprüsü’ndeki o ince mühendisliğin burada da yapılması gerekiyor. Yani; Çanakkale’de dünyanın en uzun köprüsünün deniz dibine batırılan temelleri ve çelik kordonlarla gerilmesi.

Düşünün ki Barselona stadını eski yapısını koruyarak yeniden yaratırken 50 tonluk bir çelik kubbeyi, yine çelik kablolarla stadın üstünü kapatmak için kaldıracaklar. Çok ciddi bir mühendislik ve tecrübe istiyor.

Limak bu teknolojiyi Çanakkale Köprüsü’nde ispat ettiği için davet edilmiş.

Dahası; Stada yerleştirilecek oturma koltuklarının görüş açılarını belirleyen teknolojiyi anlattılar. Yani stadın her yerindeki koltukta oturan izleyicinin bakış açısını belirleyen ‘lazer teknolojisi’...

Daha fazla detaya girmek istemiyorum. Özetle şöyle diyebilirim; Önceki gün Camp Nou’nun şantiyesini gezerken; Bir Türk şirketinin genç mühendisleriyle ulaştığı başarıyı gördüm. Ve gurur duydum.

Zaten biz bunları konuşurken bir haber geldi: “Limak İnşaat Türkiye dışındaki mühendislik projeleri ve yatırım büyüklüğü ile dünya sıralamasında 48’inci sıraya yükselerek ilk 50’ye giren tek Türk şirketi oldu...”

Evet arkadaşlar; Onlar bu haberi dünya futbolunun mabedine kurdukları şantiyede aldılar.

Yüzlerindeki heyecanı ve sevinci görünce içimden şöyle dedim: “Aslında onlar yalnızca bir şirket değil. Heyecan dolu bir takım. Ve aldıkları bu sonuçla dünya markalar şampiyonasının en üst ligine çıktılar...”

Ve takımın başkanı Nihat Özdemir’in gençlere örnek olacak şu sözü: “Hayal etmeden, heyecanla çalışmadan hiçbir şey olmaz.”

Doğrusu Barselona-Real Madrid maçının 105 bin taraftarla yeni Camp Nou’da oynanacak ilk maçını ben de merak ediyorum.