Paylaş
“Hanımefendi, dağ yolunda otomobilimle sıkışıp kaldım. Kar bastırdı. Bir yere gidemiyorum. Çok soğuk. Durumum çok kötü.”
“Tamam, paniğe kapılmayın. Ben şimdi jandarmaya ve ambulansa haber veriyorum.”
“Hanımefendi, siz lütfen köydeki eşime haber verin. Merak eder. Telefonu...”
“Merak etmeyin, ben ulaşırım. Jandarmayı bekleyin.”
112 görevlisi mahsur kalan kişinin eşini arar:
Kadın: “Kimsiniz? Bu saatte arıyorsunuz.”
Görevli: “Hanımefendi, 112 Acil’den arıyorum. Eşiniz karda mahsur kalmış. Zor durumda. Gecikecektir. Ama merak etmeyin, ilgileniyoruz. Ambulans gönderdik. Onu haber verecektim.”
Ve 112 görevlisi Hacer Hanım’ı şok eden şu cevap:
“Gebersin orada, istemiyorum.”
“Ama hanımefendi eşiniz, soğukta, kar altında...”
(Daha yüksek sesle) “Gebersin inşallah! Ben ona ‘Bu saatte çıkma’ dedim. Yine çıktı.”
“Hanımefendi, şu anda sinirli olabilirsiniz. Ama eşiniz çok zor durumda. Kar altında sıkışmış. Hayati tehlikesi var.”
“İnşallah ölür. Kurtlar yesin onu. İstemiyorum. Artık rahatsız etmeyin beni. Bir daha da aramayın. Ne hali varsa görsün...”
112 Acil görevlisi Hacer Hanım bu cevaplar karşısında şaşkın. Tam bir karı-koca kavgasının içine düşmüştür. Ama yılmaz ve mahsur kalan kişiyi arar:
“Beyefendi nasılsınız? Hem jandarma hem ambulans yolda, biraz daha dayanın.”
“Evet, dayanıyorum. Eşime söylediniz mi?”
Bu soru karşısında Hacer Hanım sessiz kalınca koca da sinirlenir:
“İnşallah ölürüm de o kadından kurtulurum, hayatımı zindan etti.”
Sonuçta jandarma ve ambulans mahsur kalan kişiye ulaşır. Sabaha doğru köyüne getirilir.
Ve Hacer Hanım peşini bırakmaz, karı-kocayı barıştırır.
Az önce aktardığım olay, Diyarbakır 112 Acil yardım hattında yaşanmış onlarca tuhaf olaydan birisidir.
Dün DHA geçti bu haberi. Ve dahası var.
TUHAF BİR DOĞUM VAKASI
GECE 112 Acil hattı çalar. Heyecanlı bir erkek sesi:
“Kızım ben Çınar’dan arıyorum. Doğum var da...”
“Tamam amcacım, kaçıncı doğumunuz bu. Suyu geldi mi?”
“Hı evet...”
“Başında kim var? Ebe orada mı? Bebeğin başı gözüküyor mu?”
“Hıııı evet...”
Görevli tam ambulansı yönlendirecek, telefondan garip hayvan sesleri duyar... Şüphelenir.
“Amca, hasta kaçıncı doğumunu yapıyor? Bu kadın daha önce doğum yaptı mı?”
Ve cevap: “Yok kızım, bayan değildir. İnektir, inek...”
Sormadan edemedim: Acaba ineğinin doğumunu yapan bu insan eşinin doğumuna böyle özen gösterdi mi?
Ve bu garip diyaloğu okuyunca geldi aklıma Nâzım Hikmet:
“Soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen...”
Kadınlarımız...
Anamız, avradımız, yârimiz...
Bizim kadınlarımız...
Evet arkadaşlar, DHA Diyarbakır’dan Emrah Kızıl ve Elif Filiz önceki gün geçtiler bu haberi.
İŞTE BİRİSİ DAHA
Komuta kontrol merkezi doktorlarından Dr. Davut Yıldız anlatıyor:
Bir vatandaş: “Şu numaraya ulaşamıyorum. Acil bir durum var. Acaba siz konferans yapabilir misiniz?”
Görevli: “Bu numara kime ait? Biz öyle konferans yapamayız.”
“Ama abla bu çok önemli. Mutlaka ulaşmam gerekiyor. O benim sevgilim. Konuşamıyorum. Çok özledim. Belki siz ararsanız telefona çıkar.”
Sonrasını Dr. Yıldız şöyle özetliyor:
“Yani bu nasıl akıllarına geliyor? Bunu nasıl düşünüp, tahlil edip böyle bir şeyin varlığından haberdar olduğunu bilmiyorum. Mesela ben burada konferans yapıldığını bilmiyordum. Yani hatsız bir numaradan arayıp, sonra konferans talep edip sevgilisiyle görüşmek fikri üstün bir akıl ister...”
İşte böyle arkadaşlar. Bu bizim hayatımız.
Bu üç olay bana şunu anlattı:
Millet 112 Acil hattını sahiplenmiş. Hatırlayın, bundan 15-20 sene önce jandarmanın önünden geçmeye korkan bir ahali, şimdi 112 Acil’den jandarmayı çağırıyor. Devlete güvenin arttığını gösteriyor. Muhteşem bir gelişme.
2020’ye girerken biraz gülün, biraz da düşünün istedim.
Selamlar...
Paylaş