Paylaş
Genç kız öylece yatmaktadır.
Kolunda damar yolu açılmış ve intraket takılmıştır. Hemen yanındaki masada üç büyük, iki küçük enjektör vardır. Ve propofol ilacı (anestezide kullanılan bayıltıcı ilaç).
Anestezi teknisyeni Ayşe ölmüştür.
Tecrübeli dedektifler daha ilk anda ölümü şüpheli bulmuşlar. Savcı çağrılmıştır.
Kısa sürede olay yeri incelemesi başlar, adli tabip devreye girer.
1 numaralı şüpheli, polisi eve çağıran anestezi uzmanı doktor Ö.T.’dir...
2 yıldır Ayşe’yle yasak aşk yaşayan evli doktor ifadesinde şöyle der:
“Akşam saatlerinde bir arkadaşın evinde birlikte içki içtik. Daha sonra ben eşimle yaşadığım evime gittim. Ayşe bir süre sonra bana mesaj çekerek, başının ağrıdığını ve ilaç getirmemi istedi. Ben de çantamı alarak evden çıkıp yanına gittim. Damar yolu açarak ‘Arveles’ adlı ilacı verdim. Bir de ‘Midem kötü’ dediği için ‘Zofer’ yaptım. Kendisinin migreni vardı. İlaçları verdikten sonra, ‘Sabah erken kalkacağım için uyumam lazım’ dedim. Saat 03.30 sıralarında uyudum. Saat 03.52’de telefon geldi. ‘Acil ameliyat var’ denildi. Ayşe de benimle birlikte kalktı. Hastaneye giderken, ‘Gün içerisinde işlerim biterse gelirim’ dedim. Sabah 05.30’da ameliyatım bitti. Geri döndüğümde dış kapının içeriden kilitli olduğunu fark ettim. Kapıyı açmak için çilingirden yardım istedim. İçeri girdiğimde Ayşe’nin öldüğünü anladım.”
Savcı sordu: “Damar yolu neden açıktı?”
Doktor: “Ayşe beni ağrı kesici için çağırdığında çantamı alarak yukarı çıktım. Ağrı kesici yapmak için kolunda damar yolu açıp, intraket taktım. Ben evdeyken Ayşe’nin çantamdan ilacı aldığını düşünüyorum. Propofol ilacını ben vermedim.”
SANKİ BİR GERİLİM FİLMİ
Şüpheli doktorun ifadeleri böyle. Ama bir de Ayşe’nin ailesi ve avukatının iddiaları var.
Babası Adem Bey şöyle diyor:
“Migreni, uyku problemi, alerjisi kesinlikle yoktu. Doktor Ö.T.’nin ekibiyle çalışmaya başladıktan sonra değişti. Kızıma başlangıçta bir baba gibi yaklaşmış. Ayşe’ye ‘Ben senin ikinci babanım, benim bir çocuğum var, ikinci çocuğum sensin’ diyormuş. Bu süreçte kızıma ‘Senin buralarda olmaman, daha yüksek yerlerde olman gerekiyor. Eğitimine devam etmeni istiyorum, seni ben okutacağım’ diyormuş. Kızıma işi bıraktırarak, şehir dışında okuması için yönlendirmiş. Kızım İstanbul’da okumaya giderken yüzde yüz burslu bir okul kazandığını söylemişti. Ancak sonradan öğrendiğimize göre burslu okumuyormuş. Kızıma bu süreçte ilaç verdiğini, ilaç bağımlılığı yarattığını, bu şekilde maddi ve manevi olarak üzerinde baskı oluşturduğunu ve kendisine muhtaç hale getirdiğini düşünüyorum.”
Doğrusunu isterseniz, bu olay tam anlamıyla bir “gerilim filmi” özelliği taşıyor.
Hem de bir Anthony Hopkins filmi gibi.
Birden fazla senaryo olabilir. Polis her senaryoyu ayrı ayrı delillerle karşılaştıracaktır elbette.
Eski bir polis muhabiri olarak benim aklıma gelen senaryolar şöyle:
1) CİNAYET SENARYOSU: Anestezi teknisyeni Ayşe, uzun zamandır doktorun kendisini oyaladığını düşünmektedir. Hatta doktorun kendisini başından atmayı planladığını görür. Yıkılır. Hayatı altüst olmuştur. O sinirle doktoru arayıp her şeyi anlatacağını, karısını arayacağını, iş arkadaşlarına rezil edeceğini söylemiştir. Bu bir cinayet nedeni olabilir mi?
2) İNTİHAR: Ayşe yıkılmıştır. İstediği hiçbir şeye kavuşamadığı gibi elindeki uzmanlık hakkını da kaybetmiştir. Alkolün de verdiği etkiyle intihar eder.
3) KAZA: Bu kaza senaryosunda 2 ihtimal var.
Tabii bu arada Ayşe’nin avukatı doktorun ifadesinde çelişkiler olduğunu iddia eder. Propofol’ün ölüm nedeni olamayacağını söyler.
Ankara’da yaşanan bu olayla ilgili polis araştırmaları sürdürüyor.
Boş enjektörlerin ne için kullanıldığı.
Ayşe’nin ölüm saati ve otopsi sonuçları. Doktorun ifadesinde olay saatlerini verirken 03.52 ya da 03.30 gibi çok kesin dakikalar vermesi.
Binanın kamera kayıtları. Doktorun giriş çıkış saatleri. Kapının içeriden kilitli olması.
Doktorun telefon sinyal kayıtları. Ayşe’nin cep telefonu ve bilgisayarı.
Bütün bunlar sonucunda doktor suçlu da olabilir, suçsuz da. Ama ihtimaller böyle. Size göre başka bir ihtimal olabilir mi? Ya da hangi ihtimal/senaryo daha kuvvetli?
Ayşe’ye rahmet, ailesine sabır diliyorum.
Ve savcı ve polisin gerçekleri ortaya çıkaracağına inanıyorum.
*
Bu hafta sonu biraz “sosyal medya dedektifliği” yapmak geldi içimden. Belki polise gitmek istemeyen ama olaylar hakkında bilgisi olan “yakındaki kişiler” vardır. Ve katkıları olur.
Ve elbette ben okurlarımın zekâsına güvenirim. Onların da senaryo olarak katkıları ya da soruları olabilir..
İyi pazarlar..
Paylaş