Bana gelen ŞOK telefon

Bir genç kız:

“Fatih Bey siz misiniz? Doğru mu arıyorum? Hürriyet yazarı...”

“Buyurun evet benim”

“Fatih bey ben sizi Malatya’da bir depremzede bakkal için yazdığınız yazı nedeniyle arıyorum...”

“Evet bakkal Abdullah Öcüt...”

“Tamam... Orada bir çağrınız olmuş. Zincir marketlerle ilgili...”

“Evet onları davet ettim. Bakkal amcaya acaba ne yapabilirler...”

“Biz de sizi o nedenle aradık. ŞOK mağazaları için arıyoruz. Eğer sizin için uygunsa ajansımızın yetkilisi Mustafa Bey sizinle görüşmek istiyor...”

Nasıl mutlu oldum bu telefona bilemezsiniz.

Çünkü Bakkal Ahmet Öcüt’ün harabe haline gelmiş bakkalının önünde o hüzünlü ve bitkin oturuşu gözümün önünden bir türlü gitmiyor.

Yıkılmışlığın, çaresizliğin fotoğrafı...

Abdullah Bey, o bakkalıyla 4 çocuk büyütmüş.

Ve şimdi hiçbir şeyi kalmamış bir baba olarak çökmüş kalmış.

Fotoğraf o...

Diyordu ki:

“Daha iki evladımı okutmam lazım. Ama nasıl? Neyle! Çok zor durumdayım. Şaşırdım kaldım.”

Ve bu yazım üzerine Mustafa Bey aradı:

“Fatih Bey ŞOK marketleri olarak ne yapmamız konusunda ne düşünüyoruz? Lütfen Abdullah Öcüt Bey’e nasıl ulaşacağımız konusunda bize yardımcı olur musunuz?”

“Tabii... Elbette” dedim. Telefonu kapattım.

Hemen DHA Genel Müdürü Celal Korkut’u aradım.

Celal çekirdekten yetişme bir gazetecidir.

Ona söylediğim an “Evet, bu bende” dedi.

Zaten 5 dakika geçmedi Abdullah Öcüt’ün telefonu geldi.

Abdullah Bey’i aradım...

“Abdullah Bey ben Hürriyet’ten Fatih Çekirge...”

“Buyurun kardeşim...”

“Siz belki okumamış olabilirsiniz ama ben sizin bakkalınızın harabe haline geldiğini ve yardıma ihtiyacınız olduğunuzu yazdım...”

Cevap:

“Ah be canım. Yani okumadım tabii. Buralarda gazete mi var ki... ”

“Ama size yardım etmek isteyenler var” dedim...

BİR EKMEK ALIRSAK İNŞALLAH

Arkadaşlar ŞOK mağazaları için arandığını söylememe rağmen Abdullah Bey’in şu sözüne dikkat eder misiniz:

“Yahu kardeşim, ekmek istiyorum. Sabahları ekmek...”

Oysa ben Abdullah Bey’e bakkalı için nasıl bir yardım yapılabilir diye sormaya çalıştım.

Ama o Türk halkının o muazzam tevazusuyla “ekmek” dedi...

İşte beni yakan cevap da budur.

Bu millet acıyı her şekilde karşılayacak bir hamurdan geliyor.

Sonuç:

Abdullah Bey’in telefonunu ŞOK’un ajans yetkilisi Mustafa Bey’e verdim.

Ve nasıl mutlu oldum bilemezsiniz.

ŞOK ailesini bütün kalbimle kutluyorum.

Umarım güzel bir sonuç alırız.

SAYIN MİGROS, SAYIN CARREFOURSA SAYIN A-101, SAYIN BİM

İşte bir daha sesleniyorum.

Devlet, bakanlıklar, belediyeler, gönüllüler elinden gelen her şeyi yapıyor.

Belki sizler de çok şey yapıyorsunuz.

Ama ben deprem bölgesindeki bakkal, manav esnafına yapacağınız yardımlarınızı bekliyorum.

Ama öyle yalnızca “yardım malzemesi” değil...

Benim önerim:

Onları yeniden ayağa kaldırmak için...

Bir cansuyu olmak için...

Yıkılmış raflarına bir umut koymak için...

O mahalledeki perişan ahaliye bir nebze olsun hayatı getirmek için...

Bakkalın yeniden kurulması... Manavların yeniden tezgâha kavuşması gibi...

Bir destek, bir cansuyu önerisidir bu.

Eminim yaparsınız...